Saray’ın yeni vitrini!

Samanyoluhaber.com yazarı Murat Çetin'in analizi

MURAT ÇETİN 

Meral Akşener’i milletvekilliği döneminde DYP’de TBMM Katip Üyesi olduğu dönemden beri çok iyi tanırım. Zaman zaman İstanbul ziyaretlerini birlikte katılırdık. Kendine özgü bir yapısı olan bir kişiliktir. 2002 yılında AKP’nin kuruluş döneminde bir dönem AKP ile yom yürüme niyeti içine girmiş ancak daha sonra AKP’nin Afyonkarahisar kampına katılmayarak AKP cenahında tepki oluşturmuştu. Aradan yıllar geçti kader onu siyasi parti liderliğine kadar  yükseltti ama oy oranı yüzde 15’le kadar çıkmasına rağmen yine hızlı bir şekilde partisinin oy kaybına uğramasına neden oldu. Ne gariptir ki Akşener Mayıs 2023 seçimleri sonrasında da yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan için düzenlenen görevi başlama törenine katıldı. Akşener’in Erdoğan’a olan yakınlığı açık bir şekilde olmasa da perde arkasında sürdür. Akşener’in yerel seçimlere “hür ve müstakil” olarak girme projesinin asıl mimarı Erdoğan’dır. Mayıs 2023 seçimleri öncesinde bir yandan Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanlığı adaylığına ses çıkarmayan sonra da 6’lı masada olmasına rağmen önce masayı deviren bir gün sonra masaya dönse de muhalif seçmende ümitsizliğe neden olan Akşener bir anlamda Saray tarafından kendisine biçilen rolü oynuyordu. Nitekim yerel seçimlere “hür ve müstakil” olarak girmenin bedelini İYİ Parti liderliğini sonlandırarak ödedi. Kuşkusuz Akşener’i bu kadar çaresiz koyan herkesin bildiği ama açıkça ifade etmekten şimdilik çekindiği ve yargının da yine şimdilik hareket geçmediği milletvekilliği adaylığından oğlunun aldığı komisyonlarla doğrudan ilgisi var. Daha doğrusu siyasi rüşvetle!  Akşener ailesinin aldığı rüşvetler  ve bunun MİT tarafından tespit edilmesi ve kayda alınmasının siyasi rantını yiyor Erdoğan. İşte bunun için Saray’a çıkmak zorunda kalıyor Akşener. 5 Haziran Çarşamba günü gerçekleşen Erdoğan-Akşener görüşmesine yönelik iddia çok fazla! Ki ben de bu yazıyı aslında görüşme bittikten hemen sonra kaleme alıyorum. Kimilerine göre Akşener, yakında kabineye Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak girecek. Kimilerine göre de bakanlık verilecek Akşener’e! Dolayısıyla yerel seçimlere hür ve müstakil girmekle büyük yenilgi yaşayan İYİ Parti bir anlamda hükümete dahil olacak. Akşener ister kabinede yer alsın ister Erdoğan tarafından başka bir görev verilsin bu Bahçeli yerine Akşener’in getirilmesi anlamına gelir. MHP’nin yerine de İYİ Parti’nin. Kimbilir belki de bu şekilde Erdoğan’dan İYİ Parti’den milletvekili transfer etmeye ihtiyaç duymaz. Akşener Erdoğan’ın yanında, Akşener’in emanetçisi Müsavat Dervişoğlu da İYİ Parti’nin başında. Erdoğan bu, onda siyasi mühendislik bitmez! 

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu’nun yeni kurulacak kabinede yer almak için o kadar çırpınmasına pirim vermeyen Erdoğan, sadece İYİ Parti’yi kabineye alarak yetinecek mi? Elbette hayır! Erdoğan’ın kabineye kamuoyu tarafından bilinmesi de sol siyasi kesimler tarafından bilinen birkaç ismi kabineye alması mümkün. Zira Erdoğan, AKP iktidara geldikten sonra sol-ulusalcı kimliği ile bilinen Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Ziya Selçuk’u görevden almak istemiş ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i aşamamıştı. Selçuk ancak 2006 yılında görevden alınmıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra bu defa Erdoğan, görevden almak için yoğun çaba sarf ettiği sol-ulusalcı kimliğe sahip Ziya Selçuk’u Milli Eğitim Bakanı yaptı. Erdoğan bu, siyasi çıkarı için her şeyi yapar. Bu nedenle yeni kabinede sol siyasi görüşe sahip isimleri görmek mümkün. Şaşırmamak gerekiyor. Önemli olan CHP lideri Özel, Erdoğan’ın bu olası tasarrufuna nasıl bir karşılık verecek?!


Şimdiii ! Gelecek haftalarda belki bu konuya daha çok değineceğiz ama şimdiden uyarmakta fayda var; Ülkü Ocakları konusu Türkiye’nin gündeminde daha çok yer alacak. Zira Erdoğan, AKP’nin de neden olduğu tüm illegal olayları, kişileri, mafya ve yer altı yapılanmalarını ve kara para aklamalarını Ülkü Ocakları’nın üzerine yıkacak. Bu nedenle yakın süreçti Ülkü Ocakları bir terör örgütü olarak tanımlanırsa şaşırmayın! Bahçeli ve MHP’liler bunun işaretlerini almış olacaklar ki şimdiden Ülkü Ocakları’nı sahip çıkan sözler sarf ediyorlar hem de çok üst perdeden.  Bilindiği gibi MHP’nin en etkin teşkilatı olan Ülkü Ocakları da Devlet Bahçeli’nin kontrolünde. (Ülkü Ocakları, MHP’nin ilk lideri Alpaslan Türkeş talimatıyla 1968 yılında kuruldu. Ülkücü harekette gençlerin yetiştirilmesinde önemli bir misyona sahip olan Ülkü Ocakları zaman zaman MHP’nin paramiliter gücü gibi hareket ediyor. Ülkü Ocakları özellikle 1980 öncesinde sol gruplarla silahlı çatışmaların içinde yer aldı ve bu nedenle birçok ülkücü üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Bahçeli, MHP lideri seçildiği günden bu yana sadece partide değil Ülkü Ocakları’nda da kendisine rakip olabilecek isimlerin tasfiye etti.  1980 sonrası Ülkü Ocakları’nda başkanlık yapmış Atilla Kaya Ocak 2017’de, Alişan Satılmış ve Suat Başaran Mart 2021’de MHP’den istifa etmek zorunda kaldılar.  Kaya, Satıymış ve Başaran şu an aktif siyasetin içinde bulunmuyor. Eski ülkü ocakları başkanı Alaattin Aldemir Mayıs 2018’de hem Ülkü Ocakları’ndan hem de MHP’den istifa etti ve Aldemir bir süre sonra CHP’ye katıldı. Eski Ülkü Ocakları başkanı Servet Avcı ise Nisan 2020’de MHP’den ihraç edildi. Ankara’da suikast sonucu öldürülen Sinan Ateş de Bahçeli tarafından geri plana çekilen isimlerdendi.  

Son olarak; CHP ve İYİ Parti’yi kendi saflarına çekmek için uğraşan Erdoğan’ın tek amacı arzuladığı Anayasa değişikliğini sorunsuz olarak TBMM’den geçirmek değil!  Kuzey Suriye operasyonuna hazırlanan Erdoğan, sol ve milliyetçi seçmenin yumuşak karnı olan Misak-ı Milli ve Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden CHP ve İYİ Parti’yi hem yönetim hem de seçmen bazında etkisi altına almak istiyor. Amaç sadece Anayasa değişikliği ve Suriye’ye girerek sözde Kürdistan devletini engellemek değil. Amaç Türkiye’yi sıkıyönetim sürecine götürmek. Erdoğan bunun için Özel ve Akşener’e yeni ortakları olarak görüyor. Yani Erdoğan yıkılmasını istemediği Saray’ın yeni vitrini inşa ediyor. Adım adım… 

06 Haziran 2024 16:12
DİĞER HABERLER