'Sakıncalı personel'i böyle tespit etmişler (!)

'Sakıncalı personel'i böyle tespit etmişler (!)
28 Şubat sürecinde ‘sakıncalı' görülen askeri personeli takip etmek için hazırlanan fişlerdeki sorular da, sorulara verilen cevaplar da birbirinden ilginç çıktı.
28 ŞUBAT sürecinde TSK'dan ihraç edilen subaylarla ilgili hergün yeni bir “İşte 28 Şubat gerçekte buydu” dedirten gerçek ortaya çıkıyor. Emekliliğine 7 ay kala ihraç edilen Binbaşı Yahya Öztürk, hakkında tutulan “Sakıncalı Personel Kanaat Raporu”nda çarpıcı ifadeler yer alıyor. 20 sorudan oluşan sakıncalı personel Kanaat Raporu'nda birbirinden ilginç sorulara birbirinden ilginç gerekçelerle ‘sakıncalı' kanaati oluşturulduğu ortaya çıktı. ‘Çocuğunun alt ıslatma sorunu var' Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 7 Mayıs 1996'da verdiği emirle doldurulduğu yazılan Binbaşı Yahya Öztürk'le ilgili Kanaat Raporu'nda üstleri 20 soruya cevap vermiş. Sorularda ‘Hoca, molla gibi sıfatları kullanmaktan hoşlanan bir durumu var mıdır?”, “Temasta olduğu kişilerin yaşam seviyeleri nedir?” gibi sorular yer alıyor. “Ailesinin önemli bir hastalığı var mı? sorusununun karşısına ‘Çocuğunun işeme sorunu var' cevabı ise dikkat çekici. 28 Şubat'a kadar dini hayatı yaşamak konusunda çok büyük baskı görmediğini anlatan Öztürk şöyle konuştu: 20 yıllık sicilim 1 gecede bozuldu “28 Şubat sürecinde bir anda baskılar arttı. Özel hayata ilişkin her şey didiklenmeye başlandı. 10 Aralık 1996 yılındaki Askeri Şurada onlarca subay-astsubayın ihraç kararı çıktı. İhraç edildiğimde benim emekliliğime 7 ay kalmıştı. O zaman bu kararı alanlar ‘Biz kendi evimizi temizliyoruz' diyorlardı. 1980'de Tankçı Teğmen rütbesiyle mezun oldum. O yıldan itibaren çeşitli görevlerde bulundum. En son Edirne 3. Mekanize Tugay Karargâhı'nda görev yaptım. 30 Ağustos 1996 Binbaşı rütbesine terfi ettim ve 10 Aralık 1996'da da ihraç edildim. Hakkımda tutulan sakıncalı personel kanaat notunda sakallı kişilerle görüşüyor notu düşülmüş. Benim 20 yıllık sicil notum bir gecede değiştirilmiş ve Şuraya disiplinsiz diye sunmuşlar.” Öztürk şöyle konuştu: “Kara Kuvvetleri'nin emriyle hazırlanan sakıncalı askerin bilgi notlarının üç-dört ayda bir yenileniyordu. Durumunda değişiklik var mı yok mu diye yeniden düzenleniyordu. Üçüncüde yine değişmezse TSK'dan atılıyordu. Ben İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptım. Benimle ilgili bile belge doldurulmuş. Bunlara sicil amirleri kendi el yazılarıyla imzalayıp gönderiyorlarmış. ‘Sakallı kişiyle görüştüğü tespit edilmiş' notu düşmüşler. Yani sakallı kişiyle görüşmek bile Ordu'dan atılmak için yeterli imiş.” İşe girdiğim firmaya baskı yapıldı İhraç edenlerin sivil hayatta da kendisini rahat bırakmadıklarını anlatan Öztürk “Atıldıktan sonra Edirne'den İstanbul'a gelmiştik. Birkaç arkadaşla tekstil firmasına girdik ama durup dururken işten çıkarıldık. Meğer işten çıkarılmamız için baskı yapmışlar. Sonra Ankara Sincan'a yerleştik. O zaman muhtarlar bile tapulu evime yerleşmek için işleri aksatıyordu. Bir süre Keçiören ve Bağcılar Belediyelerinde çalıştım. 2004'te İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Sebze Meyve Hal Müdürlüğü ardından şimdi İSKİ'de Destek Hizmetleri Daire Başkanı görevindeyim. 2009'da çıkan kanunla emeklilik hakkımızı geri aldık ama bu süreçte çok yıprandık” diye konuştu.
20 Mayıs 2012 09:11
DİĞER HABERLER