Türkiye'yi sarsan soruşturmalar kapatılıyor

Türkiye'yi sarsan soruşturmalar kapatılıyor
Doğu ve Güneydoğu’da 1994 yılında işlenen yüzlerce faili meçhul cinayetle ilgili soruşturmaların 20 yıllık zamanaşımı birkaç ay içinde dolacak.

Dosyaları zamanaşımından kurtarmak için çalışan savcılar, yolsuzluk operasyonundan sonra görevden alındı. Yasal düzenleme sebebiyle Diyarbakır’daki ‘özel yetkili’ mahkemeler davaları, savcılar ise dosyaları suçun işlendiği yerlere gönderdi. Ancak yeni savcıların dosyaya hakim olmaması ve acil işlem başlatmaması sebebiyle zamanaşımı tehlikesi doğdu. İlgili devlet kurumlarının bilgi-belge vermemesi ve suçluların isimlerini bildirmemesi sebebiyle de dosyalar kapatılıyor.

Zaman'da yer alan habere göre, Güneydoğu’da bazı güvenlik güçleri ve çeteler tarafından işlenen faili meçhul cinayet ve kayıp olaylarıyla ilgili soruşturmalar bir bir kapatılıyor. Evinden alındıktan sonra cesedi bulunan ya da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan yüzlerce kişinin yakınını büyük bir hayal kırıklığı bekliyor. Geçtiğimiz ay yapılan yasal düzenlemeyle ‘özel yetkili’ savcılar tarafından yürütülen dosyalar ‘suçun işlendiği yerlere’ yani yetkili başsavcılıklara devredildi. Diyarbakır’daki mahkemeler ellerindeki davaları, savcılar ise soruşturma dosyalarını daha önce sorumlu oldukları Batman, Bingöl, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak’a gönderdi. Ancak dosyaların gönderildiği yerdeki savcıların soruşturma dosyasına hakim olmaması ve ivedi olarak işlem başlatmaması sebebiyle dosyalar zamanaşımı tehlikesine girdi. Diyarbakır’da kalan ve farklı savcılara dağıtılan dosyalara ise devletin ilgili kurumlarının bilgi ve belge vermemesi, olay tarihinde sorumluların isimlerini açıklamaması gibi nedenlerle işlem yapılmıyor. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, birçok dosyanın zamanaşımına uğradığını ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre ‘insanlığa karşı işlenen’ suçların zamanaşımına alınamayacağını ve bunun geçerli olmayacağını belirtiyor. Elçi, “Zamanaşımı doluyor. Savcıların hızla hareket etmesi gerekiyordu. Türkiye’deki yasalara göre kurtarması ve dava konusu yapmasını bekliyorduk ancak ciddi adımlar atılmıyor. Bu ayın sonu itibarıyla zamanaşımına uğrayacak çok dosya var.” diyor.

Türkiye’de devlet görevlilerinin işlediği suçlardan sonuç çıkmadığını ve buna Uludere, Ceylan Önkol gibi olayları örnek gösteren Elçi, devlet görevlileri tarafından işlenen faili meçhul cinayetlerin ve keyfi infazların zamanaşımına uğramaması gerektiğinin altını çizdi. Elçi şunları söyledi: “Bu ağır suçları sivillere ve bireylere karşı suç işleyenleri bulup adalete teslim etmekle ve suçların delillerini toplamakla görevli olanlar tarafından bu suçlar işlendi. Bu deliller de onlar tarafından ortadan kaldırıldı ve gizlendi. Devlet eliyle yakınlarını kaybetmiş mağdur aileler var. Adalet arayan anne ve babalar var. Devletin adli makamları bu suçların sorumluları hakkında adaletin gereğini yapmadılar. Siyasi partilere ve hükümete sesleniyoruz. Savcılar dosyaları düşürüyorlar. Bir an önce yasal bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. Binlerce mağdurun adalet mücadelesini görsünler.”

Bu ay sonunda zamanaşımına uğrayacak bazı soruşturmalar

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda soruşturması yürütülen ve bu ay içinde zamanaşımına uğraması beklenen bazı olaylar şöyle:

13 Mayıs 1994:Mustafa, Ekrem, Ramazan, Fahri ve Ali Bulut, Bolu’dan gelen komando birliğine bağlı askerler tarafından gözaltına alındı ve karakola götürüldü. Kendilerinden yıllarca haber alınamadı. 2003 yılında Ekrem, Ramazan ve Ali Bulut’un kemikleri bir toplu mezarda bulundu. Bulut ailesinin gözaltına alındığına şahit olanlar onlarca kişi olmasına rağmen soruşturmada bir gelişme olmadı. O dönemde Lice’de hangi birliklerin ve komutanların olduğu devlet kayıtlarında olmasına rağmen hâlâ dosyada bu bilgiler yok.

18 Mayıs 1994:Lice’ye bağlı Türeli köyünde askerler kendilerine yardımcı olmaları için 6 köylü yanlarında götürdü. Köylülerden 3’ü ertesi gün dönerken, Seyithan Yolur ile İkram ve Servet İpek’ten bir daha haber alınamadı. İpek kardeşlerin yakınlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açtıkları davada Türkiye mahkûm edildi. O bölgede hangi askerlerin olduğu hâlâ bilinmiyor.

24 Mayıs 1994: Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan askerler tarafından gözaltına alındı. 2003 yılında bir toplu mezarda kemikleri bulundu. 2003 yılında bir tanık, savcıya verdiği ifadede Örhan ailesini karakoldaki işkence odasında gördüğünü anlattı. Buna rağmen şu ana kadar failler belirlenmedi.

Bulut ailesi tepkili: Hani faili meçhuller kalmamıştı?

1994 yılında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mustafa Bulut’un eşi Dilber Bulut, soruşturmanın zamanaşımına uğramak üzere olduğunu büyük bir üzüntüyle öğrendiklerini söyledi. Hükümet yetkililerinin her fırsatta “Faili meçhul kalmadı” dediğini hatırlatan acılı eş, şöyle konuştu: “Eşim jandarma arabasına bindirilip götürüldüğünde biri 2 aylık iki çocuğumla yalnız kaldım. Çocuklarım babalarını göremeden büyüdü. Çocuklarım bugün 20 yaşında ve hâlâ babalarını bekliyor. Eşimi götüren belli, karakol belli, isimler belli, şahitler ortada. Devlet neden katilleri saklıyor?”

19 Mayıs 2014 08:14
DİĞER HABERLER