"Kitleler, solun seçenek sunamamasından sağın hayali değerlerinde toplandı"

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, toplumun yüzde 50'sini 'düşman" olarak gören bir iktidarın Türkiye'yi yönetebilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Yarkadaş, yoksul ve umutsuz kitlelerin solun seçenek sunamamasından sağ iktidarın uydurduğu hayali değerlerin yanında toplandığını ileri sürdü.

Barış Yarkadaş, 1 Kasım seçimlerine ilişkin ilk değerlendirmesini Gerçek Gündem.com adlı internet sitesinde paylaştı. 1 Kasım seçimlerinin Recep Tayyip Erdoğan ile AKP yönetiminin de beklemediği bir biçimde sonuçlandığını dile getiren Yarkadaş "Doğrusu, bu sonucu iktidarın yanı sıra, muhalefet de beklemiyordu. AKP'nin yüzde 49.4'e ulaşan oy oranı, kısa süreli bir şaşkınlık yaşanmasına yol açtı." dedi.

Yarkadaş AKP'nin Yüzde 50'ye yakın bir oy almasına rağmen Türkiye'yi yönetebilmelerinin mümkün olmadığını savundu. Yarkadaş, "Toplumun yüzde 50'sini düşman gibi gören bir siyasi anlayışın, ülkeyi yönetebilmesi mümkün değildir. Türkiye, yeni krizlere ve gerilimlere açıktır. AKP ve Erdoğan, yüzde 49.4'lük oy oranından sonra daha da şımaracak ve üst perdeden konuşacaktır. Bu da muhalefet cephesini diri hale getirecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Ortaya çıkan tablo karşısında muhalefete önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Yarkadaş, "Partilerinin işi yeni başlıyor. Umutsuz olmanın, mücadeleyi bırakmanın, 'her şey bitti' demenin zamanı değil.. Topluma karşı sorumluluğumuz artmıştır. Türkiye'yi Erdoğan zihniyetine teslim edecek ve kenara çekilecek değiliz!" ifadelerini kullandı.

'MHP'NİN HER ADIMI, ERDOĞAN'IN ELİNİ RAHATLATTI'

1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin elde ettiği oy oranın yüksek olmasındaki faktörlere de dikkat çeken Yarkadaş, şunları dile getirdi. "Kaçak Saray'da oturan Erdoğan, iktidarını hiçbir şekilde paylaşmamak için, yeni bir oyun kurdu. Bu oyunun ana aktörleri ise MİT'in denetimine girdiği açıkça belli olan terör örgütü PKK ile AKP'nin can suyu MHP'ydi. MHP de PKK da kendilerine verilen rolü başarıyla yerine getirdi. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) de bu bağlamda, AKP'nin işine yaradığı görülen eylemlere imza attı. MHP, ortaya çıkan koalisyon tablosunu ve tabanının isteğini görmezden gelerek, her şeye 'Hayır' dedi. Bahçeli'nin HDP'yi yok sayan tavrı ve TBMM Başkanlığı'nı AKP'ye hediye etmesi, Erdoğan'ın elini güçlendirdi. Muhalefet, yüzde 60'lık oy oranına rağmen, meclis başkanını seçemedi. Bu durum, toplumda 'Muhalefet ülkeyi yönetemez' algısını güçlendirdi. Bu tam da Erdoğan'ın istediğiydi...Zaten Erdoğan ve AKP, meclis başkanlığı koltuğuna İsmet Yılmaz'ın oturmasıyla birlikte rahat bir nefes aldı. Bahçeli'nin HDP'ye yönelik tutumu, AKP'nin zaferini adım adım örmeye başladı. MHP'nin her adımı, Erdoğan'ın elini rahatlattı."

'PKK DEVREYE SOKULDU'

AK Parti'nin fazla oy alması sürecinde 'Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) kontrolünde olduğu açıkça görülen' PKK'nın da devreye sokulduğuna dikkat çeken Yarkadaş, "Terör örgütü, AKP'nin kaos planını hayata geçirebilmesi için beş yıl aradan sonra adeta bir savaş makinesine dönüştü. Toplumsal hiçbir talep ve destek yokken, 'hendek kazma' gibi eylemler yapılmaya başlandı. 'Demokratik özerklik' gibi kendilerinin bile anlatamadığı uygulamalar ortaya konuldu. HDP kitlesi, hükümetle baş başa bırakıldı. Türkiye'nin bir anda kan gölüne dönmesi, MHP'nin hükümeti kurdurmaması, Erdoğan ve AKP'nin 'Biz iktidardan düştük, bakın bunlar oldu' algısını güçlendirmesine sebep oldu." ifadelerini kullandı.

Yarkadaş, MHP ve PKK'nın tutumu, HDP'nin ise terörle arasına mesafe koyamaması, kitlelerin AKP ve Erdoğan'a yönelmesine yol açtığını kaydetti.

'HALK KAOS VE BELİRSİZLİKLE KORKUTULDU'

MHP'nin yanı sıra, BBP ve SP'nin kitlesinin önemli bir bölümü de ortaya çıkan 'belirsizlik ve kaos' yüzünden, oy tercihini değiştirerek AKP'ye yöneldiğini ifade eden Yarkadaş şunları söyledi: "Toplumun önemli bir kesimi, aslında 'hükümetsiz kalmaktan' korktu. Bir kısmı ise 'koalisyon' istemedi. Erdoğan, kaçak Saray'da kurduğu oyun planını, IŞİD, MHP ve PKK'nın sayesinde hayata geçirebildi. Geniş kitleler, 'belirsizlik olmasın, kaos yaşanmasın ve ülke bölünmesin' diye, Erdoğan'ın partisine oy verdi. Medyayı çok iyi kullanan ve toplumu tek sesliliğe mahkum eden Erdoğan, devletin imkanlarını kullanarak, kendisini sürekli güçlü' göstermeyi başardı. Kaos ve belirsizlik dönemlerinde, geniş kitlelerin 'gücün etrafında' toplandığını bilen Erdoğan, bu yüzden hukuksuzluklarına her gün yenisini ekledi. TV'leri kapattırdı, gazeteleri bastırdı, internette kendisini eleştirenleri tutuklattı. Topluma yönelik verilen 'Hala güçlüyüm' mesajı, karşılığını buldu. İsrail ve ABD ile girift ilişkilere girmesine ve istedikleri her şeyi yapmasına rağmen, gerçeği ters yüz ediyor ve farklı bir imaj sergiliyor. 'Bütün dünya Erdoğan'a yenmeye çalışıyor' algısı yaratılıyor ve 'dış düşman' edebiyatını sürdürüyor. İçeride ise hayali düşmanlara yönelik savaşını yükseltiyor. PKK ile masaya oturmasına rağmen, PKK'nın 'üst akıl'ın emrinde olduğu ve ülkeyi parçalamak istediğini söylüyor. Kitlesel hiçbir gücü olmayan, bürokrasideki kadroları tırpanlanan Fethullah Gülen Hareketi'nin kendisine 'darbe' yapacağını söylüyor. Böylece, hayali düşmanlara karşı mücadele eden bir Erdoğan portresi çiziliyor. Yoksul ve umutsuz kitleler, bu tür durumlarda, 'gövde gösterisi' yapan liderleri severler, solun seçenek yaratamaması yüzünden sağın hayali değerlerinin yanında toplanırlar."
CİHAN
02 Kasım 2015 14:12
DİĞER HABERLER