Moskova, Ankara üzerinden NATO’nun konsolide edildiğine şahit oldu

Samanyoluhaber.com yazarı, Rusya Uzmanı Arif Asalıoğlu'nun yazısı
ARİF ASALIOĞLU

TBMM ve Cumhurbaşkanı Erdoğan İsveç'in NATO'ya katılması yönünde oy kullandı. Uzun süren psikolojik bir pazarlık sonucu Ankara, hem iç hem de dış politik kazanç elde etmişe benziyor. Ancak asıl kazanç elbetteki Edoğan’ı belli bir çizgide tutan ve ikna eden Washington kanadında oldu. Moskova, Ankara üzerinden NATO’nun konsolide edildiğine şahit oldu. Ankara’nın içinde bulunduğu ekonomik ve bölgesel çıkmazlar Washington’un baskısını, tercih olarak sonuç verdi. Rusya-Türkiye ilişkilerindeki en temel unsurlardan bir tanesi olan NATO üyeliği gerçeği, tarihi bir refleks olarak tekrar kendini hissettirdi.
Uzun yıllar tarafsızlık politikasını değiştirerek NATO üyeliğini isteyen İsveç, bu kararına Ukrayna savaşının başlamasıyla Rusya tehdidini gerekçe gösterdi. Rusya ise İsveç’in üyeliğinde gerekli konsensüslerin gerçekleştirilmediği, mesela ülkenin referandumla karar almadığı ya da böyle bir adımın bölgesel ve küresel güvenliğin yararına olacağı hususunda endişelerin varlığını ileri sürdü. Buna örnek olarak ise NATO’nun, Avrupa'da Soğuk Savaş sonrası dönemin en büyük tatbikatına hazırlanmasını ve Baltık ülkelerinin Rusya sınırına savunma hattı kuruyor olmalarını gösteriyor. Yani Rusya, bu gelişmeleri İsveç’in NATO’ya alınması paralelinde görüyor ve yeni savaş şartlarının olgunlaşması olarak değerlendiriyor.

Rusya’yı kışkırtıcı adımlar
Bilindiği üzere Estonya, Letonya ve Litvanya Rusya sınırına yakın bir savunma hattı oluşturma konusunda anlaştı. Finlandiya ve Polonya’nın da böylesi bir savunma hattına katılması bölgesel olarak mümkün. Hatta Türkiye ve Macaristan’ın NATO onayı sonrası İsveç’in bile katılabilir. Kilometrelerce beton blokların dizilmesi ve çok sayıda sığınakların açılmasından bahsediliyor. Haliyle çok sayıda mühimmat Rusya sınırında muhafaza edilmeye başlanacak. NATO’nun planladığı büyük tatbikatta ise 90 bin asker, 50 savaş gemisi ve yüzlerce savaş uçağı kullanılması bekleniyor. Yine Rusya ile sınır Baltık ülkeleri ve İsveç bu tatbikata katılacak. İngiliz yetkililer bunu, ittifakın Rusya'dan gelen tehdide karşı koruma çabalarının birleşmesi olarak nitelendirdi.
Rus Dışişleri Bakanlığı NATO tatbikatına, “kelimenin tam anlamıyla kapımızın eşiğinde güç gösterisi yapılacak” açıklamasıyla tepki gösterdi ve planlanan Stalwart Defender tatbikatının ittifak adına provokatif eylemlerin devamı olduğunu söyledi. Bakanlığın sözcüsü Mariya Zaharova, bunun Rus sınırlarına yakın bölgelerde gerçekleşmesinin "kışkırtıcı" olduğunu belirtti ve “Bu adım, bilinçli olarak durumun kötüleşmesini amaçlıyor, savaş riskini artırıyor ve Avrupa için trajik sonuçlara yol açabilir." ifadelerini kullandı.

Bunlarla aynı kategoride değerlendirilebilecek başka bir gelişme ise Ukrayna ile İngiltere arasında güvenlik garantileri anlaşmasının imzalanması. Söz konusu anlaşma, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile Ukrayna Başbakanı Vladimir Zelensky tarafından Kiev’de imzalandı. Bu anlaşma, "Ukrayna, G7 üyeleri ve onlara katılan devletler arasında Vilnius NATO zirvesi sırasında üzerinde anlaşmaya varılan" güvenlik anlaşmaları alanında bir ilk oldu. Belgede, "Birleşik Krallık'ın bu belge kapsamındaki yükümlülükleri, Ukrayna NATO'ya katılana kadar yürürlükte kalacaktır" vurgusunun yapılması uzun vadeli finansman, askeri malzeme ve askerlerin eğitimi konusunda Londra’nın bazı müttefikleriyle birlikte ikili anlaşmalar şeklinde uygulanması manasına geliyor.

Zaten aynı günler Emekli İngiliz Ordusu Albayı Hamish de Bretton-Gordon’un Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin cephede daha büyük sorunlarla karşılaşması halinde Rusya ile savaş için NATO birliklerinin Ukrayna topraklarına girmesine izin verilebileceği açıklaması geldi. Bunun üzerine Devlet Duması Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Dmitry Novikov, teorik olarak Ukrayna'da NATO faaliyetlerinin artma olasılığını bildiklerini ve NATO ittifakının Doğu Avrupa'da bir gerilim yatağı oluşturma ve Rusya'yı zayıflatma yönündeki hedeflerinin yakın gelecekte revize edilmeyeceğini, NATO’nun Kiev’in finansmanı ve muhtemelen daha modern olanlar da dahil olmak üzere yeni silah tedariği, istihbarat sağlanması, havacılık bilgileri ve diğer faaliyetlerde artışın olabileceğine dikkat çekti.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Ukrayna'ya bu tip askeri yardımların savaş alanında hiçbir şeyi değiştirmediğini, yalnızca çatışmayı uzattığını vurguladı. En sert tepki ise Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev’den geldi. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın Kiev'e gelişini değerlendiren Medvedev, Ukrayna'da resmi bir askeri birlik konuşlandırmasının, Rusya'ya savaş ilanı anlamına geleceğini söyledi.

İki koltukta oturan Erdoğan gerçeği

Sonuç olarak İsveç, artık NATO üyesi. Macaristan zaten onaylayacağını açıkladı. Moskova eskiden beri gerilimlerin her zaman Batı tarafından artırıldığını iddia ediyor. İsveç kararını değerlendiren Federasyon Konseyi Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev önemli bir analitik merkez olan Russian Council’deki makalesinde bu yaklaşımı sergiliyor: ‘’İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyada 250'den fazla askeri çatışma meydana geldi ve bunların yaklaşık % 80'i ABD ve NATO'nun işiydi. Bunların neredeyse tamamı, NATO'nun alanı dışında. Yani dünyada çoğunluğu oluşturan ülkelerde meydana geldi. Bu şartlarda NATO'nun genişlemesi için bu çoğunluktan alkış beklemek pek mümkün değil… NATO dünyadaki istikrarsızlığın ana kaynağı ve yeni zorlukların ve tehditlerin ana üreticisidir. NATO'ya karşı olsalar bile bütün halkların korunma hakkı vardır… Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin yaklaşımı, ne yazık ki üzüntü verici. Türkiye, tek bir bloğun değil, tüm insanlığın çıkarları doğrultusunda hareket etme tarihi fırsatını kaçırdı.’’

Kremlin yönetiminin NATO’ya yaklaşımı ve haliyle NATO üyesi olan Türkiye’ye ilk refleksi temkinli olma şeklinde. Rusya’da her seviyede yöneticilerde soğuk savaş döneminde olan ABD ve NATO hassasiyeti değişmedi. Ayrıca günümüzde, özellikle son iki yıl bu refleks tamamen pekişmiş vaziyette. Her ne kadar AKP yönetimi ve Erdoğan, kendi gündelik çıkarları adına sık sık ABD karşıtlığını dillendirmiş olsalar bile “Erdoğan’ın iki koltukta oturmaya çalışan” imajı Rus elitleri tarafından bilinen bir gerçek. En son İsveç’in üyeliğine bazı pazarlıklar sonrası onay verilmesi “Erdoğan gerçeğini” biraz daha pekiştirdi.
29 Ocak 2024 12:19
DİĞER HABERLER