Hindistan'da 260 kişinin öldüğü uçak kazasında sabotaj ihtimali!

Haziran ayında 260 kişinin hayatını kaybettiği Air India 171 sefer sayılı uçuşla ilgili ön inceleme, trajedinin gizemini daha da derinleştiren sarsıcı bir bulguyu gün yüzüne çıkardı.
Hindistan’da geçen Haziran ayında 260 kişinin ölümüne yol açan Air India 171 sefer sayılı uçak kazasına dair yürütülen soruşturma, felaketin ardındaki sır perdesini hâlâ aralayabilmiş değil. 

Kazadan yalnızca saniyeler önce uçaktaki iki motorun aynı anda yakıt akışı kesilerek durması, teknik arıza ihtimalinden çok insan hatasını işaret ediyor. 

Ancak kokpit ses kayıtları, pilotların birbirine “Sen mi kapattın?” sorusunu yönelttiği anlarla gerilimi artırırken, bu hareketin neden ve nasıl gerçekleştiği hâlâ netlik kazanmış değil. 

BBC’ye sızan ön inceleme raporu ve uzman görüşleri, tarihin en gizemli hava kazalarından birine dönüşen olayın merkezinde "yakıt kesme" hamlesinin olduğunu ortaya koyuyor.

NE OLMUŞTU?
12 yaşındaki Boeing 787 Dreamliner tipi uçak havalandıktan yalnızca saniyeler sonra, her iki yakıt kontrol anahtarı birdenbire 'kapat' (cut-off) konumuna geçti. Bu işlem, motorlara yakıt akışını kesti ve tam güç kaybına yol açtı. Normalde bu anahtarlar yalnızca uçağın yere indiği durumlarda devre dışı bırakılır.

Kokpit ses kaydında, pilotlardan biri diğerine “Neden kapattın?” diye soruyor. Diğeri ise böyle bir şey yapmadığını söylüyor. Ancak kayıtta hangi sesi kimin çıkardığı belirgin değil. Kalkış anında uçağı yardımcı pilot (first officer) uçururken, kaptan pilot durumu izliyordu.

Anahtarlar kısa süre sonra tekrar uçuş moduna alındı ve motorlar otomatik olarak yeniden çalışmaya başladı. Kazanın yaşandığı anda bir motor yeniden itki kazanıyordu, diğer motor ise yeniden çalışmıştı fakat henüz tam güce ulaşmamıştı.

Air India 171 sefer sayılı uçak, Hindistan’ın batısındaki Ahmedabad kentinde kalabalık bir yerleşim alanına çakılmadan önce yalnızca 40 saniye havada kalabildi. Bu kaza, Hindistan tarihinin en gizemli havacılık felaketlerinden biri olarak kayıtlara geçti.

ŞÜPHE UYANDIRAN DETAYLAR
Soruşturmada yer alan ekip, uçağın enkazı ve kokpit kayıtlarını inceleyerek kalkıştan hemen sonraki bu tuhaf gelişmeyi anlamaya çalışıyor. Uçak açık havada 625 feet yüksekliğe ulaşmış, ardından 50. saniyede sinyal kesilmişti. Flightradar24 verileri bunu doğrularken, 15 sayfalık ön rapor ilk ipuçlarını sunuyor.

Soruşturma; Hindistanlı yetkililer, Boeing, General Electric, Air India ve hem ABD hem Birleşik Krallık’tan uzmanlarla birlikte yürütülüyor. Ancak kokpit ses kayıtlarında geçen diyaloglar, olayın karmaşıklığını artırıyor.

Soruşturmayı yürüten uzmanlar, yakıt anahtarlarının kilitli yapıda olduğunu, yani kazara kapanmalarının neredeyse imkânsız olduğunu belirtiyor. Bu sistemin 1950’lerden beri kullanılan bir güvenlik özelliği olduğu, koruyucu parmaklıklarla da dış darbelerden korunduğu vurgulanıyor.

PİLOTLAR MI, YOKSA SİSTEM Mİ?
Ohio State Üniversitesi'nden havacılık güvenliği uzmanı ve eski kaza araştırmacısı Shawn Pruchnicki ise şunu sordu:

Eğer bu anahtarları kapatan pilotlardan biriyse, neden bunu yaptı? Kasıtlı mıydı, yoksa bir karışıklık mı söz konusuydu? Kokpitte panik anında yanlış tuşlara basılabilir, ama burada öyle bir acil durum sinyali yoktu. Üstelik pilotlar herhangi bir sorun bildirmedi. Bu tür bir hata, genellikle açıkça hissedilen bir problem olmadıkça yaşanmaz.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) eski yöneticisi Peter Goelz de şu yorumu yaptı:

Bu bulgu son derece rahatsız edici. Kalkıştan sadece saniyeler sonra yakıtın kapatılmış olması kabul edilemez. Kayıtta duyulan tek cümleyle (‘Neden kapattın?’) yetinilmemeli. Bu sadece yüzey. Kimin kapattığı ve neden yaptığı tam olarak tespit edilmeli.

Araştırmacılara göre bu sorunun çözümünde en kritik unsur, kokpit ses kaydındaki seslerin net bir şekilde kime ait olduğunun belirlenmesi. Ancak şu ana kadar sesler tanımlanamadı. Genellikle bu tür analizlerde pilotları tanıyan kişiler kayıtları dinleyerek yardımcı olur.

NTSB, bu tür durumlarda ses kaydının yanı sıra kokpit içi video kayıt sistemlerinin de zorunlu hale getirilmesini öneriyor. “Kimin elinin yakıt anahtarında olduğunu görmek için arkadan çekilmiş bir video görüntüsü büyük fayda sağlar.”

TEKNİK SORUNLAR MI VARDI?
Her iki pilot ve kabin ekibinin uçuş öncesi alkol testlerinden geçtiği ve uçmaya uygun oldukları raporda belirtiliyor. Pilotlar bir gün önce Ahmedabad’a gelmiş, yeterince dinlenmişti.

Ancak raporda dikkat çeken başka bir teknik ayrıntı daha var. ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), 2018’de yayınladığı bir bültende bazı Boeing 737 uçaklarında yakıt kontrol anahtarlarının kilit mekanizmalarının devre dışı bırakıldığını bildirmişti.

Aynı sistem Boeing 787-8 modelinde de kullanılıyor; yani kazaya karışan Air India uçağında da. Ancak bu teknik uyarı sadece tavsiye niteliğindeydi, zorunlu bir bakım talimatı (Airworthiness Directive) içermiyordu. Bu nedenle Air India, önerilen kontrolleri yapmamıştı.

Pruchnicki bu noktada şüphelerini dile getiriyor:

Eğer kilit devre dışıysa, bu anahtar tek bir dokunuşla motoru kapatabiliyor mu? Bu çok ciddi bir sorun olur. Eğer öyle değilse, o zaman bu detayın da net şekilde açıklanması gerek.

MOTORLAR NEDEN TOPARLANAMADI?
Raporda, yakıt örneklerinin “sorunsuz” olduğu, dolayısıyla çift motor arızasına yakıt kirliliğinin neden olmadığının anlaşıldığı belirtiliyor. Şu ana kadar Boeing 787 veya kullanılan General Electric GEnx-1B motorlarıyla ilgili mekanik bir arıza saptanmış değil.

Ayrıca uçağın Ram Air Turbine (RAT) sisteminin devreye girdiği de raporda yer alıyor. Bu küçük türbin, her iki motorun da çalışmadığı durumlarda acil enerji kaynağı sağlıyor. RAT’ın devreye girmesi, motorların aynı anda sustuğunu gösteren açık bir kanıt.

İniş takımlarının kazadan önce henüz toplanmamış olması da dikkat çekici. Bir Boeing 787 pilotu bu durumu şöyle açıklıyor:

Normalde kalkıştan sonra iniş takımları 200 feet civarında kaldırılır, sistem yaklaşık 400 feet'te kapanır. Bu toplamda 8 saniyelik bir süreç. Ama burada muhtemelen o sekiz saniye bile yoktu.

Pilotun ifadesine göre, her iki motorun aynı anda susması durumunda “şoktan öte bir tepkisizlik yaşanır.” O anda tek odak noktası uçağı güvenli bir yere indirmek olur.

Pruchnicki, kazaya ilişkin son değerlendirmesinde şunu söylüyor:

Pilotlar motorların güç kaybettiğini fark edip yeniden başlatmaya çalıştı. Muhtemelen önce sol motor çalıştırıldı, ardından sağ. Ancak sağ motor tam güce ulaşacak kadar zaman bulamadı. Her şey çok hızlı gelişti.
12 Temmuz 2025 11:56
DİĞER HABERLER