İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öncülüğünde dokuz akademisyen biraraya gelerek, AB üyesi Yunanistan'ın insan hakları açısından ne durumda olduğunu, sayısal verilerle ortaya koydu. Yunanistan'da bir yıl boyunca araştırma yapan akademisyenler, insan hakları ihlalleri ve Müslüman azınlığın sıkıntımarını tespit ederken kendi deneyim ve gözlemlerinin yanında öğretmen, öğrenci, idareci, doktor, vaiz, din adamı ve yazarların konuyla ilgili görüşlerinden de istifade etti.
KOMŞUYA İNSAN HAKLARI BAKIŞI
İKÇÜ'lü akademisyenlerin, "İnsan Hakları Açısından Yunanistan'ın Görünümü 2014 Raporu", İzmir Ticaret Borsası (İTB)'nda kamuoyuna açıklandı. Sunuma İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe, Balkan Dilleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşe Karapınar, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ünal Şenel, Rektör Danışmanı Doç. Dr. Fikri Salman, akademisyenler, Balkan dernekleri temsilcileri ve gazeteci Korcan Karar da katıldı. Sunumu yapan İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Levent Kayapınar, "Uluslararası kuruluşların Yunanistan ile ilgili raporları incelendiğinde, Yunanistan'daki insan hakları ihlallerinin ve ilerlemelerinin daha çok bireysel ve sosyal haklar üzerinde yoğunlaştığı, buna karşılık Müslüman Türk azınlığına yönelik uygulamalarda cunta döneminden kalma usullerin takip edildiği görülüyor." tespitinde bulundu. Dini özgürlükler ve inanç hakkı bakımından Yunanistan'ın portresini çizen Prof. Dr. Kayapınar, Müslüman azınlığın dillerini öğrenme, kimlik, anadilde eğitim, mezarlık kurma, ibadet yapabilecekleri mekan açma, azınlık okulu tesisi ve idaresi gibi temel haklardan yoksun olduğunu anlattı. Kayapınar, "Batı Trakya'da 120 bin ile 150 bin arasında, Rodos'ta ise 6 bin dolayında Müslüman Türk yaşıyor. Girit'te ise 5 bin Arap Müslüman var. Batı Trakya dışında Yunanistan'da yaşayan Müslümanların ikamet ettikleri şehirlerde, mezarlık talepleri sürekli olarak reddediliyor. Müslümanlar, yakınlarının naaşlarını ya Batı Trakya bölgesindeki Müslüman mezarlıklarına ya da kendi ülkelerine gönderiyorlar." dedi.
YUNANİSTAN'DA KİMLİK MESELESİ
Raporun en çarpıcı bölümlerinden birini de Müslüman Türk azınlığın kimlik meselesi oluşturdu. Prof. Dr. Kayapınar, "Yunanistan, Batı Trakya'da yaşayan Müslümanların kendilerini Türk olarak adlandırmalarını kabul etmiyor. Bu uygulamaya gerekçe olarak da Lozan Antlaşması'nda azınlığın Müslüman olarak tanımlanmasını gösteriyor. Halbuki Yunan yetkililer, Lozan'ın imzalanmasından 1955 yılına kadar geçen süreçte Batı Trakya'da yaşayan azınlığı Türk olarak adlandırmış ve okullarının tabelalarında, 'Türk Okulu' ibaresine itiraz etmemiştir. 1955'te İstanbul, 1963'te Kıbrıs'ta yaşanan olayların yarattığı ortamda ve 1967 yılındaki askerî cunta döneminde Yunan yetkililer, sistematik olarak Türk kimliğini reddederek daha önceki uygulamaları ortadan kaldırdı." dedi.
İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE
Yunanistan'da yaşayan Müslümanların sayısının 1 milyonun üzerinde olduğunun tahmin edildiğini söyleyen Levent Kayapınar, Yunanistan Anayasası ve diğer kanunların işkence, eziyet ve kötü muameleyi yasakladığını, buna rağmen mahkûm göçmen ve mültecilere karşı kötü muamele yapıldığı iddialarının 2014 yılında da devam ettiğini vurguladı.
'ANTLAŞMA KAĞIT ÜZERİNDE KALDI'
Kayapınar, "1913 Atina ve 1923 Lozan antlaşmalarıyla Yunanistan'da kalan Müslüman ve Türkiye'de ikamet eden Rumların her türlü hakları, karşılıklı olarak güvence altına alındı. Bu sebeple Lozan Antlaşması'nda azınlıklara tanınan hakların her iki ülke yasama organlarınca çıkarılan kanunlarla kısmen de olsa ihlal edilmesi, sınırlandırılması söz konusu olamaz ancak uygulamaya bakıldığında Yunanistan'ın, 1923 yılında Lozan'ın imzalanmasından sonra pek çok yasal düzenleme yaptığını görülüyor. Bu düzenlemeler, Yunanistan'daki azınlık eğitiminin mevzuatını karmaşık bir hale getirdi. Sürekli daha önceki uygulamayı ortadan kaldıran ya da revizyona tâbi kılan kanun ve uygulamalar sonucunda Lozan Antlaşması'nın çizdiği çerçeveden uzaklaşılmış ve iyi işlemeyen bir azınlık eğitim sistemi ortaya çıkmıştır." dedi.
'AZINLIK HAKLARI VERİLSİN'
Raporun sonuç bölümünde, Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türklerin Lozan Antlaşması'yla garanti altına alınan azınlık haklarının kullanılmasında ciddi sıkıntılar yaşandığı, Yunanistan'ın diğer şehirlerine göç eden Müslüman ailelerin çocuklarına din eğitimi verme, anadillerini öğretme, mezarlıklarını kurma, ibadetlerini yapabilecekleri mekânları açma, azınlık okulu tesis, idare ve murakabe etme gibi temel haklardan yoksun oldukları, zikredilen hakların ve benzerlerinin, Yunanistan'da Trakya dışında yaşayan Müslüman azınlığa da verilmesinin artık zorunlu hale geldiği yer aldı. CİHAN