Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Silivri Cezaevi önünde başlatılan umut nöbetine katılan yazar ve şair Sunay Akın, "Bir taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. Umut nöbeti, adaleti, özgürlüğü kısan kalın duvarları delme dayanışmasıdır." dedi.
MİT TIR'ları haberlerinden dolayı cezaevinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül ve tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Silivri'de başlatılan 'umut' nöbetini yazar Tuluhan Tekelioğlu, BirGün gazetesi yazarı Nazım Alpman ile yazar ve şair Sunay Akın devraldı.
'TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİDE SINIFTA KALDIĞINI GÖRÜYORUZ'
Tutuklana gazetecilerin serbest bırakılması konusunda arkadaşlarıyla dayanışma içerisinde olduklarını söyleyen Tuluhan Tekelioğlu, "Türkiye'nin demokraside sınıfta kaldığını görüyoruz." dedi.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç'in böyle bir kampanya ön ayak olmalarının harika bir girişim olduğunu dile getiren Tekelioğlu, "Bu gazetecilerin dayanıştığını gösteriyor. Can Dündar ve Erdem Gül buna vesile oldular. Ama içeride diğer tutuklu arkadaşlarımızda var. Türkiye'nin demokraside sınıfta kaldığını görüyoruz. Biz burada bugün bu gazeteciler içeride ise eğer, adaletin olmadığını da biliyoruz. Adalet Türkiye'de mutlaka bir gün güç kazanacaktır. Bu umutla geldik buraya. Umut nöbetimiz arkadaşlarımız çıkana kadar devam edecek. Bugün buna Fazıl Say'da katıldı. Bu çok anlamlıdır. Sanatçıların katılması da anlamlıdır. Biz peşini bırakmayacağız." diye konuştu.
"DAYANIŞMA BUGÜNLERDE DAHA DA ÖNEMLİ"
Umut nöbetini tutmaya başlayan BirGün gazetesi yazarı Nazım Alpman ise,"Dayanışma önemli. Hele bu günlerde daha da önemli. Bu dayanışmayı hem genişletmek, hem de uluslararası hale getirmek için, çalışmamız gerekiyor." dedi.
Geçmişte bazı gazeteci arkadaşlarının katillerini bulmak, bazılarının da özgürlüklerine kavuşması için 1990'larda kampanyalar yürüttüklerini hatırlatan Alpman, "Metin Göktepe'nin katillerinin ortaya çıkması için, o zaman büyük bir dayanışma vardı. Yine aynı yıllarda, Özgür Gündem'in yazı işleri müdürü Işık Yurtçu'nun özgürlüğüne kavuşturulması için büyük dayanışma kampanyaları yürüttük ve başarıya da ulaşmıştık. Şimdide Can ve Erdem'le başlayan ve onlarla birlikte 30'u aşkın gazeteci arkadaşımız cezaevinde. Yeni yenileri tutuklanıyor. Belki bugün, birkaç kişi daha eklendi bunlara. Onlar içinde buradayız." diye konuştu.
Alpman şunları söyledi: "Dayanışma bu tür durumlarda en etkili mücadele yöntemidir. Çünkü hep alanlarda söyleniyor ya, 'Susma sustukça sıra sana gelecek' diye biz sıranın gelmesini beklemeden, burada nöbete duranlar bunun bilincine çıktığını gösteriyoruz aynı zamanda. Susmayacağız ve hem nöbete devam edeceğiz, hem gazeteciliğe devam edeceğiz, hem direnmeye devam edeceğiz, hem de gerçekleri yazmaya devam edeceğiz."
'GAZETECİLERİN TUTUKLANDIĞI, KİTAPLARIN YASAKLANDIĞI GÜNLERE GERİ DÖNDÜK'
Sunay Akın ise "Ne yazık ki gazetecilerin tutuklandığı, kitapların yasaklandığı günlere geri döndük. Bunlara yabancı değiliz. Üzülerek söylüyorum." dedi.
"Bir taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir." diyen Akın "İşte gazeteci arkadaşlarımın başlatmış olduğu bu nöbet, bu damlaların, adaleti, özgürlükleri elimizden hayatımızdan alan, kalın duvarları delme, yıkma dayanışmasıdır. İnanıyorum ki, bu damlalar adaletsizlik duvarını yıkacak. Bu amaçla bende burada bir damla olabildimse ne mutlu bana." ifadelerini kullandı.
Akın, açıklaması devamında şunları dile getirdi: "Can Dündar bir gazeteci ama, benim için çok değerli büyük bir yazardır. Büyük bir edebiyatçıdır aynı zamanda. Onun böyle bir kimliği de var. Edebiyatımıza çok güzel eserler vermiştir. Üzüldüğüm tarafı da şu, adım gibi eminim elinde Can Dündar'ın tek bir kitabı bile olmayan, onun tek bir kitabını dahil okumayanlar bu haksızlığı yaptılar. Eğer siz Can Dündar'ın bir kitabını okumuş olsaydınız, bu adaletsizliği yapamazdınız. Kitaplara, düşünceye, gazeteye, haber alma özgürlüğüne sahip çıkma adına buradayım. Çünkü çocuklarıma bırakacağım başka hiçbir mirasım yok. Onlara özgür bir ülke bırakmak istiyorum. En büyük zenginliğimde odur."
CİHAN