Geleceğin umudu: Rüzgar enerjisi

Geleceğin umudu: Rüzgar enerjisi
Çevreye duyarlılığı ile bilinen rüzgar enerji projeleri ülkemizde, tüm dünya ile eş zamanlı olarak son derece canlı bir sürece girmiş bulunmakta.
Japonya'nın nükleer enerji ile ilgili yaşadığı sorunlardan sonra önemi bir kez daha artan yenilenebilir enerji yatırımları tüm dünyada hükümetlerin teşvikleriyle hızla artmaya devam ediyor. Bu noktada, çevreye duyarlılığı ile bilinen rüzgar enerji projeleri de, mevcut hükümetin somut ve olumlu destekleri ile ülkemizde de tüm dünya ile eş zamanlı olarak son derece canlı bir sürece girmiş bulunmakta. Anılan sektördeki bu olumlu süreçte ülkemizdeki projelerden birini oluşturan Madranbaba Rüzgar Enerji Projesi'nde yaşanılan sıkıntılar ise herkesi şaşırtmaktadır. Yerel halkın bu projenin kanser yapacağını iddia etmesi üzerine projeyi üstlenen Kıroba Elektrik Üretim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Cemaloğlu kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Madranbaba Rüzgar Enerji Santrali projeniz bir rüzgar projesi olmasına rağmen halk tarafından tepki ile karşılandı. Projenizin özelliklerini ve halkın bu projeye neden tepki verdiğini açıklar mısınız? Ülkemizdeki tüm rüzgar enerji projelerini ele aldığınız zaman Madranbaba projesinin çok ayrı bir yeri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü bu proje bin yedi yüz metre yukarıda, yüzyıllardır ot dahi bitmeyen, Madranbaba Çıplağı adı verilen, kayalık bir bölge için oluşturulan bir proje olma özelliğine sahiptir. Bölge orman arazisi statüsünde olmasına rağmen, projenin gerçekleştirileceği alanın değinildiği üzere kayalık bir bölge olmasından dolayı, bu bölgede bir tane ağaç dahi bulamazsınız. Anılan özelliklerdeki bir arazi üstüne, ülkemize ve çevreye faydalı, son derece olumlu niteliklere sahip bir proje geliştirdiğiniz halde, ilçedeki tek bir köyün böyle bir projeye neden karşı olduğunu anlayamıyorum. Diyorlar ki siz bu projeyi yaparsanız, biz kanser olacağız, böyle çevreye son derece duyarlı bir yatırım projesinden “nasıl kanser olunur”, ben bilmiyorum. Bir süre sonra hayvanlarının sakat doğacaklarını dahi iddia ettiler. Mevcut bilimsel veriler, bu iddiaların tamamen tersi istikamettedir. Bizim durumdan anladığımız, köy halkından olmayan bazı kötü niyetli insanların, kasıtlı olarak, bilgi kirliliği oluşturarak onları mevcut proje hakkında yanlış ve gerçeğe aykırı bir şekilde bilgilendirmek ve yönlendirmek sureti ile köy halkının zihnini bulandırarak bize karşı kışkırttığı gerçeğidir. Böyle asılsız ve gerçeğe uymayan iddiaları duyunca gidip anlatmaya çalıştık, böyle şeyler olamaz, diye. Ben aslında köylüleri özünde kendi açımdan bir yere koyuyorum, fakat bilmedikleri bir konu olduğu için, iyi niyetli olmayan bazı insanların yönlendirmelerine maruz kalıyorlar. Bugün bazı bölgelerde HES projelerine karşı çıkıldığını görüyoruz, fakat rüzgar projesine karşı çıkıldığını ilk sizin projenizde duyduk. Bir rüzgar enerji santrali projesi ile çevreye verilebilecek hiçbir zarar yoktur. Bazı rüzgar projelerinde belki etrafta ağaç var ise ve bu ağaçları kesmek zorunda kalmanız nedeni ile çevreyi olumsuz etkilemiş olunabilir ama bizim projemizde böyle bir durum da söz konusu değil. Projenin uygulanacağı bölge, en yakın yerleşim birimine, kuş uçuşu dört buçuk kilometre mesafede. Anlaşıldığı kadarı ile, bu projenin bizden önceki eski sahipleri köylüyü yeterince bilgilendirmemiş ya da eksik bilgilendirmiş. Bölgede yaşayan insanlar projeyle ilgili bize hiç danışılmadı, demesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bölgede yaşayan insanların bugüne kadar böyle bir projeden haberdar edilmemesi, görüşlerinin alınmaması yapmış olduğumuz işin kuralları gereği mümkün değildir. Bir bölgede, böyle bir yatırımı yapabilmek ve karbon sertifikası için gerekli izni alabilmek için, projenin tatbik edileceği bölgede bilgilendirme toplantısı yapmak zorundasınız. Bu tür projelere onay vermeden önce, bu toplantı tutanaklarını ve sonuç raporunu mutlaka yatırımcıdan talep eder. Bu konu üzerinde çalışan, özel firmalar vardır, onların bu bilgilendirme toplantıları konusunda yetkileri vardır, onlar yaparlar. O firma, projeniz neredeyse, o bölgedeki ilgili herkese resmi olarak davetiye gönderir. Şöyle bir konu için şu tarihte ve saatte burada toplantı var, bu toplantıya gelin, itirazlarınız varsa yapın, gerçekleştirilecek bilgilendirilmeden faydalanın, resmi olarak rapor hazırlanacak derler. Bu evraklar oradaki bölge halkına da resmi olarak gönderilmiş olup, projeye karşı çıkan köyden de, gerçekleşen bu toplantıya katılanlar ve katılmayanlar olmuş. Nihayetinde rapor hazırlanmış ve resmi makamlarca kabul görmüştür.Kısacası bölge halkına sorulmama gibi bir durum olmamakla birlikte, bölgedeki herkesi razı etmek gibi bir uygulama da mümkün değildir. Bölgedeki herkesin rızasını alabilmek de bilindiği üzere fiilen imkansız bir durumdur. Böylesine çalışmalar yapıldıktan sonra itiraz edilmesinin nedeni nedir? Bölge halkının sizden istekleri var mı? Bizden hiçbir şey istemediler. Tek söyledikleri “istemiyoruz”. Neden istemediklerini sorduğumuzda ise, “Bilmiyoruz, ama istemiyoruz” diyorlar. Peki bugün hükümetimizin hatta dünya ülkelerinin yenilenebilir enerjiye büyük teşvikleri var. İnsanlara bunları anlatamıyor muyuz? Yenilenebilir enerji projelerinin büyük çoğunluğu mevcut hükümetin desteğiyle hızlandı. Eskiden, “Su akar Türk bakar.” diye deyim vardı. Şimdi bu durum değişti. “Su akıyor, Türk tesisini yapıyor, rüzgar esiyor, Türk türbinini yapıyor ve enerjiyi alıyor.” Bunlar, hükümetin sektörün önünü açmasıyla, mevcut ileri ve beğenilen yapıya geldi. Biz şu anda, Söke Ovası'nın ortasında bir proje yaptık. Projenin uygulandığı alanda her yer yeşillik, ekilebilen alanlar, kayalık değil. Ona rağmen bu projenin sağlayacağı katkı anlatıldığında bölge halkı bu projenin yapılmasına sıcak baktı. Oradaki projeyi tamamladık. 15 tane türbin var, 30 MW'lık bir projeyi bitirdik. Madranbaba projesi gibi yerel halkla sorunların yaşandığı bölgelerde halk dava açıyor, mahkeme en azından orta yolu buluyor. Sizin projenizde böyle bir durum meydana geldi mi ? Zaten bizim garibimize giden konulardan bir tanesi de bu projeye, bir nedenle bu kadar şiddetli bir şekilde karşı çıkan bir köyün, avukatlarının da olmasına rağmen dava açmamaları. Peki böyle bir süreçte siz araçlarınızı götürüp inşaata başlarsanız, neler olabilir? Aslında büyük bir şey olmaz. Biraz tartışılır, biz inat edersek projeye başlarız. Fakat, gece proje sahasında, makinelerimiz olacak ve projede çalışan insanlar da gece orada yatacak. İnsanların başına bir şey gelmesinden korkuyoruz. Bizim inşaata başlamakta geri durmamızın tek ve en önemli nedeni, bilgi kirliliği nedeni ile bu projeye karşı çıkan insanlarla konuşup, anlaşarak, onları bilimsel ve teknik verilere uygun, objektif olarak bilgilendirmek suretiyle iyi niyetle ve güzel bir şekilde, daha iyi ve uygun koşullarda bu inşaata başlamak irademizdir. Devlet sizin arkanızda mı, bölgeye gelip halka yanlış düşünüyorsunuz, diyor mu? Bilindiği üzere, adli bir olay meydana gelmedikten sonra, devletin kolluk kuvvetleri, gelip sizin yanınızda durmaz. Bir saldırı olması gerekiyor ki, olumsuz duruma, tehlikeye, saldırıya müdahale etsinler, engellesinler. Buna rağmen biz, bir iki defa proje alanına, dağa gittik, jandarma bizimle geldi. Fakat jandarma işi yatıştırmaya yönelik hareket ediyor. Biz bir keresinde araçlarla proje alanına etsisi kurmak için gittik, jandarma bize diyor ki, burada ciddi olay çıkacak, siz araçlarınızı geri çekin. Biz de çekiyoruz. Peki biz araçlarımızı geri çekersek bu projeyi nasıl bitireceğiz. Ben, jandarmaya da hak veriyorum. Bizim şansımıza, sorunları çözmeye yönelik ve ülke için çırpınan bir vali var Aydın'da. Bu projeniz için devlet teşvikte verdi mi? Bu projemizle ilgili devlet teşvik verdi, yurt içinden kredi kullandık ve yakında bu kredilerin geri ödemesi başlayacak. Yani bir yanda yakın bir zamanda tarafımızdan kullanılan bu kredilerin geri ödemesi başlayacak iken, diğer yanda yatırımcı ve uygulayıcı olarak biz, mevcut projeye başlayamamış vaziyetteyiz. Bölgede insanlar Osman Aydın gelsin diyorlar. Osman Bey bu sorunları çözebilir mi? Osman Aydın Bey, bizim %1'lik ortağımız. Çine'de üç dönem belediye başkanlığına seçilmiş ve şu anda da Aydın İli 24. dönem milletvekilidir. Osman Aydın Beyin nev'i şahsına, mensubu bulunduğu parti Çine İlçesi'nde ve Aydın İli'nde oy patlaması yaptı. Demek ki bölgesinde seviliyor ve sayılıyor. Sayın Osman Aydın'a baktığınız zaman 17-18 firması olan, yurt dışına ihracat yapan bir girişimcidir. O ne yapsın ki. Bu projenin sahibi biziz. Özel, şahsi bir durumları varsa, Osman Aydın Bey'in fabrikaları, işi, evi ve diğer her adresi belli, gidip problemlerini onunla çözsünler. Bizi ne ilgilendirir? Sizde bir açıklamanızda Osman Aydın bizi de mağdur etti, şeklinde ifade kullandınız. Tam öyle değil. Ama biz bu projeyi bugüne kadar hayata geçiremeyerek zaten yeterinden fazla mağduruz. Biz bu projeyi Osman Aydın Bey'den devraldığımızda kendisi belediye başkanıydı ve bölgede birkaç proje çıkardığını biliyorduk. Bunların bazılarını satıyordu. Biz de oradaki hareketliliğini gördükten sonra projeyi satın almaya karar verdik. Son olarak aranızda yaşanan bu soğukluk ne zaman biter, buradan bölge halkına vermek istediğiniz mesaj var mıdır? Bizim açımızdan projemizi engelleyen köy halkına yönelik bir soğukluk yoktur. İnsanlar bizi önyargısız olarak dinleseler, derdimizi anlatacağız ve gayet de güzel anlaşacağız. Zaten işe başladığımız zaman ki, mutlaka başlayacağız, görecekler ki onları rahatsız edecek, onlara zarar verecek hiçbir şey yok. O zaman pişmanlık duyacaklar, ama bu sefer de biz onlara bir şey veremeyeceğiz. Oraya yakın başka bir köy var, gelin burada yatırım yapın, diyorlar. Çünkü onlar gayet iyi biliyorlar ki en azından orada 50-60 kişiye 6-7 aylık iş var. Ayrıca bu tip projeler yerel bir ekonomi de yaratmaktadır. Böyle bir yatırım yaptıktan sonra bizi köyden aradıklarında, makul ihtiyaçlarına hayır mı diyeceğiz. Tabi ki yapacağız. Çünkü orası artık bizim de köyümüz olacak. EURO NEWSPORT
15 Temmuz 2011 16:35
DİĞER HABERLER