Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteciler, kendilerini ziyaret eden CHP'li milletvekillerine önemli açıklamalarda bulundu.
Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'e çok yakın bir isimden aldığı ‘3 milyon sahte seçmen belgeleri'ni açıklamasından kısa süre önce tutuklandığını öne sürdü. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, MİT, Jandarma ve Genelkurmay'ın kabul ettiği Tahşiye örgütü ile ilgili bir dizide kullanılan ‘aşırı dinci terör örgütü' ifadesi nedeniyle bir yılı aşkın süredir tutuklu olduğunu anlattı.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ise tutuklu bulunduğu sürece kendisinin ve MİT TIR'larının dünyada gündem olmaya devam edeceğini söyledi. tutuklu gazeteciler, CHP heyetine özetle şunları anlattı:
TAHŞİYE'Yİ MİT VE GENELKURMAY KABUL ETTİ
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca: “Tek Türkiye dizisi nedeniyle ‘Tahşiye örgütüne kumpas kurmak'la suçlanıyoruz. MİT, Jandarma, Genelkurmay hepsi bu örgütü kabul etmiş. Resmi raporlar var. Dizide geçen ‘bir aşırı dinci örgüt kurulsun' ifadesinden sonra soruşturma başlıyor. (Samanyolu Yayın Grubu'na bağlı televizyonların Türksat'tan indirilmesi sebebiyle) Milyar dolarlık televizyonlar ve tesisler gitti. Toplam bin 500 kişi işsiz kaldı.”
DAKTİLO BİLE VERMİYORLAR, SAVUNMAMI NASIL YAZACAĞIM?
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar: “27 Kasım'dan beri tutukluyuz, hâlâ tecrit kalkmadı. Halk TV yayını yok. Kitap sayısı yirmi ile sınırlı. Komisyon okumayı yetiştiremiyor. İdare bilgisayar talebimi reddetti, daktilo talebime direniyor. Savunmamı nasıl yazacağım? Yazarken ellerimiz felç oluyor. ‘Delilleri karartma' gerekçesiyle tutukluyuz. Tek delil Cumhuriyet Gazetesi nüshası. Nasıl karartacağım?! Devlet bir suç işledi, şimdi örtbas etmek için bizi tutuyor.”
ESKİ TWEET'LERİMDEN UTANÇ DUYUYORUM
Taraf yazarı Mehmet Baransu: “3 milyon sahte seçmeni belgeleyeceğim sırada tutuklandım. Belgeleri Ömer Çelik'in çok yakınındaki birinden almıştım. Her yerde kelepçe takılıyor. Hastaneye giderken kelepçe takılıyor. Anadolu adliyesinde alaturka tuvalete kelepçe ile soktular beni. Ben Can Dündar'ın bonusuyum. Yarın çıksam kapıdaki umut nöbetine beş bin kişi ile gelir, nöbet tutarım. (CHP-Cezaevi Komisyonu için attığı tweet hakkında) Siz haklı çıktınız... Çıkınca attığım tweet'e bakacağım, gerekirse özür dileyeceğim. Bir özür listesi hazırlıyorum. Eski tweet'lerimden utanç duyuyorum.”
REŞAT PETEK'LE AYNI ŞEYLERİ SAVUNUYORDUK; O VEKİL OLDU, BEN İÇERİDEYİM
Gazeteci-yazar Gültekin Avcı: “Silahlı teör örgütü kurmak ve yönetmekle, casuslukla suçlanıyorum. İddianame gizli. 7 köşe yazımla suçlanıyorum ama sadece iki tanesinden haberim var. (...) Ergenekon'da Mustafa Balbay gibi insanlar içeriye alındı. Reşat Petek'le benzer şeyler söyledik. O milletvekili, ben içerideyim!”
Hakim Karaçöl: Kasalarla para götürenler dışarda, biz içerdeyiz
CHP'li milletvekillerinin ziyaret ettiği isimler arasında 25 Aralık soruşturmasında ‘arama ve dinleme' kararı veren eski İstanbul 2 No'lu Hakimi Süleyman Karaçöl de vardı. ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve darbeye teşebbüs'le suçlanan Karaçöl, şunları söyledi: “Savcı Muammer Akkaş arama ve dinleme kararı istedi. Onlara karar veren hakimim. Dosyanın sahibi ben değilim, talep üzerine delile bakıp karar veriyorum. Yedi işadamı ve iki şirket hakkında tedbir kararı aldığım için tutukluyum. Tedbir kararı terör faaliyeti sayıldı. Delil yoksa nasıl karar alalım? Şimdi olsa yine aynı kararı verirdim. Aldığım kararlar nedeniyle tutukluyum, hakimlik teminatı nerede kaldı? Tutukladığım insanlara üzülüyorum. Onları güçsüz olduklarından tutuklamışız. Rüşvet olarak kasaba borcunu ödettiren belediye çalışanını ya da BlackBerry telefon alan tapu memuru tutukladık ama kasalarla para götüreni tutuklayamadık, biz içerdeyiz! Demek ki içeride yatanlar güçsüz olduklarından yatıyor. Güçlü olan tutuklanamıyor!”