Gönlümde Beşiktaş'ı çalıştırmak var

Gönlümde Beşiktaş'ı çalıştırmak var
Türk futbolunun efsanevi futbolcularından biri Feyyaz Uçar. Uzun yıllar Beşiktaş'ta oynadı, Bay Gol ve Kibar Feyzo lakaplarıyla sevildi.
Antrenörlük, köşe yazarlığı, yorumculuk yaptı. Feyyaz Uçar, bu sezon TRT ekranlarında Futbol Eksperi olarak izleyici karşısına çıkıyor. Türk futbolunun efsanevi futbolcularından biri Feyyaz Uçar. Uzun yıllar Beşiktaş'ta oynadı, bir kez gol kralı oldu. Bay Gol ve Kibar Feyzo lakaplarıyla sevildi. 1997 yılında futbol hayatına nokta koydu. Antrenörlük, köşe yazarlığı, yorumculuk yaptı. Feyyaz Uçar bu sezon Futbol Eksperi olarak izleyici karşısına çıktı. TRT'de ekrana gelen programda maç sonu değil, öncesi konuşuluyor. Uçar, haftanın önemli maçında karşı karşıya gelecek iki takımın antrenmanlarını takip ederek, iki takımın maç ile ilgili görüşlerine yer veriyor. Ardından iki kulübün taraftarlarının nabzını da tutan program tüm detaylarıyla haftanın maçını analiz ediyor. Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı da yapan Feyyaz Uçar'la futbol konuştuk. Futbol Eksperi, iddialı bir program ismi değil mi? Futbol Eksperi, her şeyiyle bir ilk program. Televizyonlarda spor programları daha çok maç sonu yapılıyor. İşin mutfak kısmı pek konuşulmuyor. Biz ise maç öncesini ekrana getiriyoruz. Takımların idmanlarını takip ediyoruz, hocalarla ve futbolcularla görüşüyoruz. Programa büyük takımlarla başladık. İdmanını vermediğimiz hiçbir takım kalmayacak. Teklifi nasıl kabul ettiniz? Bana teklif geldiğinde ne yapmak istediklerini anladım. Ben çabuk anlayıp kavrayınca bu işi yaparız havası oluştu. Ve programa başladık. Sezon başında medyadan birçok teklif gelmişti. Çoğu maç sonunu değerlendiren programlardı. Sıcak bakmadım. Bu programın konseptini beğendim. Türkiye'de yapılmamış bir şey. Bir de ülkemizdeki her hocayı tanıyorum. Herkesle iyi ilişkilerim var. Bunu Futbol Eksperi'ne taşımak istedim. Futbolu bıraktıktan sonra yardımcı antrenörlük yaptınız. Teknik direktör olarak çalıştınız. Köşe yazarlığınız da var. Şimdi de televizyonculuk... Niye birinde ısrar etmediniz? Yazarlık yaptığım zaman takım çalıştırmadım, antrenörlük yaptığım zaman da yazı yazmadım. Bu programla birlikte bu yıl takım çalıştırmama kararı aldım. Seneye sezon başı yine konuşacağım TRT'yle. O konuşmadan sonra karar vereceğim. Ben, okuyup yazmayı seven biriyim. Yazdığım şey de futbol. Futboldan kopmamış oluyorum. Türkiye'de devamlı hocalık yapmak pek mümkün değil. Bir hoca takımdan ayrılıyor. Ondan sonra altı, yedi ay bekliyor. Beraber futbol oynadığınız arkadaşlarınızın çoğu Süper Lig'de takım çalıştırıyor. Sizi niye bir Süper Lig takımının başında göremiyoruz? Ben Süper Lig'de Malatya'yı çalıştırdım. İkinci sezon dördüncü maçta görevime son verildi. Sonra Altay maceram oldu. Karşıyaka'yı çalıştırdım. Bank Asya'da hep sıkıntılı günler geçiren kulüplerde antrenörlük yaptım. Bu saatten sonra eğer bir takım alacaksam Bank Asya'da hedefe giden bir takım olacak ya da Birinci Lig takımı. Bekleyeceğim, doğru yerde ve doğru zamanda başlamak istiyorum. Aksi takdirde emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Ben bazı konularda biraz acele ettim, onun da sıkıntısını çektim. Mesela Şifo Mehmet 3-4 yıl bekledi, çok da iyi etti. O ekipten Rıza, Ertuğrul, Ziya, Mehmet Özdilek bugün başarılı takımların başındalar... Arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Ama aynı sınıfı bitirmiş herkes başbakan olacak diye bir şey yok. Hepimiz bir anda iş bulamayabiliriz. Ben çalışırken de Ziya abi bekliyordu, Rıza bekliyordu. Başarılı bulduğunuz hocalar kimler? Son dönemde başarılarıyla iki hoca öne çıkıyor. Ertuğrul Hoca ve Tolunay Kafkas. Ancak şunu da göz ardı etmemek lazım. Kulüplerin tavrı da çok önemli. Ertuğrul'a çalışma ortamını Kayseri verdi, sonra Beşiktaş'a gidene kadar devamlı arkasında durdu. Aynı şekilde Tolunay hocanın da arkasında duruyorlar. Son yıllarda yetişmiş iki önemli hoca var. Ertuğrul Sağlam ve Tolunay Kafkas, ikisi de Kayseri'den yetişiyor. Demek ki kulübün de bir hikmeti var bu başarıda. Beşiktaş'ta Lucescu'nun iki yıl yardımcı antrenörlüğünü yaptınız. Lucescu nasıl bir hoca? Lucescu ile çalışmak benim en büyük şansım oldu. En uyumlu çalıştığım, çok şey öğrendiğim hoca olmuştur. Adamda keramet var. Shakhtar Donetsk diye adı sanı pek bilinmeyen takımı UEFA şampiyonu yaptı. Ne kerameti hocam? Lucescu ile çalışınca ilk hafta şunu düşünüyorsunuz: "Demek ki ben futbolu bilmiyormuşum, bir şey anlamıyormuşum." Zamanla kendinizi geliştiriyorsunuz. Adamın futbola bakışı çok farklı. Futbolu bırakmadan antrenörlüğe başlamış. İnanılmaz bir tecrübesi var. İki yıl çalıştık, bir kere bile sesini yükseltmedi. Ben yardımcısıyım; doğaldır, arada sesini yükseltir. Ama yükseltmedi. Medyada futbolcular daha çok şaşaalı hayatları ile gündeme geliyor. Futbolcu olmanın zorluğu yok mu? Kazın ayağı öyle değil. Bir maç için futbolcu beş gün hazırlık yapar. Sezon başı kampları var. Kimi takımlar üç idman yapar. Adam sabah 5'te uyanmak zorundadır. Düzenli beslenecek, düzenli hayatı olacak. Top koşturduğum zamanlarda idmandan sonra yattığım yeri hatırlamazdım, o kadar yoruluyorduk. Bunlar hiç konuşulmuyor. Biz programda bunları öne çıkarıyoruz. Beşiktaş, en başarılı dönemini sizin futbol oynadığınız yıllarda geçirdi. Metin-Ali-Feyyaz üçlüsü tribünlerin sevgilisiydi. Niye aynı başarı yakalanamıyor? İyi futbolcu olabilirsiniz. Çok zeki ve çok yetenekli de... Ama iyi bir takım olmak için, en az 15 iyi adama ihtiyaç var. Biz şanslı döneme denk geldik. Hem yetenekli hem kendini kültür olarak geliştirmiş arkadaşlarla uzun yıllar bir arada oynama fırsatı bulduk. O dönemde oynayan futbolcuların en az 10 yılı var Beşiktaş'ta. Gordon Milne'in katkısı da unutulmaz. Tek pası ve çabuk oynamayı onunla öğrendi Türk futbolu. O günkü kadronun oluşumunda çok büyük bir adam daha vardı: Serpil Hamdi Tüzün. Altyapıdan yetişen oyuncuları o eğitti. Bizi o yetiştirdi. Beşiktaş'ın şampiyonluk şansını nasıl görüyorsunuz? Bu yıl transfer yapma şansınız yok. Sezon sonunda sıkıntılı günler bekliyor Beşiktaş'ı. Yıldırım Bey tekrar seçildi ama taraftar, sandıkla aynı fikirde olmayabilir. Tek çare sportif başarı. Siz de uzun yıllar forvet oynadınız. Nihat niye beklenen patlamayı yapamadı? Nihat'ın transferine başından beri karşıydım. Bunun Nihat'ı sevip sevmemekle ilgisi yok. Bırakın çocuk topunu yurtdışında oynasın. Nihat İspanya'da kalsaydı çok güzel maçlar çıkarırdı. Baskı, beklenti altında ezildi çocuk. Yurtdışına yolladığımız 5-6 futbolcu var. Bırakın futbolunu oynasınlar, geri dönmelerine karşıyım. İki de bir 'Fatih Tekke Trabzon yolunda' yok 'Tuncay Şanlı Fener'e dönecek' haberleri artık yapılmasın. Başkanları da anlamıyorum, bırakın topunu oynasın bu kardeşlerimiz, geri getirmeye çalışmayın. Ticarete atılmakla hata yaptım Futbol oynadığınız yıllarda gazetelerde şöyle haberler çıkardı: "Feyyaz demir işine girdi". Ticaretle uğraştınız mı? Bizim oynadığımız dönemde kazandığımız paralar bugünkü kadar yüksek değildi. Ve ticarete atıldık. Ticarete atılmakla büyük hata yaptım. Sakın futbolcu kardeşlerim aynı hataya düşmesin. En büyük sermayeleri kendileri. Futbolun dışında herhangi bir sektörde, futboldan kazandıkları paraları kazanmaları mümkün değil. Oynayabildikleri kadar oynasınlar. Ama genç kardeşlerime şu tavsiyede bulunabilirim: Gayrimenkul alabilirler, arsa, dükkân tavsiye ediyorum. Ev demiyorum ama. Taraftar size niye Kibar Feyzo lakabını takmıştı? Ben genelde hakemlerle ve rakiple uğraşan bir oyuncu değildim. Tam tersine, işlerini kolaylaştırmaya çalışıyordum. Futbol hayatım boyunca da iki kere kırmızı kart gördüm. Birinde hakikaten çok ciddi bir tahrik durumu vardı. Herhalde bunun için 'Kibar' lakabını taktılar. Sağ olsunlar. Bir gün Beşiktaş'ın başında olma hayaliniz var mı? Üç büyükleri de, milli takımı da çalıştırmak tabi ki önemli. Bunlar onur verici şeyler ama ben zamana bıraktım. Gönlüm elbette ki Beşiktaş'ta. Çok acelem yok. Unutamadığınız gol hangisidir? Fenerbahçe'yi 2-0 yendiğimiz maçta Schu-macher'e attığım golü unutamam. Topu yarım voleyle çatala takmıştım. Ayın golü seçilmişti. Jüride Schumacher de vardı. Bir de Boluspor'a attığım golü unutamam. O gün TRT stada alınmadığı için gol televizyonlarda gösterilmedi. Sizin döneminizde unutulmayan gollerden birini de Recep atmıştı. O maçta iki golünüz vardı ama onlar pek hatırlanmıyor. Evet ya. İsveç kanalında ilk gol olarak jeneriğe Recep'in golü girdi. Müthiş bir goldü ama kendi kalesine. Bizim goller de güme gitti. ZAMAN
27 Şubat 2010 17:13
DİĞER HABERLER