Hutbe-i Şamiyenin Mukaddimesi

  • Abdullah Aymaz
  • Abdullah Aymaz
    05 Şub 2024 10:56
    Kitabın başındaki nottan anlaşılacağı üzere; Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Şam’da, Şam ulemasının ısrarı üzerine Emevî  Camiinde bu hutbeyi irâd etmiştir. çok büyük bir ehemmiyeti, hâiz olması hasebiyle o zaman Şam’da bir hafta içinde iki defa tab’  edilmiştir. Daha sonra bizzat Üstad tarafından tercümesi neşredilmiştir.
    Arabî Hutbe-i Şâmiyenin Mukaddimesinde diyor ki: “Kırk sene evvel (1911)  Şam’daki Câmî-i Emevî’de Şam ulemasının  ısrarı ile, içinde yüz ehl-i ilim bulunan on bin adama yakın bir azim cemaata verilen bu Arabî ders Risalesindeki hakikatları, bir hiss-i kablelvuku ile Eski Said hissetmiş, kemâl-i katiyetle müjdeler vermiş ve pek yakın zamanda o hakikatlar görünecek zannetmiş. Halbuki iki Harb-i Umumî ve yirmi beş sene bir istibdâd-ı mutlak, o hiss-i kablel vukuun kırk-elli sene tehirine sebep olmuş… Ve şimdi o zamandaki verdiği haberlerin aynen tezâhürleri  lem-i İslâmiyette başlamış. Demek bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan  doğruya 1911’e bedel  1952’de ve Câmi-i Emevî yerine  lem-i İsâm camiinde 370  milyon bir cemaate hakikatli ve taze bir ders-i ictimaî ve İslâmîdir, diye;  tercümesini neşretmek zamanıdır tahmin ederim.”  ( Said Nursi.
    Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Hariciye Eski Bakanı Haydar  Banemat 1946’de basılmış “İslâmiyetin Manevî  Ve  Kültürel Değerler”  isimli eserinde bu kitabın 1958 baskısında şu bilgileri veriyor:
    Irak, Suriye, Lübnan,  Ürdün,  İkinci Dünya Harbi esnasında istiklâliyetlerini aldılar.
    İkinci Dünya Savaşından hemen sonra Pakistan ve Endonezya doğdu.
    1953 yılında İngiliz Ordularının Mısırdan çekilmesi 72 sene  sürmüş olan bir işgali sona erdirdi.
    1956’da Sudan istiklâline kavuştu.
    1951’de Libya’da müstakil  bir krallık ortaya çıktı.
    1956’da Fas, istiklâlini ilan etti.
    1947’de Tunus Cumhuriyet haline geldi. 
    1962’de Cezayir Fransa’dan ayrıldı.
    1960’da Nijerya bağımsızlığını elde etti.
    1961’de Somali istiklaline kavuştu.
    * * *
    Arabî Hutbe-i Şamiye Eserinin  Tercümesi:
    “Bismillahirrahmanirrahim 
    “Bütün canlı varlıklar, hayatlarının lisân-ı halleriyle Yaradanlarına takdim ettikleri mânevî hediyelerini ve hâl dili ile söyledikleri hamd ve şükürlerini Cenab-ı Hakka takdim ettikleri gibi biz de takdim ediyoruz. Cenab-ı Hak da buyuruyor ki: “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz.’  (Zümer Suresi, 39/53)  Yani, Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz. Hem hadsiz salât ve selâm Peygamber Muhammed Mustafa Aleyhisselâtü Vesselâm üzerine olsun ki, ‘Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.’  buyuruyor. Yani  ‘Benim insanlara Cenab-ı Hak tarafından gönderilip gelmemin ehemmiyetli bir hikmeti ahlâkı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek ve  insanlığı ahlâksızlıktan kurtarmaktır.”
    “Hamd ve salavattan sonra: ‘Ey bu Emevî Camiinde bu dersi dinleyen Arap kardeşlerim!  Ben haddimin fevkinde bu minbere ve bu makama irşadınız için çıkmadım. Çünkü size ders vermek, haddimin çok üstündedir. Belki içinizde yüze yakın ulemâ bulunan  cemaate karşı benim misalim şuna benzer: Hani bir çocuk medreseye gider,  okur, akşam babasının yanına gelir, okuduğu dersini babasına arzeder;  tâ doğru ders almış mı, almamış mı?  Babasının irşadını ve tasvibini bekler. Evet bizler size nisbeten çocuk hükmündeyiz ve sizin talebeleriniziz.  Sizler bizim ve İslâm milletlerinin üstadlarısınız. İşte ben de aldığım dersimin bir kısmını sizler gibi üstadlarımıza şöyle beyan ediyorum: Ben bu zaman ve zeminde, insanlığın ictimaî hayat medresesinde ders aldım ve bildim ki, Ecnebîler, Avrupalılar terakki ve ilerlemede geleceğe uçmalarıyla beraber bizi maddi cihette orta çağda durduran altı tane hastalık bulunmaktadır…”
    Üstad Hazretlerinin bu giriş konuşmasından almamız gereken dersler var… İlmini ve bilgeliğini  kabul eden Şam ulemasının ısrarı ile hutbe vermeye çıkmasına rağmen büyük bir tevazu ile onlara “Siz bizim üstadımızsınız. İslâmiyeti  ve İslâmî ilimleri sizlerden öğrendik. Benim  yapacağım konuşma, ictimaî hayattan aldığım dersi sadece arzetmekten ibarettir.”  diyor. Bizim de diğer İslâmî topluluklarla,  gruplar ve cemaatlerle görüşürken çok dikkatli ve hassas olmamız gerekiyor. Hocalık ve ağabeylik yapar gibi yukarıdan, yukarıdan konuşmamız, hem İslâmî âdab ve edebe sığmaz hem de kibir ve gurur olur ki, bunlar Cenab-ı Hakkın sevmediği şeylerdir.
    Ayrıca kendi âidiyetine insanları davet etmek, cemaatlere  gelin bizden olun gibi üstten sözler söylemek iftiraka, tepkiye hatta fitne ve fesada sebep olur. Böyle şeylerden son derece uzak durmak gerekir. Başka grup cemaatlerden adam çalmaya çalışmak düşmanlığa sebeptir. Müslümanları birleştirmekten çok parçalamaya vesile olur. Üstad Hazretlerinin, büyüğümüz M. Fethullah Gülen’in tarzı ve üslubu ile hareket etmeliyiz. Onların, hizmet ve gayretlerini alkışlayıp gayet mütevazi bir şekilde kendilerine düşeni hep yerine getirdikleri gibi bizler de onların istikametli yollarında hizmetlerimize ve davranışlarımıza devam etmeliyiz. 


    05 Şub 2024 10:56