Hazreti Nakibendiden işaretler

  • Abdullah Aymaz
  • Abdullah Aymaz
    06 May 2024 08:16
    Üstad Hazretleri, kendisinde Kâdîrîlik daha ağır bastığı halde Şâh-ı Nakşıbendî Hazretlerinin “Evrâd-ı Bahâîye”sini de devamlı ezbere okuyordu. Rahatsız olduğu için bir seferinde ezbere değil, kitaba bakarak okumak zorunda kalmış. Bunun âhirindeki “İhtitâm-ı Bahâîye”yi ise ezberinde olmadığından daha önce okumuyormuş. Yüzünden olduğu için bu sefer onu da okumuş. Bakmış ki, uzun satırla altı buçuk satırlık bu kadarcık bir yerde 19 defa “Nur, nur, nur” kelimelerini görmüş. Bunun üzerine diyor ki: “Kati kanaatım geldi ki, Şâh-ı Nakşibend, Gavs-ı  zam (Abdülkadir Geylânî ) gibi Risale-i Nur’u ve kudsî hizmetini keşfen müşâhede edip tahsinkârâne (beğenip takdirle) haber vererek ona işaretler ediyor. Ben de, yalnız o altı satırı ve baştaki satırı ve âhirdeki satırı ile otuz senelik Bahâîye virdime, o meleklerin, Nurların intişarına (Risalelerin yayılmasına) muâvenetleri (yardımcı olmaları) niyetiyle ilhâk eyledim (ekledim.)”
    İhtitâm-ı Bahâîye 
    Bismillahirrahmânirrahîm.
    Uksimu aleyküm, eyyühel-ervâhu’-r-RUH NİYYÛNE ve’l- MEL İKETÜ’N- NÛR NİYYÛN, Bismillahi’n- NÛR, ezen, âzânin, âlin âlin, NÛRİN NÛRİN, erâ eriyyün NÛRUN nekseviyyün, mekbûnün, NÛRUN. ALLAHÜ  RABBÜ’N- NÛRÎ’l-âlâ elvâhan elvâhan. El- aceleti, el- aceleti, el- aceletin es- sâati, es- sâati, es- sâati, Yâ Melâikete’n-NUR, bi’n- NURİ’llezî ezâe minhü küllü NÛR... Ecîbû v’ehbitû bi’n-NURİ’llezî ehâta bihî külle’n- NÛR... Ecîbû v’ehbitû bi’n- NURİ’l- âlâ... En NÛRU- NUR... Bi hakkı’n- NÛR... Eyâlin NÛRİN Rabhânike... Eyâlin eyâlin NURUN.  hin âhin. Rabbü’n- NUR. Esriû bimâ atlübü ve ergâbü ileyküm bi hakkı mâ televtühû aleyküm ve kuzıye beynehüm bilhakkı vekâne emrullahi mef ûlâ...
    Not: Bu ihtitam-ı Bahâiye’yi seneler önce Mustafa Sungur Ağabeyin özel defterinden, kendi Büyük Cevşenimin arkasına yazdım. İlk okuduğumda da sanki nûrânî ruhâniler iniyor gibi bir his duyup ürperdim...
    Üstad Hazretlerinden  önceki Müceddid  Muhammed Halid Ziyaeddin  Hazretlerinin  (K.S.)  “Risâletü’l-Kudisye”  isimli kitabın devamında Halifelerinden Şeyh İsmet  Efendi’nin (K.S.)  manzum sözleri var. Elbette kaynağı yine Halid Ziyaeddin Hazretlerine dayanıyor. Kitabın 76. Sayfasından dördüncü Beytinden itibaren keşfen kendisinden sonra gelecek zâta işaret ediyor:
    “Bu zât (Mevlana Halid ) 1200 (Hicrî)  yılında Müceddid /  Olup kıldı tarikatleri bu tecdid.
    “Ki, hatta bazı zât keşfetti Halid /  Müceddid, gayri yok mehdî ceddi.
    “Bu mehdiye uyup hakka gidelim / Cemâli bâ kemâli seyredelim.
    “Cihanı feyze garketti kemâli / Ona İHLAS  eden buldu visâli.
    “Hakâyıkla sülûk gösterdi ecmel / Pes oldu sâlikin sülûkü ESHEL
    “Eğer İHLAS  ile rabtolsa tâlib / Gönül verse olur bil, nefse gâlib.
    “Şu denlü feyzi nisbet oldu meşhur / Eder bir nazarla sâliki, NUR.
    “Bu ENVAR’dan  bulup hakka gidelim / Cemâli bâ kemâli seyredelim.
    “Ki bin yıldan beri hiç böyle ÜSTAD / Cihana  gelmemiş” dedi evtad.”
    İhlas, Nur, Üstad kelimelerinin Üstad Bediüzzaman’a işaret ettiğini hüsnü zanla itibar ediyoruz. İnşaallah yanılmamışızdır. 
    Bu türlü önceden haber vermeler, büyük zatlar arasında olmuştur:
    “Meşhur Şeyhülislâm Ahmed Câmi, İmam Rabbanî olan Ahmed-i Fârukî’den haber vermiştir. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Nakşibendilerden  haber vermiştir. Ahmed Câmi (K.S.)  demiş ki: ‘Her dört yüz sene başında mühim bir AHMED  gelir. Bin tarihi başındaki Ahmed en mühimidir.’ Yani o elfin (binin)  müceddididir. İşte böyle mutlak bir surette söylediği halde, İmam Rabbânî’nin (K.S.)  büyüklüğü ve teşahhusu, o gaybî haberi katiyen kendine almış. Hz. Mevlâna Celâleddin-i Rumî de (K.S.)  Nakşibendiden mübhem (kapalı) bir surette bahsetmiş;  fakat Nakşîlerin büyüklüğü ve yüksekliği ve teşahhusları o haberi de bil istihkak kendilerine almışlar.” 
    (Bediüzzaman Said  Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî) 



    06 May 2024 08:16