Gültekin Avcı'dan mesaj var!

Gültekin Avcı'dan mesaj var!
7 köşe yazısı nedeniyle tutuklu bulunan Gültekin Avcı Twitter üzerinden cezaevinde yaşadıklarını ve duygularını paylaştı.

İşte Gültekin Avcı'nın tutukluluk sürecindeki insanlık dışı muameleyi gözler önüne seren tweetler...

İnsanlık dışı muamele ediyorlar. Banyoda bile gardiyanlar için gözetleme penceresi var.

Hücrenizin karşısındaki 2. kattaki gözetleme pencerelerinden gardiyanlar bedeninizin mahrem yerlerini bile görüyorlar.

Mahremiyet için pencerenin bir kısmına gazete yapıştırdığınızda hışımla yırtıp gidiyorlar.

Avukat görüşüne giderken bir elinizin cebinizde olmasına bile izin vermiyorlar. Oysa bunu yapamazlar.

Özellikle bir başgardiyan zevkle psikolojik işkence uyguluyor. Cezaevi yönetimi hepsine göz yumuyor.

Yatağınızda ya da iç çamaşırınızı değiştirirken bile gözlüyorlar.Pencereye mahremiyet için gazete yapıştırdığınızda derhal yırtıyorlar.

Hiçbir yasal engel olmamasına rağmen kitaplarımı yanımda bulundurmama izin vermiyorlar.

Dilerim Allah'tan iki cihanda çırılçıplak paramparça olurlar.

 İzmir'deki evimden getirttiğim 400 civarındaki kitabımı görmeme bile izin vermiyorlar.

28 şubat süreci dahil 16 yıl savcılık yaptım. Bırakın tutukluyu hiçbir hükümlüye bu onur kırıcı zulmü reva görmedim.

PKK, Hizbullah, DHKP/C, mafya unsurları dahil yönettiğim hiçbir cezaevinde asla zulmetmedim, ettirmedim.

28 şubatta bu aktrol nesli korkudan kelime edemezken hukuku ve insan haklarını hayatım pahasına uyguladım. Ömrüm tehditlerle geçti.

Fişleme yapanlara, hangi cemaat ve sosyal grup olursa olsun hukuksuz aramalara engel oldum.

Hukukun gereğinden geri adım atmadığım için 2 silahlı saldırıya uğradım. Ailemi riske attım.

11 yıldır yazar,8 yıldır gazeteciyim.Eğer ömrüm boyunca bir kulu bir mağduru sevindirdiysem,bir cümlem veya fiilim yaratıcının hoşuna gittiyse sadece onun hakkı için Allah gazetecilikten ve görevden terör çıkaranları, bu zulmün sahiplerini ve zulme sükut edenleri çocuklarından, bedenlerinden ve sonsuzluktan yakalasın.Dilerim iki cihanda gözyaşları ve içler parçalayan feryatları dinmesin.

“Ergenekon’da sen de şöyle diyordun” diyenler!Ben o davalar sırasındaki görüşlerimden değil. AKP’ nin suçlarını yazdığım için buradayım.
Hatırlatırım.Kaldı ki ben kriminal laboratuar değilim.O dönemdeki silahı, mühimmatı inceleyen kriminal donelere göre hukuki yorumumu yaptım.

O dönem yorumlarımı/görüşlerimi beğenmemiş olabilirsiniz. Ama beğenilmeyen hukuki mütalaaların karşılığı suçsuz yere hapis değildir.
Düzmece deliller olsa bile bunları diğer hukukçular gibi ben de bilemezdim.

Toplum hukuk ve demokrasiyi bir ihtiyaç olarak görmüyor.

Bu ülkeden umudum yok. Yıllar sonra bile batı standardında bir demokrasi olmayacak. Doku uyuşmazlığı var.

Hukuk ve demokrasi, yerleşmiş bir kültürdür, öğrenildiği sanılan bir bilgi değil.

Entelektüel kıtlığı ve aydınların sefaletiyle malul bir ülkede çöküş ve soysuzlaşma kaçınılmaz.

Çöküş döneminde sanattan medyaya, devletten topluma her şey kokuşur. Bu ülke misali.

Postmodern yobazlığın ve menfaat tanrılarının baştacı olduğu bu ülkede, onur ve namuslarını koruyan diri gazeteci meslektaşlarıma sevgiler saygılar. Duyarlı gazeteci dostlarımız ve Bianet kitap ve kartpostal göndermişler. Çok teşekkürler hepsine.

Cumhuriyet Gazetesine geçmiş olsun dileklerimi ve desteklerimi iletiyorum. Özgür düşünceye özgürlük kokulu başarılar diliyorum.

Can Dündar ve Erdem Gül’e adli soruşturma açılması bile imkansızdı. (AİHM Bluf! kararı) Bir kez deşifre olan bilgi asla gizli sayılamaz.

Devletlerin koyduğu gizlilik kayıtları bir olguyu devlet sırrı yapmak için yeterli değildir.” (AİHM Bluf! kararı)

Suç teşkil eden olgular, devlet sırrı olamaz, hukuken himaye edilemez. (TCK.327 Kanun gerekçesi)

Ama ne AİHS ne TCK. Türkiyede nasıl çıkacağı meçhul Saray Fermanları var.

Faşist egemenlere direnen gazeteci yaşıyor demektir. Diğerleri gazeteci kılıklı ölülerdir.

Zulme ve faşizme direniş en asil yaşam formudur. Aydın olmanın namusudur.


Samanyoluhaber.com

19 Aralık 2015 22:31
DİĞER HABERLER