KHK’lıları iade edeceğiz

KHK Platformu Birliği’nin düzenlediği, ‘KHK Hukuksuzluğuna Karşı Hukuk Mücadelesi’ adlı panel Ankara’da düzenlendi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle mağdur olan, KHK ile ihraç edilmiş vatandaşlarımızın işe iadesini sağlayacağız” dedi.
KHK Platformu Birliği’nin düzenlediği, ‘KHK Hukuksuzluğuna Karşı Hukuk Mücadelesi’ adlı panel Ankara’da düzenlendi. Panele konuşmacı olarak CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Prof. Dr. Metin Günday, Hukukçu Kerem Altıparmak ve Avukat Levent Mazılıgüney katıldı. Farklı illerden gelen KHK’lıların yanı sıra panele insan hakları aktivistleri de katıldı. Panelde 20 Temmuz sonrasında OHAL süreci içerisinde çıkarılan KHK’ların hukuki zemini ele alınırken, bu sorunların çözümü için öneriler dile getirildi.

Millet İttifakı ortak görüşte

Panelin açılışına CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu yaptı.

KHK’lıların siyasi bir sorun olduğunu ifade eden Tanrıkulu, bu konu hakkında kanun tasarısı hazırladıklarını ve bu sorunun siyaseten çözüleceğini söyledi ve şunları kaydetti: “Normal bir hukuk sisteminde kimsenin aklına gelmeyecek şeyler AKP iktidarının aklına geldi. 81 ilde kamu kurumlarındaki insanları ihraç ettiler sonra 81 ilin yetkilerini Ankara’daki mahkemelerde topladılar. Bunlar ancak kafalarında zalimliği siyaset olarak düşünen insanların yapacağı şeyler. İnsanları kitlesel bir şekilde sivil ölüme mahkum ettiler. Ben bir siyasetçi olarak siyaset adına sizlerden özür diliyorum. Şimdi iki ay sonra seçim var. Bu seçim sadece sizler açısından değil, Türkiye açısından da çok önemli. Biz Millet İttifakı olarak bu konuyla ilgili ortak politikalar metnimizde KHK ile mağdur edilen yurttaşlarımızın taleplerinin giderileceğine dair ortak bir görüşe vardık. Bu görüş eksik olabilir ama mutlaka parlamentoda tamamlanır. Biz iktidar olduğumuzda ilk bir ay içerisinde ya kanunla ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle mağdur olan, KHK ile ihraç edilmiş vatandaşlarımızın işe iadesini sağlayacağız. Bu memleket bizim, bu düzeni birlikte değiştireceğiz.” dedi. 

12 Eylül’den farksız bir dönem

Panelin ikinci konuşmacısı olarak söze başlayan Prof. Dr. Metin Günday, KHK meselesinin adli ve yargılama süreçlerinde yaşanan hukuksuzlukları ele aldı. Günday konuşmasının devamında, “Öncelikle ben bir hukukçu olarak irtibat ve iltisak kavramlarını bilmiyorum. Ayrıca bir örgüte irbatlı olmak ve iltisaklı olmanın da ölçütünü bilmiyorum. Süreç içerisinde yargıda anlayamadığımız o kadar durum yaşandı ki mesela kanuni yargıçlık ilkesi ihlal edildi. İllerde açılan tüm davalar Ankara Bölge İdare Mahkemeleri ile Danıştay Özel Dairelerine yönlendirildi. İllerde açılması gereken bu davalar siyasi iradeye uygun karar vermesi amacıyla Ankara’ya aktarıldı. Tüm bunlara baktığımız zaman şunu söyleyebiliriz; 12 Eylül 1980’de yapılan işlemler ile 15 Temmuz 2016’dan sonra çıkarılan KHK ‘lar ile yapılan işlemler sonuç itibariyle aynıdır. Çünkü sıkı yönetim kararları KHK’lılara uygulandı. Bu iş hukuki olmaktan çıkmıştır, çözüm siyasidir. Siyasi çözümle ve bir kanun teklifiyle bu iş çözüme ulaşır” ifadelerini kullandı.

Yargının yapısal sorunu çözülmeli

Hukukçu Kerem Altıparmak, AİHM Kararlarının uygulanması halinde çoğu mağduriyetin giderileceğini ifade ederek, “Tek adam rejiminin olduğu bu sistemin bel kemiği yargının bağımsız olmaması. Bu durum da 15 Temmuz’dan sonra gelişti. Türkiye de 4.500 kişi ihraç edildi, yerine 10 binden fazla hakim ve savcı istihdam edildi. Yani bu iktidar şu anki hakim ve savcıları 5 yıl içerisinde istihdam etti. Aynı iktidar OHAL döneminde yapılan oylama ile anayasada HSK’nın yapısını değiştirerek ele geçirdi. HSK’nın şu anki yapısına baktığımız zaman 13 üyesi de iktidar tarafından atandığını görüyoruz. Bir iktidar değişikliğinde ülkenin ilk gündemi yargı ile ilgili bu yapısal sorunun nasıl çözüleceği olmalı. Çünkü şu anki sistemde Türkiye’de en üstteki yargıç dahil olmak üzere kimsenin güvencesi yoktur, aynı şekilde herhangi bir yargıcın tarafsızlığına güvence duymamız için bir gerekçeniz de yoktur. 685 sayılı kararnameyle kurulan OHAL komisyonu için ölü doğan bir çocuk olduğunu söylemiştim” dedi.

AKP iktidarından işlem görmeyen kimse kalmaz

İki tip KHK olduğuna dikkat çeken Altıparmak, “Biri ihraç diğeri ise yasa değiştirme KHK’sı. Yasa değiştirme KHK’larında da ciddi sorunlar var. Bugün yargıda KHK’lar ile ilgili atılan bu adımlar için bir hocamız şöyle bir saptama yapmıştı, ‘Bu KHK’lar kanunlaşamaz. Çünkü bir şey OHAL KHK’sı ise kanun olamaz, Kanunla yapılabiliyorsa OHAL KHK’sı olamaz.’ Bu saptama çok yerinde ve çok doğru. OHAL KHK’larını çıkardılar Anayasa Mahkemesi ben bunlara bakamam dedi. Bu şu anlama geliyor, OHAL 6 sene devam etse bu kararların hiçbirini denetlenemeyecek bir süreç yönetildi. Ben bir kamu hukukçusu olup da irtibat ve iltisak kavramlarının tarifini yapan birine rastlamadım. Metin Hocamız, 40 yıllık İdare Hukuku Profesörü ve o da bu kavramların anlamını bilmediğini ifade ediyor. Eğer siz bu kavramları 2016 yılı öncesi için kullanacak olursanız bugünkü AKP iktidarından işlem görmeyen kimse kalmaz” ifadelerini kullandı.

150 ayrı hak ihlali yaşandı

Avukat Levent Mazılıgüney panelde şunları söyledi: “Kamudan ihraç edilenlerin istatistiklerine baktığımız zaman %99’unun üniversite mezunu, üniversite mezunlarının ise %30,6’sının yüksek lisans üstü eğitim gören ve % 8’inin ise doktora eğitimi gören kişilerden oluştuğu söyleyebiliriz. Yani sistematik olarak nitelikli insan kaynağı sistemin dışına itildi. 300 bin mertebesinde insandan bahsediyoruz. 12 Eylül’de dahi bu sayı tüm kurumlarda 30 bindi. Genel Kurmay Başkanlığı 1402’liklerle alakalı bir açıklama yaparak sıkı yönetim kanunu gereği kimin ihraç edildiğini biliyorduk. Şimdi ihraçları kabul eden yok. 12 Eylül’e kıyasla 10 kat zulüm var ve bunun hukukla izahı yok. 20 Temmuz bir depremdir ve Türkiye olarak hukuk enkazının altındayız çünkü bu süreçte 150 ayrı hak ihlaline maruz kaldık.”

Mücadele edersek bu zulüm bitecek

Bu süreçte mücadelenin önemine vurgu yapan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu şunları kaydetti, “Psikolojiyi iyi tutmak gerekiyor. Biliyoruz ki mücadele edenler kazanır. 1989’da 1402’likler kazandı. Bu zulüm mücadele edersek, kabullenmezsek o zaman biter. Yaşananları hiçbir zaman normalleştirmememiz gerekiyor. Hazırlanan raporlarda görüyoruz ki  %90 oranında insanlar ekonomik zorluklar, psikolojik zorluklar ve sosyal dışlanma yaşadı ve 140’tan fazla insan intihar etti. Burada insanlığa karşı bir suç var ve bu suça ortak olan herkes yargılanmalı. Hukuk ile istediği kadar oynadıktan sonra hiç hesap vermeyeceğini zannetmek bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil.”

YENİ ASYA
21 Mart 2023 02:30
DİĞER HABERLER