Medyaya Darbe'ye Avrupa'dan tepki yağıyor

Medyaya Darbe'ye Avrupa'dan tepki yağıyor
Bünyesinde 2 kanal, 2 gazete ve bir radyo bulunan Koza-İpek Holding'e el konulmasına Avrupa'dan sert tepki geldi.
Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) siyasi gruplar, muhalefetin sesini duyurabildiği medya grubuna seçim öncesi el konulduğuna dikkat çekti ve böyle bir atmosferde adil bir seçimin mümkün olmadığını belirtti. Demokratik bir seçim sürecinde muhalif medyayı susturmanın kabul edilemez olduğu vurgulandı. AP Başkanı Martin Schulz, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada 1 Kasım seçimleri öncesi Koza İpek Grubu'na el konulmasından ‘ciddi endişe' duyduğunu belirtti. Schulz, özgür basının demokrasilerin temel direği olduğunu vurguladı.

Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı ve AP Liberaller Grubu Başkanı Alexander Graf Lambsdorff da 1 Kasım'daki seçimlerin şeffaf ve güvenilir şekilde gerçekleşmesinin tehlikeye girdiğini söyledi. Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasını ‘basın özgürlüğüne saldırı' olarak nitelerken, “Bu saldırı karşısında susmayacağız.” diye konuştu. Alman lider, “Türkiye gerçek anlamda demokrasiye geri dönmeli. Bu gerçekleşmediği sürece Almanya Başbakanı Merkel'in teklif ettiği üyelik müzekkerlerinde yeni başlıkların açılması Avrupa değerlerine ihanet olacaktır.” ifadelerini kullandı. AP Türkiye Raportörü Kati Piri de özgür medyaya darbeye sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Hollandalı parlamenter, “Türkiye'deki basın özgürlüğü için bir başka kötü bir gün. Basın özgürlüğüne saygı, Türkiye'nin AB üyelik hedefinde önemli şartlardan birisidir. Önemli seçimler öncesinde medyanın durumu çok endişe verici.” tespitini yaptı.

AP'nin iki grubu Liberaller ve Yeşiller ise ‘İpek Medya Grubu'nun susturulması: iktidar partisinin seçmenleri etkileme manevrası' başlıklı ortak bir açıklama ile karara sert tepki gösterdi. Liberal Grup Başkanı ve eski Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt ile Yeşiller eşbaşkanı Rebecca Harms'ın imzası ile yapılan açıklamada kanunun açık hükmüne rağmen AKP'nin İPEK Grubu'na kendi yandaşlarını yerleştirmeye çalıştığı vurgulandı. Verhofstadt ve Harms, “Seçimler öncesi İPEK'e karşı son derece net bir şekilde antidemokratik bu uygulama muhalifleri susturamayacaktır.

Avrupalılar olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı farklı fikirleri dinlemeye ve muhalif sesleri susturma stratejisine son vermeye çağırıyoruz. İPEK'e el konulması kararı acilen geri alınmalıdır.” çağrısı yaptı. Özgür medyanın sesini kesmeye yönelik karara, AP'nin en büyük grubu Hıristiyan Demokratlar'dan (EPP) da tepki geldi. EPP Grubu'nun gölge Türkiye raportörü Renate Sommer, Cihan'a yaptığı yazılı açıklamada, “Bu şartlarda hür ve adil seçimlerden söz etmek boş laflardan öteye geçemez.” dedi. Koza İpek Holding'e kayyum atanmasının AK Parti'nin özel sektöre ve bağımsız medyaya siyasi saldırısı anlamına geldiğini söyleyen Sommer, “Seçimlere 5 gün kala bu saldırı demokrasiye çok ciddi bir saldırıdır ve AKP'nin seçimlerde çoğunluğu elde etmek için bütün demokratik ilkelerden vazgeçebileceğini göstermektedir.” dedi.

DEMOKRASİNİN SADECE ADI KALDI
Türkiye'yi yakından takip eden AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Philippe Lamberts,ülkedeki otoriter eğilimin inanılmaz seviyelere ulaştığını kaydetti. Türkiye'de demokrasinin sadece adının kaldığını belirterek, “Bir grubu sevmiyorsanız, susturmak istiyorsanız, terörle suçlamak Türkiye'de moda haline geldi.” dedi. AKP'nin Avrupa Parlamentosu'ndaki kardeş partisi ECR de (Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformcular Partisi), İpek Grubu'na el konulmasına tepki gösterdi. ECR üyesi İngiliz milletvekili Sajjad Karim, gelişmeden ‘ciddi endişe' duyduğunu söyledi. “Bu Türkiye'nin demokratik ilkeler ve Avrupa değerlerinden uzaklaştığını gösteren yeni bir örnek.” diyen Karim, “Halkın sesi duyulmalı, bastırılmamalı.” ifadelerini kullandı.

Avrupa Liberaller ve Demokratlar İttifakı Başkanı Sir Graham Watsonise Türkiye hükümetinin önemli bir medya grubuna seçim öncesinde el koyarak tehlike çizgisini aştığını belirtti. Watson, “Seçimlere bir haftadan az süre kalmışken Türkiye'de artık muhalif basın neredeyse yok. Bağımsız gazeteciler ve yayıncılar birer birer devreden çıkarılıyor. Uluslararası toplum, Erdoğan'ın Türkiyesi'ndeki ürpertici otoriterliğe karşı sesini yükseltmeli.” ifadelerini kullandı.

AB TÜRKİYE DELEGASYONU YAKINDAN İZLİYOR
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu da twitter hesabından, “İpek Holding'e yapılan müdahale, hem Türkiye'deki bilgisel alanı daraltması hem de son derece önemli bir seçimden birkaç gün önce olması dolayısıyla özellikle endişe yaratmaktadır. AB Delegasyonu, hem seçimden önce hem de seçimden sonra gerekli prosedürlerin yerine getirilip getirilmediğini yakından izleyecektir” açıklamasını yaptı.

‘Türkiye'de demokrasinin tam kalbine saldırıldı'
İpek Holding iştiraki medya kuruluşlarına hukuksuz şekilde kayyum atanması, uluslararası basın ve medya örgütlerini ayağa kaldırdı. Devlet gücüyle, basın ve ifade hürriyetinin gaspına gelen tepkiler özetle şöyle:

Dünya Gazeteler ve Haber Yayımcıları Birliği (WAN-IFRA):
120 ülkeden 36 bini aşkın kurumsal üyesi olan kuruluşun Basın Özgürlüğü Direktörü Andrew Heslop, uygulamayı “demokratik bir ülkenin tam kalbine yapılmış bir saldırıdır.” sözleriyle eleştirdi. “Basın özgürlüğünün pazarlığı yapılamaz. Bu değer çiğnendiği anda, toplumu kontrol etmek isteyenlerin eylemlerinin bizi nereye götürebileceğini kimse kestiremez.” dedi.

FREEDOM HOUSE:
Dünyanın en saygın sivil toplum kuruluşlarından Freedom House, el koyma işleminin tamamen siyasi olduğunu belirterek, “Koza İpek'in medya koluna hükümet yanlısı medya kuruluşlarından yöneticilerin atanması, amacın toplumsal tartışmaların kontrol altına alınması olduğunu açıkça gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı. Örgüt, Avrupa Birliği ve ABD'ye, Türkiye'de ‘sansüre karşı sesini yükseltme' çağrısında bulundu.

Etik Gazetecilik Ağı (EJN):
İngiltere merkezli EJN'nin direktörü Aidan White, uygulamayı “muhalif seslere tahammülsüzlük ve medyada çoğulculuğa saygısızlık”, “demokrasi ve insan haklarına saygıyı taahhüt etmiş bir ülke olan Türkiye'nin itibarına daha da zarar verecek bir skandal” olarak nitelendirdi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF):Dünyanın en saygın basın örgütlerinden RSF, seçime bir haftadan az bir süre kala verilen kararın kabul edilemez olduğunu açıkladı. RSF Avrupa Direktörü Johann Bihr, “Aynı grubun kanalları kısa bir süre önce ana yayın mecralarından çıkarılmıştı. Bir kez daha hükümetin Gülen hareketine açık savaşının, basın özgürlüğü ve çoğulculuğa nasıl ağır hasar verdiğini görüyoruz. Hükümete tekrar bu saldırılara son vermesi ve basının görevini yapmasına izin vermesi çağrısını yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ):
Brüksel merkezli EFJ'nin Başkanı Mogens Blicher Bjerregaard, “Seçimlerden birkaç gün önce Türkiye'de geçici hükümetin Koza İpek Holding'e ait olan medya kuruluşlarına yönelik son saldırıları açık bir şekilde muhalif gazetecilere, ifade özgürlüğüne, özel ve bağımsız medyaya yönelik siyasi olarak motive edilmiş saldırılar olarak değerlendirilmeli. Yetkililer bu tür sahte suçlamalarla muhalif medyayı susturmaya çalışmaktan vazgeçmeli.” dedi.

İngiliz Yazarlar Birliği (PEN):
Londra merkezli örgütün direktörü Jo Glanville, gelişmeyi “aşırı derecede endişe verici” diye nitelendirdi. Glanville, “Bu, Türkiye'de medyanın bağımsızlığına doğrudan yapılmış bir saldırıdır ve ülkede basın özgürlüğünün dramatik bir şekilde daha da düştüğünü gösteriyor.” uyarısı yaptı.

‘DELİLİK, TİRANLIK ÖTESİ'
Özgür basına darbeye Afrika'dan da tepki geldi. Nijerya'da İngilizce yayınlanan Today's Impact gazetesi sahibi Sebagen Henry Noboh, ‘halkın sesi' olarak nitelediği medyanın susturulmasını “delilik” ve “tiranlık ötesi bir şey” olarak niteledi. Basına el konularak susturulmasının Nijerya'da olmayacak bir şey olduğunu söyleyen Noboh, “Kesinlikle askeri yönetim zamanında bile olmaz. Bu, o rejimin yapabileceğinden daha kötü bir şey. ” ifadelerini kullandı. Noboh, açtığı pankartla da sosyal medyada başlatılan ‘Medyama Dokunma'' eylemine destek verdi.

28 Ekim 2015 07:52
DİĞER HABERLER