[Esra Büyükcombak] Kahve her gün tüketilmeli mi?

Samanyoluhaber.com yazarı Akademisyen Esra Büyükcombak bu haftaki yazısında, Dünya genelinde yapılan bir çok araştırmalara göre dünyanın sudan sonra en çok tüketilen içeceği olan 'Kahve'nin yararlarını ve zararlarını anlattı
ESRA BÜYÜKCOMBAK 
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)

Kahve hepimiz için bir içecekten daha da fazlasıdır, bazılarımız için kültür, bazılarımız için alışkanlık, bazılarımız için kırk yıl hatırı olan muhabbettir. Kahvenin sağlığımıza olumlu etkileriyle ilgili haberleri bu aralar daha fazla gördüğünüzü fark etmişsinizdir. Önceleri zararlarıyla (uyku kaçırma veya çarpıntıya neden olma) bilinen kahve, günümüzde faydalarıyla anılarak büyük değişikliğe uğramış görünüyor. Peki, bu düşünce değişikliğine ne sebep olmuş olabilir? Bunun bir nedeni, kahvenin hazırlanma şeklinin değişmiş olması ve diğer bir nedeni ise kesin olmasa da kahve yapımında kullanılan bazı yağ türlerinin kolesterolümüzü etkileyerek kalp hastalığı riskini artırmasıdır. Espresso gibi sade kahve çeşitlerini içenlerin artmasıyla yağlı kahve kültürü daha az popüler hale gelmiş ve kahvenin faydaları daha fazla anlaşılmıştır.

Çoğu zaman kahve günümüzün kurtarıcısıdır. Sabahları güne zinde başlamamıza, gün içinde işimize odaklanmamıza ve canlılığımıza destek olan kahvenin faydalarını bir de benden okuyun isterim.

Keçilerin bulduğu içecek 

Uzun yıllar boyunca, kahvenin zengin aroması, tadı ve kokusu, milyonlarca insanın kahveyi keyifle tüketme ritüelinin temelini oluşturur. Dünya çapında yetiştirilen kahvenin tarihçesi Etiyopya’daki kahve ormanlarına kadar uzanır. Rivayete göre Habeşli bir çoban olan Kaldi'nin kahve çekirdeklerinin etkisini keçilerini gözlemleyerek fark ettiği biliniyor. Kaldi, keçilerinin bilmediği bir ağacın meyvelerini yedikten sonra geceleri uyumak istemeyecek kadar enerjik olduklarını görünce kahveyi keşfeder. Kaldi bu gözlemini her zaman gittiği manastırın başrahibine anlatır, o da bu çekirdeklerle bir içecek yapar ve kendisini akşam geç saatlere kadar uyanık ve zinde tuttuğunu fark eder. Başrahip, bu keşfini manastırdaki diğer keşişlerle paylaşır ve enerji veren meyvelerin bilgisi yayılmaya başlar. Haber doğuya doğru ilerleyip Arap yarımadasına ulaştığında, kahve çekirdeklerinin dünyaya yayılan yolculuğu başlar. Arapçada içecek anlamına gelen “qahwah” kelimesinin yerini Osmanlıcada ise kahve kelimesi alır. 


En iyi kahve çekirdekleri

Kahvenin lezzeti, kullanılan çekirdek tipine göre değişir. Dünya üzerinde tanımlanmış 124 farklı kahve ağacı ve yaygın olan iki farklı kahve çekirdeği türü vardır: Arabica ve Robusta. Bu iki kahve çeşidinin tadı ve hasat edilme şekli farklıdır. Robusta çekirdekleri soluk yeşildir ve iki kat daha fazla kafein içerir, Arabica çekirdekleri ise koyu yeşildir, biraz daha büyüktür ve daha fazla asitliğe sahiptir. Arabica çekirdeklerinden yapılan kahveler, yüksek kalitesi nedeniyle genellikle daha değerlidir. Bizim geleneksel kahvemiz olan Türk kahvesinin kökeni de Arabica türüdür. Diğer çok yaygın olmayan kahve çekirdekleri ise Liberica ve Excelsa’dır.


Sağlık için önemli 

Kahve etkisini, daha enerjik hissettiren, doğal bir uyarıcı olan kafeinden alır. Ancak kahvedeki kafein sizin sadece uykunuza değil, hafızanıza, ruh halinize, tepki sürenize, zihinsel işlevinize ve beyninize etki eder. Ayrıca kahvenin içeriğinde, kafeinden başka, bine yakın bileşik bulunur.  Kahve, B vitaminleri, potasyum, magnezyum ve riboflavin dahil olmak üzere pek çok mineralin kaynağıdır. Kahve çekirdekleri ayrıca hücreleri hasara karşı koruyan antioksidanlar açısından da zengindir. 

Çalışmalar, kahvedeki bileşenlerin, tip 2 diyabet, Alzhemier, Parkinson veya karaciğer kanserine yakalanma riskini azaltmak, kalp yetmezliğine karşı korumak, kaygıya karşı yardımcı olmak, depresyonu önlemek gibi birçok yönden insan vücuduna fayda sağlayabileceğini gösteriyor. 

Kahvenin, fazla kilolarından kurtulmak isteyenlerin  metabolizma hızını arttırarak yağ yakımını desteklediği ve tokluk hissi verdiği için diyetisyenler tarafından da tavsiye edildiği biliniyor. Yeni bir araştırmaya göre, günde iki ila üç fincan kahve içmek kardiyovasküler hastalıklardan ve buna bağlı olarak erken ölümden koruyabilir. 

Kahve, yorgunlukla savaşır ve enerji seviyelerini arttırır. Bunu nedeni kafeinin, adenosin adı verilen bir nörotransmitteri bloke etmesi ve beyninizde dopamin de dahil olmak üzere enerji seviyenizi düzenleyen diğer nörotransmiterlerin seviyelerini arttırmasıdır. Kahvedeki kafein bir uyarıcıdır, yani beyninizdeki ve sinir sisteminizdeki aktivite seviyesinin düzeyini yükseltir. Ayrıca vücutta kortizol ve adrenalin gibi kimyasalların dolaşımını artırır.

Düşük dozlarda kafein, yenilenmiş ve odaklanmış hissetmenizi sağlayabilir. Yüksek dozda kafein ise kaygılı hissettirebilir ve hatta uyku sorununa neden olabilir, bu yüzden kahvenin doğru dozda ve doğru zamanda tüketilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. 

Birçok kaynak, sağlıklı yetişkinler için güvenli üst sınır olarak günde 400 mg kafein önermektedir. Kafeine duyarlılık oldukça değişkendir ve beyninizdeki kafein reseptörlerine bağlıdır. Bu yüzden kahveyi öğleden sonra tüketmeniz bile uykunuzu etkileyebilir. Gün içinde uyanık kalmakta zorlandığınız için kahve içebilirsiniz ama bu defa gece uykuya dalmaktan sizi alıkoyabilir ve uyku sürenizi kısaltabilir. Veya akşam saatlerinde içseniz bile uyku düzeninize hiçbir şekilde etki etmeyebilir.  Bu yüzden kendi kahve rutininizi ve dozunuzu sağlık durumunuza da dikkate alarak oluşturmalısınız.


En çok tüketilen içecekler arasında bulunan kahvenin hastalıklar üzerine olumlu ve olumsuz yönlerine dair araştırmalar devam ediyor. Türüne ve tüketim miktarına göre etkilerinin değişkenlik gösterdiğini de unutmamak gerekiyor.


Twitter :@esrabc
12 Ekim 2022 13:17
DİĞER HABERLER