Ukrayna’nın Sevr’i: Avrupa diken üstünde!

Dünya bir kez daha Ukrayna-Rusya savaşında barış görüşmelerine kilitlendi. Trump'ın barış planı tartışmaları beraberinde getirdi. Samanyoluhaber.com yazarlarından Arifa Asalıoğlu son gelişmeleri okurları için kaleme aldı.
Bütün dünya, ABD Başkanı Donald Trump'ın ekibi tarafından Rusya-Ukrayna savaşını bitirmek için hazırlanan barış planına kilitlendi. 28 maddelik müzakere metnindeki detayların çokluğu, uzun süreli arka plan diplomasisinin yapılmış olduğunu gösteriyor. Ve anlaşıldığı kadarıyla diplomasi sadece Rusya tarafı ile değil, Ukraynalı yetkililerle de yürütülmüş. Barış planının en hassas bölümünü toprak düzenlemeleri ve askeri kısıtlamalar oluşturuyor. Bu da tartışmalı konuların yakında bitmeyeceğini ve Trump’ın planının uzun süreli müzakere edileceğini gösteriyor. Çünkü planın bu kısımları, Ukrayna'nın egemenliği ve Avrupa'nın güvenlik mimarisi üzerinde derin etkileri olabilecek hükümler içeriyor. Bir açıdan Avrupa diken üstünde diyebiliriz. Sonuçta, bu plan merkeze alındığında ve iki tarafa etki edecek baskılar arttıkça, en azından karşılıklı çatışmalara ara verme şansı çoğalıyor.

Trump, bu çatışmayı çözmek için klasik diplomatik önlemler kullanıyor ve Moskova'ya doğrudan baskı araçlarını kullanma konusunda çok temkinli. Trump'ın temel endişesi Avrupa'da güvenlik ve Rusya'nın NATO üyesi bir ülkeyi işgal edebileceği anlamına gelecek 5’inci Madde çatışmasına girmek zorunda kalmamayı sağlamak; ki bu kesinlikle ABD'nin ekonomik çıkarlarına aykırı. Ve elbette Çin ile yaşanan gerginlik de var. Donald Trump'ın, Rusya'yı Çin ile yakın iş birliğinden koparmak amacıyla Moskova ile iş birliğine sıcak baktığını defalarca vurguladığına tanık olduk. Çünkü, artık Soğuk Savaş'ta değiliz ve ABD, Rusya'yı varoluşsal bir tehdit olarak görmüyor. Küresel sahnedeki en büyük rakibi ise artık Çin.

Washington’un baskıları Zelensky’nin elini kolunu bağladı

Bunun yanında Washington, Ukrayna'ya şimdiye kadarki en sert baskıyı yapıyor. Ve hatta gelen bilgilere göre, ABD yönetiminin Ukrayna'ya 27 Kasım tarihine kadar barış planını imzalaması için ültimatom verdiği; imzalanmaması durumunda Ukrayna'ya yönelik silah ve istihbarat akışını durdurma tehdidinde bulunduğu ortaya çıktı. Ayrıca Zelenski’nin etrafındaki yolsuzluk olayları hem Kiev’i hem de Avrupa ülkelerini bağlıyor. Bahsi geçen yolsuzluk miktarı bütün Kiev yönetimini yutacak cinsten. Ayrıca Trump, Ukrayna'nın halen kontrol ettiği toprakların "kısa süre içinde" kaybedileceği öngörüsünde bulundu. Fox News radyosuna verdiği mülakatta, "Onlar, çatışma süresince henüz kaybetmedikleri toprakları bile kısa bir süre içinde kaybedecekler" ifadelerini kullandı. ABD Başkanı'nın bu sözleri, Ukrayna'nın askeri durumuna ilişkin endişelerini yansıtıyor. Yani bu baskı Zelensky’nin elini kolunu bağlarken, Moskova’nın cephelerdeki pozisyona çok tesir etmiyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky, ABD'nin hazırladığı 28 maddelik barış planının ilanı sonrası, ülkesini zor bir tercihle karşı karşıya bıraktığını açıkladı. Video konuşmasında halkına seslenen Zelenski, "Şu anda Ukrayna çok zor bir seçimin eşiğinde olabilir: ya onurumuzu kaybetmek, ya kilit ortağımızı kaybetme riski; ya bu ağır 28 madde, ya da en zorlu kış ve onun getireceği yeni tehlikeler" ifadelerini kullandı.

Zelenski, ABD'nin sunduğu taslağın Kiev'den ciddi tavizler talep ettiğini kabul ederken, planı doğrudan reddetmenin de ülkenin stratejik konumunu zayıflatabileceği uyarısında bulundu. Ukrayna lideri, "diplomatik çözüme ihtiyaç duyulduğunu" ancak bunun "Ukrayna'nın devlet kimliğini yok edecek bir anlaşma olamayacağını" vurguladı.

ABD’nin hazırladığı barış planı bu şekliyle uygulamaya alınırsa, Ukrayna’nın tavizleri ve toprak kayıpları daha fazla. Haritaya göre Donetsk ve Lugansk bölgelerinin tamamı, şu anda Ukrayna kontrolündeki Slovyansk ve Kramatorsk şehirleri de dahil olmak üzere Rusya'ya bırakılacak. Ancak bu bölgeler, Trump'ın önerisi uyarınca askerden arındırılmış statüde olacak ve Rusya burada asker bulunduramayacak. Anayasal olarak Rusya'ya bağlanan Herson ve Zaporijya bölgelerinin tamamen Rusya'ya bırakılması ise öngörülmüyor. Bunun yerine, mevcut temas hattı boyunca bu bölgelerin "dondurulmuş statüye" geçirilmesi planlanıyor. Bu harita, ABD'nin önerdiği iddia edilen barış planının Ukrayna açısından ne kadar kapsamlı toprak tavizleri içerdiğini görsel olarak ortaya koyuyor.

Müzakere maddelerinde boşluklar var: AB endişeli

Bazı maddelerde boşlukların olması da müzakerenin uzun süreceğine bir delil. Mesela plan şu konuları ele almıyor: "Ukrayna silahlı kuvvetlerinin büyüklüğü; sözde güvenlik garantilerinin içeriği; Rusya'nın sorumluluğu ve Ukrayna'nın Rusya’nın başlattığı savaşta tazminatlar konusu. Ayrıca silahsızlandırılmış bölgeler var. Oralarda güvenlik kontrolü kimde olacak? Uluslararası bir güçten bahsedilmiyor. Yabancı birliklerin Ukrayna topraklarına girmesine izin verilmezse bu bölgeleri kim kontrol edecek? Ateşkesi kim ve nasıl denetleyecek?

Avrupa ülkeleri, Trump'ın 28 maddelik barış planına "oldukça şaşırdı". AB, Ukrayna'nın güçlü bir konumda müzakere edebilmesi için nasıl destek verebileceğini değerlendirmekle birlikte, plana karşı endişelerini de gizlemiyor. Mesela, Rusya'ya yönelik yaptırımların kademeli olarak kaldırılması öngörülürken, Moskova'nın anlaşma şartlarına uymasını sağlayacak denetim mekanizmalarının planda yer almadığına dikkat çekiliyor. Başka bir husus ise güvenlik garantilerinin yeterince detaylandırılmamış olması ve uygulama mekanizmalarının belirsizliğini koruması olarak öne çıkıyor. Sürecin ABD tarafından dayatılması ve müttefiklerle yeterli düzeyde istişare edilmememesi de büyük bir rahatsızlık konusu.

Güney Afrika'da düzenlenen G20 Zirvesi'nin arka planında da bu plan Avrupa Birliği liderlerinin gündemindeydi. G7 ülkelerinin yanı sıra Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel de konuyu ele aldı. Fransa Cumhurbaşkanlığı basın ofisi, İngiltere, Fransa ve Almanya liderleri arasında konuya ilişkin bir görüşme yapıldığını doğruladı. Görüşmelere Finlandiya, Norveç, İspanya ve Hollanda'nın da katıldığı gelen haberler arasında. Bu durum, Avrupalı aktörlerin söz konusu barış planına ilişkin koordineli bir şekilde hareket etmeye çalıştığını gösteriyor. G20 Zirvesi gibi küresel bir platformda ele alınan bu gelişme, Trump'ın barış planının, gün itibarıyla uluslararası diplomasinin merkezine oturduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak Washington, Ukrayna'ya askeri yardımı kesmekle tehdit ederek barış planını imzalaması için baskı yapıyor. ABD’nin AB üzerinden Rus enerji kaynaklarının satışında aracı olmak ve Ukrayna'nın yeniden inşası gerekçesiyle Rus varlıklarına erişim sağlamak gibi hedefleri de var. Avrupa ülkeleri açısından ise savaş nedeniyle milyonlarca mülteci aldılar ve ekonomileri zayıfladı. Ayrıca büyük güvenlik endişesiyle ciddi silahlanma ve askerileşme dönemine girdiler. Rusya tarafının tutumunun değişmediğini ve cephedeki durum değerlendirmesinde mevcut pozisyonunu koruduğunu söyleyebiliriz. Son altı ay Rus ordusunun operasyonları ve toprak kazanımları arttı. Bu bile Ukrayna yönetimini "müzakere etmeye" bir baskı aracı. Sürecin, önümüzdeki dönemde hem transatlantik ilişkilerine hem de Ukrayna krizi açısından belirleyici olacağını da söylemek mümkün.
24 Kasım 2025 13:12
DİĞER HABERLER