Konumun hakkı

Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Samanyoluhaber.com'daki yeni köşe yazısını "Konumun hakkı" başlığı ile kaleme aldı.
2012 yılında Fatih Üniversitesi’nde rektörken, öğrenci kulüplerinden birisinin davetiyle üniversitemize gelen, rahmetli 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bakanlarından, Tınaz Titiz’le görüşmüştük. Zeki ve araştırıcı bir şahsiyet olan Tınaz Titiz öğrencilere, vereceği konferansla ilgili bir misali anlatmıştı. ‘’Ben dolmuş ve otobüs gibi sık sık toplu taşıma vasıtalarına binerim, etrafı gözlemlerim, halkın kendi arasında ne gibi konuları gündem yaptıklarına bakarım.

Yine bir seferinde bir dolmuşa bindim. Hemen şoförün arkasındaydım. O günlerden bir süre önce, Emlak Bankasının genel müdürü Engin Civan‘ın çok büyük yolsuzlukları yakalanmıştı ve kendisi de hapse atılmıştı. Bir ara dolmuş şoförüne; “Sen Engin Civan olabilir misin? “dedim. Şoför de bana; “Engin Civan kim, ben kim. O bir bankanın genel müdürü, ben ise bir dolmuş şoförüyüm. Ne onun gibi olabilirim, ne de onun gibi yolsuzluk, hırsızlık yaparım“ dedi. Ben de; “evet olabilirsin “deyince o da bana ‘’nasıl yani?’’ dedi.

Ben ona; “Arka sıralardan bir yolcu sana dolmuş ücreti olarak, bozuk parası olmadığından dolmuş ücretinden fazla bir para gönderir. Sen de iradi olarak hemen onun kalanını vermezsin. İyi ve dürüst bir insan da değilsen,  yolcu, iki üç durak sonra bunu unutur, gerisi de bende kalır’’ diye düşünebilirsin. İşte eğer böyle yaparsan sen de kendi çapında ve konumunda  bir Engin Civan olursun “demişti.

Şoför bana ‘’çok haklısınız efendim ve çok doğru bir tespit’’ demişti. Tınaz Titiz de daha sonra anlatacağı diğer konuları öğrencilerle paylaştı, onların sorularını cevaplandırdı.

Rahmetli Turgut Özal’ın birlikte çalışmak için seçtiği insanların çoğu bu şekilde zeki, didaktik ve çalışkan insanlardı.

İşte bu yaşanmış örnekte olduğu gibi, resmi devlet dairelerindeki sorumlular dahil, özel ve resmi her kurum ve kuruluşta çalışan her seviyedeki insanlar, benzeri yolsuzlukları yapabilirler.

Toplumları oluşturan fertlerin, aile içinde daha çocukluktan başlayan ve başlaması gereken her konudaki disiplinli, ciddi, sorumluluğunu müdrik nesillerin gerekli eğitimlerinin üniversitede ve daha sonra da devam ettirilmesi gereken uygun eğitimlerle yetiştirilmeleri ve her türlü yanlışa karşı takip edilmeleri çok önemlidir.

Eğer bu sıralı safhaların bazılarında, hatta çoğunda, başta etik değerler olmak üzere, kendi sahalarında almaları gereken eğitim, onlara gerektiği ve yeteri kadar verilemezse, topluma defolu nesiller, insanlar dahil olur.

 
Bulundukları yer ve mekânın önemine göre bu içselleştirilememiş etik ve alan eğitimi eksiklikleri, bu fertlerin bulundukları yerde hep problemlerin çıkmasına sebep olur. Bu kişiler de bu durumda,hırsız,yolsuz, suiistimalci olmuş olurlar.

Zaman içinde, bulunulan çalışma ortamlarında ve aile içinde, onları doğru,dürüst,hak yemeyen ve neticede olmaları gereken bir fert olarak bulunmaları yönünde gerçek, şaşırtmayan ve beklentisiz “kılavuzlar” olabilirse, sözü edilen bu eksik ve kusurlu yetişmiş fertler, bu yardımlarla kendilerini düzeltebilirler.

Eğer bu konumun hakkını verme fırsatı bulunamazsa, o zaman bu insanlar, bulundukları makam ve mevkilerde “konum haini“olurlar. Yani ellerine geçen veya sorumlulukları altındaki imkanları ve kişileri kendi yanlış ve kötü yönlendirmeleri ile bulundukları kurumlara ve neticede de ülkelerine maddi manevi büyük zararlara sebep olurlar. Böyle bir davranıştan sonra da fert bazında ve ülke genelinde ciddi yıkımlar oluşabilir. Tarih, bunların örnekleri ile doludur.

Tabii ki bu durumun hesabı, bir şekilde ve geç de olsa bu dünyada, ama asıl öbür dünyada bu kişiye ve bu kişiden sorumlu sıralı amirlerine ödettirilir. Bu yanlışın, iradi hatanın ikinci ve asıl hesabı da ahirette görülür. Burada, yani ahirette, göz yumma, üstünü kapatma da olmadığından noktası virgülüne, kılı kırk yararcasına, her hak sahibine hakkı verilir. Bu hesaplaşmanın neticesinde de görülecek cezalar, o sonsuz alemde de sonsuz olacaktır.

         Konumun hakkı konusu, ucu açık, çok geniş bir konudur. Konum denilince illa büyük ve önemli pozisyonlarla sınırlı bir anlam söz konusu değildir. Herkesin, kendi içinde bulunduğu, hatta sadece şahsını ilgilendiren Allah’ın lütfettiği kabiliyetler,zeka,akıl,bakış açısı gibi özellikler ve  güzellikler de o kişinin konumu içine giren özelliklerdendir.İnsanın, bu özelliklerin gereği gibi kullanılıp kullanılmadığı ile ilgili mesuliyetleri vardır. Bu mesuliyetler,insanlara yardımdır, ekolojik denge yönüyle çevreyi korumadır. Bunları bilerek yerine getirmeyen insan da işte bu içinde bulunduğu konumun haini olmuş olur.

         Resmi, şahsi veya özel kurumlarda çalışırken de, tam anlamıyla buraların hakkını verme, konumunun hakkını koruma anlamına gelir. Aksi, yine konum hainliğidir. Konumunu menfi ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanma da konum hainliği grubuna girer.

         Bunların yanında bir de konuma saygı denilen bir durum da söz konusudur. Belli konumlarda bulunan insanlarla ilişkilerde saygı, kurumun daha verimli çalışmasını sağlar. Saygısızlık, kurumdaki düzen bozukluğuna sebep olur. Bunlardan kaçınmak gerekir.

         Fethullah Gülen Hoca Efendi, konum, konumun hakkı ve konum hainliği ile ilgili, yeri geldikçe şunları söylemiş ve yazmıştır;

         “İnsan, bulunduğu konumu Allah’ın bir emaneti olarak görmeli; o emanete hıyanet ederse o konum ona vebal olur. Kazanma kuşağında kaybetmemek gerekir.”

         “Kendisine emanet edilen makamı şahsî çıkarı için kullanan, emanetin hakkını vermemiş olur; bu da konum hainliğidir.”

         “Hangi mevkide olursak olalım, orada bulunmamızın manası insana hizmettir; o makamı kendi nefsimiz için kullanmak, emanete hıyanettir.”

   “Hangi konuma gelmişsek, o yer bize Allah’ın bir imtihanıdır. Hakkını verirsek kazanırız, suistimal edersek kaybederiz.”

         “Makamda bulunanların ilk vazifesi adalettir. Adaleti gözetmeyen, konumunun hakkını vermemiş olur.”

         “Tek başına karar veren insan, konumunun hakkını tam veremez; çünkü bilgi ve akıl kolektif bir emanettir.”


Toplumun her kesiminde her ferde düşen, bu dünyada asla böyle bir konum hainliğine düşmeme, kendi yapması gereken her şeyi, ilgililerle istişare ederek, en ince detayına kadar hakkıyla ve helal daire içinde yerine getirme, böyle bir insanı bu sefer, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı mükafatlara bezer ki bu durum da sonsuz olarak devam edecektir.
 

Yol yakınken, doğru tarafın seçilmesi, doğru yollardan gidilmesi, asla konum haini olunmaması, güzel ve doğru hedef olan Yüce Yaratıcının rızasının kazanılması çok çok önemlidir

 

Yolumuz açık olsun
01 Aralık 2025 12:34
DİĞER HABERLER