Fikri Sağlar, Sabri Uzun'a cevap verdi

Fikri Sağlar, Sabri Uzun'a cevap verdi
CHP PM üyesi Fikri Sağlar, eski istihbaratçı Sabri Uzun’un kitabında yer alan Türkbank kaseti iddiası için konuştu: Kasetin bana ulaşma biçimini hiç saklamadım. Usul tartışmasıyla hırsızlıklar gizleniyor
Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun’un, 55. Hükümet’in düşürülmesini sağlayan Türkbank’ın özelleştirilmesiyle ilgili ses kasetinin Cemaat tarafından kendisine ulaştırıldığını iddia ettiği CHP Parti Meclisi üyesi Fikri Sağlar BirGün Gazetesi'ne konuştu. Sağlar ses kaydının cemaate yakın bir kişi tarafından kendisine getirildiği yönündeki iddiayı doğrulamazken, usulde yapılan tartışmalarla hırsızlıkların saklandığını söyledi.

Sabri Uzun’un geçen hafta çıkan “İn-Baykal kaseti, Dink cinayeti ve diğer komplolar” adlı kitabı yakın geçmişle ilgili iddiaları yanı sıra artık gündemde olmayan bazı konuları da yeniden tartışmaya açtı. Kitapta yer alan bu iddialardan birisi de, 55. Hükümet’in düşürülmesini sağlayan Türkbank yolsuzluğuyla ilgili Alaatin Çakıcı ve Korkmaz Yiğit arasında geçen ses kaydının CHP Milletvekili Fikri Sağlar’a Cemaat tarafından ulaştırıldığı.

Konu hakkında konuşan Sağlar bu kasetin kendisine nasıl bir yolla ulaştığını hiç gizlemediğini vurguluyor. Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın izni ile kaseti açıkladığı iddiasına da cevap veren Sağlar, ayrıca “Belgelerinin kimden geldiği tartışılarak hırsızlıklar Türkiye’den saklanıyor” diyor. Sağlar’ın açıklamaları şöyle:

KAMU GÖREVLİSİ GÖNDERDİ, SAKLAMADIM

--O kasetin bana geliş biçimini saklamış değilim. “Kod adı Susurluk” kitabımda da, Yüce Divan’daki tanık ifademde de o kasetin bana nasıl teslim edildiğini ayrıntılarıyla açıklamıştım. Belgeler bana bir kamu görevlisi tarafından ulaştırıldı. Posta yoluyla gönderildi. Kaynağın kim olduğu önemli değil, önemli olan yapılan hırsızlıklardır. Sabri Uzun, bugün ile o günü karıştıran bir kafa yapısı içerisinde. Bazı şeyleri çok berrak aktarmıyor. O konuya dair ayrıntılar kitabımda var.

BAYKAL'DAN İZİN ALMADIK

--Kasetin açıklanması için Deniz Baykal’dan izin almadık. Söz konusu kaseti o zaman CHP içinde bulunan bir avuç cesur insanla beraber açıkladım.

--O gün de büyük bir yolsuzluk vardı ve ortaya çıkarılmıştı. Yolsuzluğu örtmeye çalışanlar da -Sabri Uzun içinde miydi dışında mıydı bilmiyorum- o günkü istihbarat dairesi ve diğer polislerdi. Bu gün de 4 eski Bakan’ın yolsuzluğunu kamufle etmeye çalışan benzer bir güç var.

--Türkbank yolsuzluğunu “paralelciler” söylemiyle küçültmek yanlıştır. Müthiş bir yolsuzluk vardı. Ortaya çıktı ve bir hükümet devrildi. Bugün 4 Bakan’ın yaptığı yolsuzluklarla hükümet devrilmiyor. Bunu yapanlara kıdem veriliyor. Aradaki fark bu. O günlerde hükümet düşüyordu, bugün Sabri Uzun gibi insanların sayesinde hükümetler ayakta duruyorlar.

SU TAŞIRIYORLAR

--Bir gerçek var; hırsızlık. Hırsızlık belgelerinin kimden geldiği, nasıl elde edildiği tartışılarak hırsızlıklar Türkiye’den saklanıyor. İktidarın değirmenine bilerek ya da bilmeyerek su taşıyan insanlar usulde kafa karıştırarak sorumluları akladıklarının farkında olmuyorlar. Gerçekleri çarpıtmak, ya da bugünkü benzer olayların muhataplarına fayda sağlayacak şekilde düzenlemek de ülkeye zarar vermekten başka bir şey değildir.

--Dün Ergenekoncu diyerek, bugün ise ‘paraleci’ diyerek hırsızlıkların yolsuzlukların üzerini örtmeye çalışıyorlar. ‘Paralelciler’ kimlerse, iddialar gerçekse onları bulmak hükümetin görevidir. Ancak Hükümet’in en önemli görevlerinden biri de yolsuzluk yapanları Yüce Divan’a sevk etmektir. Aksi taktirde inandırıcı olamazsınız.

VİCDANIM RAHAT

--Bir hırsızlık olayı vardı, belgeler de elimdeydi. Ben de açıkladım bunları. Vicdanım da rahat. Dün yaşanan olaylarla bugünkü olayları irtibatlandırıp olayların üzerini örtmeye çalışanların vicdanı ne kadar rahat onu bilemem.

--Keşke kamuda çalışan her dürüst insan gördüğü yolsuzluğu ve hırsızlığı bir yolla amirlerine, yargıya intikal ettirebilecek cesarette olabilseydi. Uğur Mumcu kaynaklarına yıllarca bu dürüst insanlar sayesinde ulaştı. Bizler de yine aynı biçimde ulaştık, böyle mücadele ettik.

***

TÜRKBANK İHALESİ

Türkbank, 1998’de Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde satış için ihaleye çıkarıldı. İhaleyi, 600 milyon dolarlık fiyatla işadamı Korkmaz Yiğit kazandı. Ancak,Alaattin Çakıcı’nın da devreye girdiği Fikri Sağlar tarafından bir ses kasetiyle ortaya çıkarılınca ihale iptal edildi. Skandalla birlikte Yılmaz Hükümeti sarsıldı ve düştü.

BİRGÜN

12 Ocak 2015 16:05
DİĞER HABERLER