Hep böyle olmuştur

Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih yeni köşe yazısını "Hep böyle olmuştur" başlığı ile kaleme aldı.
         Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Onuncu Lem’a olan Şefkat Tokatları Risalesi’nde, “Bu Hizmet-i Kudsiyenin kerâmeti üç nevidir. Birinci Nev’i: O Hizmeti hazırlamak ve hâdimlerini o Hizmete sevk etmek cihetidir.” diyor.

         Daha Efendimiz Muhammed Aleyhisselam doğmadan 40-50 gün önce çok büyük bir olay meydana geldiğini Kur’an-ı Kerim anlatıyor: “Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?  Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Ve onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.” (Fil Suresi, 105-/1-5)

         Kâbe’yi yıkmak için gelen Ebrehe ordusunu kuşlarla ve onların attığı taşlarla Cenab-ı Hak “Yenik hasıla” çevirmişti. Elbette kâinatın kalbi ve kıblesi olan Arz’da bulunan Kâbe’ye yapılan saldırıyı harika biçimde boşa çıkarmak, ona düşman olanların sinsi plan ve tuzakları başlarına geçirmek üzere kuşlar ordusunu sevk edip işlerini  bitirmişti…

         Her asra hitap eden Kur’an-ı Kerim’in bu suresinin Yirminci Asra bakan işaretleri üzerine Üstad Hazretleri Kastamonu Lâhikasında şöyle demektedir: “Mânâ-yı işârî tabakasında Bu Asrın en büyük hadisesini haber vermekle beraber, dünyayı dine tercih etmek ve dalâlette gitmenin cezası olan –cifir ve hesab-ı ebced ile- ‘üç cümlesi’ aynı hadisenin zamanına tetâbuk  edip işaret ediyor.

         “Birinci cümlesi: Kâbe-i Muazzama’ya  hücum eden Ebrehe askerlerinin başlarına Ebâbil Tayyareleriyle Semâvî Bombalar yağdırıldığını ifade eden TERMÎHİM  Bİ  HİCÂRETİN  (Onları taşlarla vuruyorlardı)”  (104/5)  kudsî cümlesi H. 1359  M. 1939 edip, dünyayı dine tercih eden ve insanlığı yoldan çıkaran medeniyetçilerin başlarına Semavî Bombalar ve taşların yağdırılması tarihine tevafukla işaret ediyor.

         “İkinci cümle: “Onların hile ve düzenlerini boşa çıkarmadı mı?’  (105/2) kudsî kelimesi, eski zaman hâdisesindeki Kâbe’nin nurunu söndürmek için, hilelerle hücum edenlerin kendileri yokluk, zulümât dalaletinde, aksülamel yaparak aleyhlerine dönmesiyle TOKAT  yedikleri gibi; bu asrın aynen hilelerle desiselerle (sinsi tuzaklarla)  zulümlerle  SEMÂVΠ DİNLERİN  KÂBESİNİ,  KIBLEGÂHINI  dalâlet hesabına çalışan cebbar, mağrur ehl-i dalâleti saptırma ve bozguncuklarına Semavî Bombaların TOKADI  ile ceza verilmesine aynı tarihî “FΠ TADLÎL (Boşa çıkarmadı mı)”  (105/2)  kudsî kelimesi 1360 (1940)  makamı cifrisi ile tevafuk edip işaret ediyor. (Bu tarihler, tam İkinci Dünya Savaşının tarihleri!..)

         “Üçüncüsü:  ‘ELEM  TERA  KEYFE  FEALA  RABBÜKE Bİ ASHÂBİ’L-FÎL (Rabbin, fillerle gelen o orduya nasıl davrandığını görmedin mi?)’ (105/1)  kudsî cümlesi, Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (S.A.S.), hitaben,  ‘Senin mübarek vatanına ve kıblegâhın olan Mekke-i Mükerreme’yi ve Kâbe-i Muazzama’yı harikulâde bir surette düşmanlarından nasıl kurtardığını ve o düşmanların nasıl TOKAT  yediklerini görmedin mi?’ diye sarih (açık) mânası ile ifade ettiği gibi, bu asra dahi hitap eden işârî mânası ile der ki: ‘Senin dinin İslâmiyetin ve Kur’an’ın, ehl-i hak ve hakikatin cebbâr düşmanları olan dünya-perest ve dünyanın menfaati için mukaddesatı çiğneyen o ASHAB-I  DÜNYAYA  senin Rabbin nasıl tokatlarla cezalarını verdiğini görmüyor musun? Gör, bak!’  diye işarî mânasiyle bu cümle aynen cifri makamı (tarihi) ile tam 1359  (1939)  tarihiyle, aynen semâvî âfatlar nevinde semâvî TOKATLAR  ile  ‘İSLÂMİYET’E  İHANET  CEZASI  OLARAK’  diye işârî mânâ ifade ediyor.”

         (Not:  Eğer, “FΠ TADLÎL”in başına KEYDEHÜM:  79 ilave edilirse, H. 1439, M. 2019 olur. Bu tarihin, Covid-19 ile alâkası görülüyor. Bunun da bütün dünyadaki, bilhassa ülkemizdeki zulüm ve gadirle ilgisi olabilir diye düşünüyorum.)

         Merhum Elmalılı M. Hamdi Yazır, “Hak Dini Kur’an  Dili”  isimli tefsirinde Kâbe’yi yıkmaya gelenlere verilen harika ceza hakkında şunları söylüyor: “Bu hadisenin asıl hikmeti, Allah dininin yayılması için dünyaya gelmek üzere bulunan Resulullah’ın doğumuna bir başlangıç ve onun davetine icabet etmeye bir HAZIRLAMA idi. Onun için bu sure Hz. Peygamber Efendimizin (S.A.S.) şanında  ve ona hitap ile nâzil olduktan sonra bunu Kureyş Suresi takip ediyor.”

         Kureyş Suresinde Kâbe’nin korunmasının, harika bir şekilde olmasının hikmeti anlatılıyor: “(Bu durum) Kureyş’in ilâfı (ülfet ve uzlaşması, güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak)  için. Kış ve yaz seferlerinde faydalandıkları andlaşmaların Kadrini bilmiş olmak için. Bu Beyt’in (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsinler, ki, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.”

         Burada ÎLÂF (ülfet ve uzlaşma güven ve barış anlaşmaları)  o zamana kadar bütün Arap kabileleri ile olacağı gibi, sadece onlarla olmayıp  “daha çok ileride, bütün cihana karşı ülfet ve anlaşma ile yüksek bir medeniyet, emniyet ve âsâyişi taahhüt edecek gelişen bir ÎLÂF  ve TE’LİF” (Elmalılı Hamdi ) mânâsını da ifade etmektedir… Gerçekten de öyle olmuştur. Mekke’nin ve Kâbe’nin harika bir tarzda korunması, bütün Arabistan’da daha sonra da cihanda Efendimizin (S.A.S.) getirdiği dinin anlaşılıp yayılması için bir HAZIRLIK  ve bir sevk-i İLÂHÎ idi…

         İşarî mânâdan tarihleriyle ifade edilen hususlar ise, her şeyden önce İkinci Dünya Savaşı, İslama ve İslam dünyasına sömürgecilerin zulüm ve ihanetlerine karşı bir ceza idi. Ayrıca Türkiye’deki şeflik döneminin demokrasiden yoksun tutumlarına ve bilhassa İslâmî Hizmetlere getirilen yasaklara ve haksızlıklara karşı bir dur deyiş idi.

         2019’lara bakan yönü ile, cihan çapında İNSANLIK KALESİNİN  yeniden tamiri ve insanlığın kendisine yakışan hale gelmesi için yapılacak HİZMETLERE  ZEMİN  HAZIRLAMAK  yönünden çok önemli bir işarettir… İçimizdeki firavunluk ve nemrutluk hislerinin yok olması açısından hepsini toplasak iki-üç gram gelecek bir virüs ile burunlarımızı yerlere sürterek, âcizliğimizi, muhtaçlığımızı ve kusurumuzu anlama fırsatı vermiştir. Kur’an Hakikatlarını, Kur’an akliliği ve Kur’an makuliyeti ile yaşayarak, temsil ederek takdim etmek mecburiyetindeyiz.
15 Ekim 2025 10:31
DİĞER HABERLER