DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün Kobani Kumpas Davası'ndan tutuklu bulunan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Ekrem İmamoğlu ve tüm seçilmişler bu şekilde yargılanamaz. Derhal serbest bırakılmalılar.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, iktidarın barış sürecine ilişkin hiçbir somut adam atmadığını söyledi. Hatimoğulları, “Bu sürecin adı barışsa gerekli adımlar atılmalı, yasal düzenlemeler yapılmalı. Barış tek tarafın adımlarıyla inşa edilemez. Devlet ve iktidar somut adımlar atmalı. İktidar ve muhalefet barışın toplumsallaşması için sahada değil. Yasal düzenlemelere ilişkin atılmış henüz bir adım dahi yok. İktidar ve devlet yasal düzenlemeler başta olmak üzere somut adımlar evresine ivedilikle girmeli. Güven artırıcı adımlar ivedilikle atılmalı. Toplumsallaşmayan barış sonuç alamaz.” dedi. KHK’lıların durumuna da değinen Hatimoğulları, “KHK’lılar görevlerine iade edilmelidir. KHK’lılar yalnız değildir. Bizler de mücadelenizin yanında olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Hatimoğullarının açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Geçtiğimiz hafta içinde KESK eş başkanları ve KHK’lılardan oluşan bir heyet bizleri ziyaret etti. Bugün de KESK eş başkanımız burada. Bir kez daha KESK’li arkadaşlarımıza ve KHK’lı yoldaşlarımıza hoş geldiniz diyorum. KHK’lılar görevlerine iade edilmelidir. KHK’lılar yalnız değildir. Bizler de mücadelenizin yanında olmaya devam edeceğiz.
İki gün önce sevgili Figen Yüksekdağ ve sevgili Selahattin Demirtaş Demirtaşı’ı eş başkanımız Tuncar Bakırhan’la beraber cezaevlerine giderek ziyaret ettik. Mahpusların bu süreçten ciddi beklentisi var. Bu sürecin adı barışsa gerekli adımlar atılmalı, yasal düzenlemeler yapılmalı. Barış tek tarafın adımlarıyla inşa edilemez. Devlet ve iktidar somut adımlar atmalı.
Bunlar cezaevinde bizler kimi ziyaret ettiysek ve mahpus aileleri ve yakınlarının bizlere görüş ve önerileri çerçevesinde ulaşmış olan görüşlerin özeti. Biz çok kez söyledik.
Sonuç alana kadar da söyleyeceğiz. Kobani kumpas davasında ceza verilen sevgili Selahattin Demirtaş için Ahim 3üncü kez ihlal kararı verdi.
Bu karara göre Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün Kobani kumpas davasında tutuklu bulunan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bir saat dahi içeride kalmamalılar. Ortada çok önemli bir karar var ve biz bu kararın bir an önce hayata geçmesinin burada bir kez daha vurguluyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.
Evet değerli halklarımız öte yandan Anayasa Mahkemesi Tayfun Kahraman için 31 Temmuz’da verdiği ihlal kararının gerekçesini 17 Ekim’de açıkladı. Gezi davasında 18 yıl hapis cezası alan Tayfun Kahraman’ın başvurusu kabul edildi. Yargılamanın hakkaniyete uygun olmadığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtti. Sadece Tayfun Kahraman değil, Osman Kavala, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay aynı hukuksuzlukla içerideler ve onlar da serbest bırakılmalı.
Dün aralarında seçim bölgem olan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeydan Karalar’ın da bulunduğu çok sayıda belediye başkanı ve beraberinde yargılananlar hakkında toplamda 100 yılları aşan hapis cezasıyla iddianame açıklandı. CHP belediyelerine yönelik operasyonların siyasi sayikle yapıldığının altını defalarca çizdik. Bir kez daha buradan ifade ediyoruz. Ekrem İmamoğlu ve tüm seçilmişler bu şekilde yargılanamaz. Derhal serbest bırakılmalı. Tutuksuz bir şekilde yargılanmaları pekala devam edebilir ve serbest bırakılarak görevlerinin iadesi sağlanmalıdır.
İktidar ve muhalefet barışın toplumsallaşması için sahada değil. Yasal düzenlemelere ilişkin atılmış henüz bir adım dahi yok. Barışı herkes ister ama iktidardan doğru söylemi aşan, güven oluşturan somut adımlar yok. Bunlar çok gerçekçi değerlendirmeler. Herkesin görev ve sorumlulukları belli aslında. İktidar ve devlet yasal düzenlemeler başta olmak üzere somut adımlar evresine ivedilikle girmeli. Güven artırıcı adımlar ivedilikle atılmalı. Toplumsallaşmayan barış sonuç alamaz.
Barışın toplumsallaşmasının yoluysa başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumun bir bütün olarak barışın mimarı haline gelmesiyle mümkün. Burada iktidar, muhalefet herkese ama herkese, hepimize çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Komisyonun önümüzdeki süreçte somut adımlara yoğunlaşması, tekil, özgül, bütüncül geçiş yasalarının çerçevesinin bir an önce çizilmesi, 2026 yılı bütçesi genel kurula gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması hem güven arttıracaktır hem bu sürecin başarıya ulaşması için son derece ön açıcı olacaktır.
Bakın atılmayan her adım, yaşanan her gecikme süreç karşıtlarını cesaretlendiriyor.
İşte görüyoruz. Sürecin ritmi düştükçe savaştan yana olanların cesareti artıyor ve adeta tüm tuşlara basılmışçasına sistematik olarak barış karşıtı sesler yükseliyor. Süreç bitsin, ölümler sürsün diyorlar mealen.
Peki kim bunlar? Neden bu kadar ısrarcılar?
Bunlar yıllarca savaş siyaseti yapanlar, siyaseti çatışmadan ibaret görenler ve bundan nemalananlardır. Şimdi barış onların tüm varlık nedenlerini ortadan kaldırıyor. Mecliste bu savaş hamasetini yapanları çok iyi görmemiz lazım. Ama bir şeyi de unutmamak gerekiyor. Bir bu siyasetçilerin sesinin onların partilerine oy veren insanların sesi olarak görmeyelim. O yurttaşlarımızın sesi olarak görmeyelim.