Hepsinin isimlerini tek tek saydı: Buyurun ‘amin’ deyin

Hepsinin isimlerini tek tek saydı: Buyurun ‘amin’ deyin
Zaman Gazetesi Genel Yayın Editörü Veysel Ayhan, Hocaefendi’nin 3 meydan okumasına karşılık sessiz kalanlara çağrıda bulunarak, 'samimiyseniz buyurun ‘amin’ deyin' dedi.

İşte Veysel Ayhan'ın o yazısı...

Aylardır hiçbir delile dayanmadan 8 gazete ve TRT dahil 13 TV kanalıyla Hizmet’e iftira attılar. Küfürler, hakaretler… Demedikleri bir şey kalmadı.

Başbakan bunun yanında her olumsuzluğu “dışişlerini onlar dinledi, kriptolu telefonumu onlar dinledi, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanını onlar dinledi... Arkalarında falan ülke var, filan istihbarat teşkilatı var...” gibi sözlerle Hizmet’e yıkmaya kalkıştı. Bilgiye dayanmayan tek bir söz etmemesi gereken bir Başbakan bilgiye dayalı tek bir söz etmedi. Bu iftiralar topluma birer fitne olarak yağdı. (Ki dinlemelerin arkasında hangi ülkenin olduğu şimdi ortaya çıktı.)

BU HAKARETLER ERDOĞAN’A YAPILSAYDI...

Erdoğan bir sivil toplum lideri olsa 8 gazete 13 TV kanalı her gün, “Tayyip Erdoğan falan falan ülkenin ajanıdır. Erdoğan’ın arkasında CIA var, KGB var, MOSSAD var.” deseydi?

Erdoğan ve AKP’liler için “sülük, şerefsiz, ahlaksız, vatan haini, çete reisi, örgüt lideri” hakaretleri edilseydi?

“Ur, virüs, kan emici vampir, haşhaşi, ırkçı” gibi evrensel hukukta söylenmesi suç olan ithamlar telaffuz edilseydi?

Erdoğan ve AKP’liler ne yapardı? Bekler bekler ve dayanamaz haklı olarak şunu derdi: Eğer Tayyip Erdoğan ve AKP’liler kan emici vampirse Allah bizim belamızı versin, yok biz masumsak bu iftiraları atanların belasını versin!

Hocaefendi’nin yaptığı bundan ibaretti. Ama buna ‘amin’ deme cesaret ve mertliğini gösterme yerine yapılana ‘beddua’ deyip üç maymunu oynadılar.

Hocaefendi’nin üç farklı zamanda dile getirdiği dualar şöyleydi:

1- “Yapılan şey Kur’an’a ve Sünnet’e aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, Allah, bizi de onları da yerlerin dibine batırsın! Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar… Allah onların birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın… Önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin!” dedi ve sabredip aylarca sustu. Ama iftiralar artarak devam etti. Hocaefendi yolsuzluk ve rüşvet skandallarını perdelemek için 8 ayda 8 bin defa paralel diyenlere geçen ay ikinci bir ‘amin’ fırsatı verdi:

2-“Kim paralelse, Allah onun belasını versin. Kim sülükse, Allah onun bin belasını versin. Kim çeteyse, kim örgütse, kim silahlı örgütse, kim milletin hakkı olan arpa kadar bir haram yemişse Allah onun belasını versin!” Eğer başbakan ve yandaşlarında samimiyet olsaydı bu duaya ‘amin’  derlerdi. Onu da diyemediler. Ve Hocaefendi geçen hafta yalancı ve müfteri olmadıklarını ispat için onlara üçüncü bir imkan verdi ve şunu dedi:

3-“Allah’a, Kur’ân’a ve Kütüb-ü Fıkhiye’ye inanıyorlarsa desinler ki: Eğer bizim hakkımızda denen bu şeyler doğruysa -Doğru değil, bunlar dublajdır, bunlar montajdır!- eğer bunların bir tanesi, onda biri doğruysa, benim eşim üç talakla boş olsun!...” Bunu da duymazdan geldiler. ‘Amin’  diyemediler. O zaman soralım:

EĞER ALKIŞLARINIZDA SAMİMİ İSENİZ

Vicdanıyla iştihar etmiş Bülent Arınç Bey! Ses çıkarmadığınız ve tek bir kelimeyle itiraz etmediğiniz hizmete yapılan sokak ağzı itham ve iddialara samimi inanıyorsanız buyurun ‘amin’ deyin.

Hakperest bir mümin bildiğimiz Ahmet Taşgetiren! Başbakan’ın iddialarına hep gönülden katıldınız ki sürekli hizmeti eleştirdiniz. Seviyesizce ithamlar karşısında Başbakan’ı yarım kelimeyle bile tenkit etmediniz. Buyrun ‘her şeyi inanarak yazdım’ deyin ve inancınızı ‘amin’ diyerek tescil edin!

Meclis’te her hakaret ve iftirayı alkışlayan bazen coşup ayağa fırlayan AKP milletvekilleri…

Ve Diyanet yöneticileri. ‘Zulme rıza zulümdür’ hakikatini iyi bilen, ‘Zulmedenlere sakın en küçük bir meyil ile bile meyletmeyin ve sempati duymayın, yoksa ateş size dokunur.’ (11/113) ayetiyle hutbeler irad edenler...

Buyrun “Biz Başbakan’ın Hocaefendi’ye ithamlarına kalpten inanıyoruz. Bu yeminleşmeyi kabul ediyoruz.” deyin!

Medya sahipleri… Sabah grubunun sahibi Ömer Faruk Kalyoncu… Yeni Şafak’ın sahibi Ahmet Albayrak’lar... Daha dün Bayram Ali Hoca iftirasıyla hizmete saldıran, hakara makara diyerek Kur’an’la alay eden Egemen Bağış’ı müdafaa için Hocaefendi’ye ehl-i küfre reva görülmeyecek iftiralar atan Akit ve onun yazarları ve sahibi Mustafa Karahasanoğlu... Gazeteleriniz vasıtasıyla binlerce yalanı kitlelere boca ettiniz. 70 küsur yaşında bir Hak dostuna ve sevenlerine savaş açtınız. Eğer yayınlarınızın arkasında iseniz buyrun ‘amin’ deyin!

Bir yanda belki çocuğunuzu aralarında okuttuğunuz, hiçbir mensubu karakol dahi görmemiş, suça karışmamış ve Başbakan’ın 8 aydır darbe yaptılar diyerek arayıp tek bir darbe suçlusu bulamadığı masum milyonlar var. Siz bunlara savaş açtınız. Diğer yanda yani hizmete saldırı koalisyonunuzda sağınızda PKK var. Kapatmak için seferber olduğunuz okul ve yurtları yakıyor. Solunuzda İşçi Partililer ve Perinçek var. Tutuklama listeleri ve fişlemelerle lojistik destek veriyor. Arkanızda ise şimdilik sizi destekleyen pusuya yatmış cuntacı Ergenekoncular var.

Bir kısım ihaleler uğruna bu şer odaklarıyla saf tutup o iftira ve yalanlara sessiz kalıyorsanız yayınlarınızla iğfal ettiğiniz milyonların vebalini sırtlamışsınız demektir. Bir mümin olarak halinizden mutlu iseniz ne denebilir ki! Size ne olacağına kader, ne deneceğine tarih karar verecek!

27 Ağustos 2014 10:25
DİĞER HABERLER