Van Baro Başkanı Murat Timur: Siyasi iktidar, baroları dizayn etmeye çalışıyor

Terör örgütü propagandası suçundan hakkında çıkarılan yakalama kararıyla gözaltına alınan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'ye, görev bölgesindeki meslektaşlarından destek geldi. Operasyonla iktidarın barolara gözdağı vermeye çalıştığını söyleyen Van Baro Başkanı Murat Timur, siyasi iktidarın, baroları da dizayn etme, barolara da 'aman ha dikkat edin' mesajı vermek için böyle bir operasyon yaptığını söyledi.

Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkında, 'Terör örgütü propagandası' suçundan 'yakalama kararı' çıkardı. Karar üzerine dün gece geç saatlerde gözaltına alınan Elçi'ye Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki meslektaşları olan baro başkanlarından destek geldi. Elçi'ye destek amacıyla onunla birlikte Bakırköy Adliyesi'ne gelen Van Baro Başkanı Murat Timur, hem sulh ceza hakimliğinin kararının, hem de cumhuriyet başsavcılığının talebinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirtti.

Türkiye'de son birkaç yıldır olağanüstü dönem yaşandığını belirten Timur, "Hükümet yargıdaki tüm kadrolaşmasını sağladıktan sonra kadrolaştığı bu alanlar üzerinden toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Ve artık yargı-iktidar ilişkisi yargıyı tamamen siyasallaştırmış. Yargı tamamen siyasi iktidarın emrinde bir araç olarak hazır beklemekte. Bu soruşturmanın kapsamı aslında şuydu: Barolar hem iç güvenlik paketinde, hem de son yaşanan bu olağanüstü hal, sokağa çıkma yasaklarında en fazla direnen kesim oldu. Dolayısıyla baroları bir tehlike olarak algılayıp, baroları da dizayn etme, barolara da 'aman ha dikkat edin' mesajı vermek için böyle bir operasyon yapıldı." diye konuştu.

Baroların, yargı tarihine kara bir leke olarak geçen bu karar karşısında hiçbir şekilde yılmayacağını vurgulayan Timur, "Daha önce nasıl bir tavır göstermişlerse, tavırlarına aynı şekilde devam edecekler. Bu anlamda baroların böyle çok basit tehditlerle gözaltına alma veya tutuklama tehdidiyle baroların bu işlevlerinden vazgeçmeleri asla düşünülemez. Bizlere mesaj verebilir. Biz mesajı barolar olarak şu şekilde algılıyoruz: Biz hukukta daha etkin olmaya çalışacağız. Bu ülkede hukuku işletmek için var gücümüzle çalışacağız. Bunu bu şekilde yorumlamak gerekiyor. İşin esasına baktığımız zaman işin esasıyla ilgili çok basit bir tanımlama. İfade özgürlüğünden sürekli bahsederiz. Buradan kamuoyunda yapılmış bir tartışma üzerinden yakalama çıkarılması, tutuklama yapılması asla kabul edilecek bir şey değil." ifadelerini kullandı.

Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi de meslektaşı Tahir Elçi hakkında, herhangi bir tebligat, bir davetiye çıkarılmadan yakalamanın çıkarılmasını hukukla açıklamanın mümkün olmadığını söyledi. Türkiye'de binlerce kişinin örgüt propagandası yapmaktan yargılandığını aktaran Elçi, "Hiç biri de tutuklanmadı. Cezanın da ertelenmesi durumu var. Hal böyleyken yakalamayı hukuki olarak izah etmek mümkün değil. Bizim kanaatimize göre hukuki normlar kişilere göre değerlendiriliyor. Yani normlar insanlara eşit şekilde uygulanmıyor. Yani bunu söyleyen Kürt ise karşılığı soruşturma başlatılıp yargılaması yapılıyor. Sisteme yakınsa ya da Türk ise farklı yaklaşılıyor. Yani bu dediğim gibi hukukla izah etmek mümkün değil. Olsa olsa siyasi saiklerle yapılan bir şey olarak değerlendirilebilir. Hukukçu olarak bunu kabul etmemiz mümkün değil. Temennimiz Bakırköy Adliyesi'nin bu hatadan bir an önce dönmesi, bunun devamı durumunda son demlerini yaşayan hukukun cenaze namazı kılınacağı anlamına gelmektedir. Hakim ve savcılara şöyle bir duyurum olacak, yargıyı kimsenin siyasetine alet etmemek lazım, siyasi konulara alet etmemek lazım. Çünkü yargı hepimizin ihtiyaç duyduğu bir kurumdur." dedi.

Bitlis Baro Başkanı Enis Gül de soruşturmanın hukuksuz olduğunu belirterek şunları söyledi: "Türkiye'de düşünceyi açıklama bir fikir beyanıdır, bir tespittir. Bu tespit asla bir propaganda değildir, terörle mücadele kanunu kapsamında bir propaganda değildir. Zaten kamuoyu önünde açıklanmış bir beyandır. Bu beyanın benzerini siyasiler, akil adamalar vesaire herkes her yerde beyan etti. Tahir bey iyi bir aktivisttir, iyi bir hukukçudur, iyi bir insan hakları savunucusudur. Ayrıca bir baro başkanıdır. Tahir beyin bu söyleminin propaganda olarak değerlendirilmesi ve soruşturma yürütülmesi aslında hukuki değil. Tahir beyin bir baro başkanı olması nedeniyle yerinin belli olması, kaldı ki Tahir beyin basına yansımış beyanlarında da böyle bir soruşturmanın açılmış olmasından haberdar olduğu andan itibaren, 'buyursunlar gelsinler, ifade vermeyi bekliyorum' dediği herkes tarafından biliniyorken, soruşturmayı yürüten savcılık tarafından sonrasında Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 'kendisine ulaşılamaması', 'ikametgahının neresi olduğu bilinememesi' gerekçe gösterilerek yakalanma kararının verilmesi kabul edilebilir bir durum değil. Bu bir hukuk garabetidir. Aslında bir linç kampanyasının devamı olduğunu bize gösteriyor. Maalesef Çoğu baro ve çoğu hukuk kurumları da bu linç kampanyasına sessiz kalarak bir anlamda da destek olmuşlardır."
CİHAN
20 Ekim 2015 14:00
DİĞER HABERLER