İş dünyasına ve özgür medyaya baskılar artarak devam ediyor. Bu kapsamda İpek Koza Holding'e yönelik bir adım daha atıldı. Ankara Başsavcılığı'nın talebi üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi Yunus Süer, bilirkişinin soyut değerlendirmelerini gerekçe göstererek BUGÜN ve Kanaltürk gibi medya organlarını da bünyesinde bulunduran İpek Koza Holding’e kayyum atayarak şirketlerin yönetimine el koydu.
Kopyala yapıştır yöntemi
Kararda, soruşturmayı yürüten Savcı Musa Yücel’in sunduğu gerekçe kopyala yapıştır yöntemiyle yazıldı. Aynı holding bünyesinde bulunan şirketlerin, aynı kişiler tarafından yönetilmesi ve ortaklık yapılarının benzemesi bile suç sayıldı. İpek Medya Grubu’na el koymak için verilen karara Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 133. Maddesi gerekçe gösterildi. Kararda, şöyle denildi:
Yeni yönetim belirleyecek
“Atanan kayyumların kendilerine kararın Başsavcılıkça tebliğinden sonra derhal toplanarak yönetim kurulu başkanını kendi aralarında seçmelerine ve şirketin faaliyetlerini yönetmeyi derhal devralmalarına, karar tarihi itibarıyla yönetim organının yetkilerinin kaldırılmasına karar verildi.”
40 bin liraya kadar maaş
Karara göre atanan kayyumlar, Holding’e bağlı bütün şirketlere yeni yöneticiler atayacak. Holding’e hukuksuz bir şekilde atanan kayyımlar şirkette tasfiyeler yapabilecek. Her bir şirkette görevli bazı Kayyumlar ise aylık 40 bin liraya kadar ücret alacak.
Ankara Savcısı Musa Yücel’in talebi üzerine 5. Sulh Ceza Hakimi Yunus Süer’in aldığı kararla İpek Medya Grubu’nu da bünyesinde bulunduran İpek Holding A.Ş’ye kayyım atandı. Hakimlik kararında, kayyum atanmasının tek başına yeterli olmadığını savunularak, şöyle denildi:
‘Denetim yeterli değil'
"Şirketlerin büyüklüğü, bu şirketler vasıtasıyla işlendiği iddia edilen suçların kapsamı, yoğunluğu, etkinliği değerlendirildiğinde yönetim organının kararlarını denetlemek üzere kayyum atanması yeterli görülmemiştir. Bu sebeplerle Hakimliğimizce anılan şirketlere yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyım tayini zorunlu görülmüştür” ifadelerine yer verildi.
Kanun emirleri uygulanmadı
İpek Koza Holding’in 22 şirketine kayyum atanmasında kanunun ilgili maddelerinin tanınmadığı ortaya çıktı. Şirketlere yönetim kurulu toplanamaması halinde kayyum atanacağı belirtilmesine rağmen, bu şart gerçekleşmeden adım atıldı. Ayrıca şirketlere var olan aksaklıkların giderilmesi için yasal süre verilmeden yönetime kayyum işlemi yapıldı.
Süre verilmeden atama yapıldı
El koyma gerekçesi olarak gösterilen Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133. maddesi 3. fıkrasında yer alan Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun kayyum atama şartları göz ardı edildi. İlgili kanunlara göre kayyum atanması için şirketin kanunen lüzumlu organlarından biri mevcut olmazsa, genel kurul toplanamaz ise önce uyarı yapılması emrediliyor. Şirket tüzel kişiliğine verilen uygun bir süre ile yasaya uygun hale gelinmesi halinde ise kayyum atanmıyor. Ancak Koza İpek Holding şirketlerine bir süre verilmeden kayyum atandı.
BUGÜN GAZETESİ
Bugün ve Millet gazeteleri aynı manşetle çıktı: Kara bir gün
Seçime 6 gün kala İpek Koza Holding şirketlerine kayyum atanması üzerine Bugün ve Millet gazeteleri aynı birinci sayfa ile çıktı. "Demokrasimiz, özgürlüğümüzü ve Türkiye için... KARA BİR GÜN" başlığı kullanıldı.
İşte o birinci sayfada yer alan ifadeler:
“1 Kasım genel seçimlerine günler kala, özgür ve bağımsız İpek Medya Grubu'na yönelik gözdağı ve susturma operasyonunda bir hukuksuz karara daha imza atıldı.
“İftira” ve “suç uydurma” yöntemiyle yapılan “baskın” sonuç vermeyince, Koza Holding ve İpek Medya Grubu'nun tüm mali hesaplarının temiz olduğu ortaya çıkınca, medyamıza ve bağlı bulunduğumuz tüm Koza Grubu şirketlerine “kayyum” atandı.
Medyamızın yönetim kuruluna, “havuz gazetesi” Sabah ve atv Grubu'nun eski reklam grup direktörü ve finans müdürü atandı… Özgür medyayı susturamayınca, yayınlarının etkinliği ve geniş kitlelere ulaşmasını engelleyemeyince, tüm grubu “havuz medyası” haline getirme kararı yürürlüğe sokuldu...
TÜRKSAT'tan yasa dışı “talimat” ile atılmaya çalışılan Medya Grubumuz, bu kez “proje mahkemeler” üzerinden alınan bir kararla susturulma yoluna gidildi.
Adım adım özgür yayıncılığımız engellenirken, muhalefetin de sesini geniş kitlelere ulaştıracağı tüm mecralar sansürleniyor, karartılıyor...
“Özel mülkiyet hakkı”, “ifade ve fikir hürriyeti”, “haber alma ve verme hakkı” ayaklar altına alınırken, adil ve şeffaf bir seçim yarışı yapılması da artık imkânsız hale getirildi…
Türkiye demokrasisi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü adına kara bir gün daha yaşadık...
Aydınlık ve demokratik Türkiye'de buluşma umudu ve dileğiyle"