SP lideri Kamalak: Anayasamıza göre basın özgürdür, sansür uygulanamaz

SP lideri Kamalak: Anayasamıza göre basın özgürdür, sansür uygulanamaz
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, "Bize göre basın en özgür olması gereken kurumu temsil etmektedir ve öyle olması lazım. Zaten bu sebepledir ki Anayasamıza göre basın hürdür, sansür edilemez. Bu anayasa hükmüdür." dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Yimpaş AVM salonunda partisinin Yozgat milletvekilleri aday tanıtım toplantısına katıldı. Kamalak, burada yaptığı konuşmada ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"KARDEŞİM DENİLEN CAN CİĞER OLUNAN ESAD'LA BAŞ DÜŞMAN HALİNE GELİNDİ"

Düne kadar Suriye ile arada bir problem olmadığını ve kardeşim denilen Esad'la can ciğer olunduğunu vurgulayan SP Genel Başkanı, bugün ise gelinen noktada Esad'la baş düşman olunduğunu ifade etti.
Kamalak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriye'de 4,5 yıldan bu yana süren bir iç savaş vardı. Savaş sınırlarımıza dayanmış durumda. Yoktan bir bakıma hiç sebep yok iken kendi ellerimizle karşımıza çıkardığımız bir savaş oldu. Rusya tüm gücüyle yükleneceğe benziyor. Savaş gemileri karadan, denizden mevzilenmiş durumda. Uçakları zaten eylemleri olarak hareket halindedir. Hazar denizine fırlattığı füzelerle sadece Türkiye'ye değil NATO'ya da gözdağı veriyor. Sen varsan bende varım diyor. Düşünün Hazar denizinden attığı füzelerle Suriye'deki mevzileri vuruyor. Aradaki mesafe bin 500 kilometre deniyor. Bin 500 kilometreyi vuruyor. Buna karşılık Türkiye NATO'dan yardım talep ediyor. Düne kadar Suriye ile can ciğerdik. Aradaki sınırlar kaldırılmıştı, vizeler kaldırılmıştı. Halepli bir kardeşimiz baklava yemek için Gaziantep'e geliyordu. Gaziantepli baklava yemek için Halep'e gidiyordu. Araya birileri girdi, can ciğer olan kardeşim denilen Esad baş düşman haline getirildi. Şuan o düşmanlık dalga dalga yazık ki Ortadoğuyu yakar hale geldi. Cesetler televizyonda izliyoruz sahile vurdu."

"ÜLKEMİZE 2 MİLYON SURİYELİ SIĞINDI, BİRÇOĞU DİLENCİLİK YAPIYOR"

Türkiye'ye 2 Milyon Suriyelinin sığındığını ifade eden Mustafa Kamalak, "Tabiî ki kapılarımızı açmamız gerekiyordu. Onlar şuan Ankara'da, İstanbul'da ve ülkemizin diğer illerinde dilencilik yapmak durumunda kaldı. Hal bu ki Saadet Partisi yangın başlamadan söndürmemiz lazım diyordu. Esadçı olarak suçlandık. Dünya 4,5 yıl sonra Saadet Partisi'nin dediği noktaya geldi. Şimdi istikrardan bahsediyorsun, tek başına iktidardan bahsediyorsun, 13 yıllık iktidarının ülkeyi getirdiği nokta ortada değil mi? Cumhurbaşkanı ve Başbakan bir kısım muhalefet partilerini eleştirmek için 'siz Sivas'ın doğusuna gidebiliyormusunuz' diyordu. Açık ve net söylüyorum, devlet yönetiminde bulunan kimseler için bundan daha ayıp, bundan daha seviyesiz olabilir mi? Bu ülkenin güvenliğinden kim sorumlu? Sen iktidara geldiğinde böyle bir endişe var mıydı? Kendi yakınlarımızın, kardeşimizin Hakkari'de, Şırnak'ta Güneydoğu illerinde askerlik yapmasına gönlünüz razı olur mu? Niye can güvenliği yok çünkü." diye konuştu.

"ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSUNDA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'I UYARMIŞTIM"

Çözüm süreci konusu başlamadan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı başbakanlığı döneminde uyardığını hatırlatan Kamalak, " Turhal'dan bir baba feryat ediyordu. Oğlum 'ben tazminat ödeyim gitme' diyor şehidin başında ağlıyordu. Bir anne feryat ediyordu. 'Oğlumu, yarbayımı sizin beslediğiniz PKK'lı askerleriniz' diyordu. Biz bu olayların olacağını bu çözüm süreci ortaya atılır atılmaz açıkladık. Cumhurbaşkanı'na başbakanlığı döneminde dedim ki; sayın başbakan siz demokratik açılım dediniz, Kürt açılımı dediniz, barış süreci dediniz, çözüm süreci dediniz. Adına ne derseniz deyininiz, biz Saadet Partisi olarak endişe ediyoruz ki bu sürecin sonunda Türkiye ya bölünecektir veya çok daha büyük çatışmalarla karşı karşıya gelecektir. Yandaş medya vicdanının sesini dinlemedi. Yüreğinin sesini dinlemedi bizi suçlama cihetine gitti. Çünkü fikrimizin karşısında söyleyecek sözü yoktu." ifadelerini kullandı.

"BASIN ÖZGÜR OLSUN Kİ HIRSIZLARIN KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI ORTAYA ÇIKARSIN"

Basına uygulanan baskıları şiddetle kınadığını vurgulayan SP Genel Başkanı, sözlerini şöyle tamamladı: "Asıl olan özgürlüktür. İnsanlar düşüncelerini serbestçe ifade edemeyecek olurlarsa insanlar doğruyu nasıl yakalayabilir. Bize göre basın en özgür olması gereken kurumu temsil etmektedir ve öyle olması lazım. Zaten bu sebepledir ki Anayasamıza göre basın hürdür, sansür edilemez. Bu anayasa hükmüdür. Çünkü özellikle diktatörlüklerde veya diktatörlüğe giden iktidarlarda basın özgür olmayacaksa yolsuzlukları kim ortaya çıkaracak. Yolsuzluklar, hırsızlıklar alıp yürüdüğünde kimin kesesinden gidiyor bu yolsuzluklar hırsızlıklar millet kesesinden. İşte basın özgür olsun ki o hırsızlıkları, o yolsuzlukları, kirli çamaşırları ortaya çıkarsın ki millete doğruyu görsün. Basın başkalarına hakaret etmemek kaydıyla bir hak değildir. Ama gerçekleri olduğu gibi yazması için basın alabildiğine özgür olmak zorundadır bu anlamda basına yapılan baskıyı şiddetle kınıyorum."
CİHAN
08 Ekim 2015 18:14
DİĞER HABERLER