Merkez Bankası eski Başkanı Yılmaz'dan yabancı sermaye uyarısı

Merkez Bankası (MB) eski Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin 2016 yılında en büyük sorununun yabancı sermayenin yeterli miktarda girmemesi olacağını, bunun büyümeyi durduracağı gibi Türk Lirası'nın da değerini düşüreceğini söyledi.

MB eski Başkanı Yılmaz, Denizli Sanayiciler ve İşadamları Derneği (DESİAD) ile Dünya Gazetesi tarafından düzenlenen Ekonomist Dergisi'nin belirlediği 'Anadolu'da ilk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesi'nde yer alan Denizli firmalarının katıldığı plaket töreninde '2016'ya girerken Türk iş dünyasını etkilemesi beklenen trendler' konulu bir konuşma yaptı.

Anemon Otel'de düzenlenen törene Denizli Valisi Şükrü Kocatepe, Denizli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Osman Zolan, Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Denizli Sanayi Odası Başkanı (DSO) Müjdat Keçeci, DESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yavuzçehre ve işadamları katıldı.

"2016 YILINDA KARŞILAŞACAĞIMIZ EN ÖNEMLİ SORUN TÜRKİYE'YE GİRECEK PARA MİKTARI"

Yılmaz, son bir yıllık ödemeler dengesine bakıldığında dışarıdan gelen sermayenin öneminin ortaya çıktığını ifade etti. Yılmaz, şunları söyledi: "Türkiye'ye giren gerek sıcak para dediğimiz portföy yatırımları olarak gerekse doğrudan yabancı sermaye olarak Türkiye'de elini taşın altına koyup var olan varlıkları satın almak veyahut yeniden sıfırdan yatırıp yapmak üzere gelen sermayede bir önceki yıllara göre kıyasladığımızda bir azalış olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla eğer bu azalış devam eder bir noktada birdenbire kesilirse veyahut da oran düşerse biz bu büyümeyi sürdüremeyiz. Dolayısıyla 2016 yılında karşılaşacağımız en önemli sorun bu."

"KİMSE BİZE ZORLA BORÇ VEREMEZ"

Türkiye'de en önemli risklerden birisinin "söylem riski" olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Yapamayacağımız şeyleri söylemeyelim. İçerde seçmene yönelik ayran kabartacak olmayacak işleri söyleyip yabancı yatırımcıyı rahatsız etmenin bir anlamı yok. Kimse bize zorla borç veremez. Yani faiz lobisi mobisi falan... Eğer işi düzgün yapıyorsan paraya ihtiyacın yoksa kimse sana zorla borç veremez, kimse senden yüksek faiz isteyemez. Her şey bizim elimizde. Dolayısıyla evimizi düzene koyalım. Evimizi düzgün yönetelim. Tasarrufumuzu artıralım. Yabancı paraya olan ihtiyacımızı azaltalım. Bu akşamdan sabaha olacak bir şey değil. Yapısal reformların bunu hedeflemesi lazım."

"İMALAT SANAYİ OLMADIĞI SÜRECE BÜYÜK EKONOMİ OLUNMAZ"

2002 yılında Türkiye'de milli gelirin içinde imalat sanayinin payı yüzde 22 iken bugün bu oranın yüzde 15'e düştüğünü belirten Yılmaz, "O dönemde tasarruf yüzde 20'ler civarındaydı. Bugün aynı yere düşmüş. Ekonomide kaynak tahsisinin yeniden gözden geçirilmesi lazım. 150-200 yıl yaşayacak olan imalat sanayi fabrikalarının kurulmasını teşvik etmesi lazım. Gökdelenler alıveriş merkezleriyle bir yerlere kadar gidebiliriz. İmalat sanayi olmadığı sürece büyük ekonomi olunmaz." şeklinde konuştu.

"TÜRK LİRASI BEKLENENDEN FAZLA DEĞER KAYBEDEBİLİR"

Türkiye'nin gelecek yıl ödenmesi gereken toplam vadesi borcunun 165 milyar dolar olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bir de cari açık olursa 210 milyar dolar paraya ihtiyacımız var. Eğer sermaye akımları makul bir şekilde gelirse Türk Lirası'nda bir değer kaybı olur ama çok hızlı bir değer kaybı olmayabilir. Sermaye akımlarının durduğu veyahut çok yavaşladığı ilavenin gelmediği bir yerde Türk Lirası üzerinde mutlaka bir baskı yapacaktır. Dolayısıyla Türk Lirası beklenenden fazla değer kaybedebilir. Burada belirleyici olan ülkeye girecek olan sermaye miktarı sermaye akımlarının dozajıdır. Bunu da belirleyici olan ülkemizdeki ekonomi yönetimin bilgisi görgüsü ve basiretidir." ifadelerini kullandı.

"MERKEZ BANKASI DOĞRU İŞLER YAPTI FAKAT SİYASETÇİ BU DOĞRU İŞİN ALTINI OYDU"

MB'nin işlerine siyasetçilerin gerekli desteği vermemesini eleştiren Yılmaz, şunları kaydetti: "Merkez Bankası doğru işler yaptı fakat maalesef siyasetçi bu doğru işi altını oydu. Benim okumam şu ki eğer bu Merkez Bankası'nın yaptığı desteklenseydi şu anda minimum olarak enflasyonda yüz baz puan aşağıda olacaktı. Sanayi ve tüccarı ilgilendiren düşük faizdir. Ekonomi büyüme ile yatırım düşük faiz arasında pozitif bir kolonizasyon var. Elbette herkes düşük faiz ister. Fakat şu soru sorulmuyor. Bu para nereden gelecek? Yatırımcının alacağı kredi nereden gelecek? Bu bankaya gökten zembille gelmeyecek. Birileri tasarruf edecek buraya koyacak. Bi tarafı söylüyoruz ama öbür tarafı söylemiyoruz. Şunu kesinlikle söyleyeyim ki düşük faiz isteyen kısa vadeli yüksek faize geçici olarak razı olacak. Enflasyon aşağıya gelecek. Ondan sonra da düşük faiz ve düşük enflasyonla yolumuza devam edeceğiz. Görmek isteyen son bir yılda Hindistan Merkez Bankası'nın yaptıklarına baksın." CİHAN
22 Aralık 2015 20:34
DİĞER HABERLER