Samanyoluhaber.com tarafından her hafta yayınlanan ekonomi alanındaki röportajlarımızın bu haftaki konuğu ülkemizin güvenlik sektöründe önde gelen firmalarından EKİNGEN ELEKTRONİK Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ekingen oldu.
Şirinevler Faruk Güllü restaurantta bir araya geldiğimiz Ekingen ile kuruluşlarından bugüne neler yaşadıklarını, ithalattan üretim ve ihracata giden yolda bugünlere nasıl geldiklerini, güvenlik sektörünün ülkemizde gelişmesi adına projelerini konuştuk.
Tabi bunun yanında son günlerde yaşanan şike operasyonlarını, askeri istifaları ve bunun ekonomik yansımalarını konuşmayı da ihmal etmedik fakat bu konuşmalar her zamanki gibi röportajımızın birkaç gün sonra yayınlanacak ikinci bölümünde yer alacak.
İşte Topkapı'da başlayıp 20 kelime İngilizce bilgisi ile uluslararası ticarete dönüşen ve bugün ülkemizin bu sektörde akla gelen ilk firmalarından biri haline gelen FUJITRON, DIGILINE ve WESTA gibi bilinirlik düzeyi çok yüksek markaların sahibi, Ekingen Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ekingen ile yaptığımız keyifli ve bazı bölümleri itibari ile sizi tebessüm ettirecek röportajımız.
Röportaj: Sarper Erkılınç
Ahmet Ekingen kimdir ?
1965 Diyarbakır doğumluyum. Evliyim ve üç çocuk babasıyım. İstanbul İmam Hatip Lisesi mezunuyum. İngilizce biliyorum. Herhangi bir lisans eğitimi almadım. İSİAD (İstanbul Sanayici ve İşadamları Derneği) Elektronik Komisyonu kurucularındanım.
ÜNİVERSİTE BİR TAKINTI, BİR TOPLUMSAL KOMPLEKS OLDU ÜLKEMİZDE
İş dünyasında başarıyı yakalamış sizin jenerasyonunuzda genellikle lisans eğitimi alan pek yok sanırım…
42 yaşıma kadar bu konuda aslında içim hep cız ederdi. Son 6 yıldır ise iyi ki lisans eğitimi almamışım diyorum. Kaderin nasıl şekilleneceğini bilemeyiz ama eğer bir lisans eğitimi almış olsaydım o yaşlarda, sanırım bugün Ekingen Elektronik olmazdı. Bu konuda kızımla hep müzakere ederiz. Üniversite bir amaç değildir, hedefe ulaşmak için bir araçtır. Bugünkü sistemde ise evlatlarımıza tek hedef üniversite olarak gösteriliyor ve üniversite eğitimi almış çocuklarımız her şeyi tamamladıklarını sanıyorlar. Maalesef toplumumuzda da bu konu böyle algılanıyor ve insanlar ekseriyetle buna göre değerlendirmeye tabi tutuluyorlar. Toplumsal bir saplantı haline geldi bu durum. Gerçekten incelenmesi gereken bir konu. Şimdi siz böyle bir ülkeden yenilik çıkmasını, orijinal fikirlerin çıkmasını bekleyeceksiniz. Elbette bu koskoca bir hayal. Üniversitelerimizin teori ile pratiği bir araya getirmesi gerekli. İnsan kaynaklarında geçen konuşmalara ya da kimi zaman bire bir yaptığım görüşmelerde elimde ki cv ile karşımdaki insan arasında dağlar kadar fark olduğunu görünce nitelikli eleman sıkıntısının ne boyutlara geldiğini üzülerek görüyorum. Laf aramızda geçtiğimiz günlerde önemli bir üniversitemizden ders verme anlamında bir davet aldım. (Gülüşmeler) Üniversite mutlaka okunmalı ama başarı farklı bir konu…
20 KELİME İNGİLİZCE İLE ULUSLARARASI TİCARET
Peki Ekingen Elektronik serüveni nasıl, ne zaman başladı ?
1985 yılında Topkapı'da başladı bu yolculuk. Zaman içersinde işlerimizin yolunda gitmesiyle İstanbul'un farklı semtlerinde şubeleşmelerimiz başladı. Perakende satış yapan şubelerdi bunlar. 1992 yılına geldiğimizde ise kısa bir İngilizce eğitimle, 20 kelime bilgisi dağarcığı ile yurtdışına ürün ithal etmeye gittim. Eşimin babası da bu sektördeydi fakat onun İngilizce bilgisi ‘'hi'' ve ‘'how much'' tan ibaretti. (Gülüşmeler) İlk duraklarımız Singapur, Malezya ve Endonezya oldu. Bu gidip gelmelerin sonucunda ürünlerimiz anlamında da ciddi bir bilgi birikime sahip olduk. En başından beri amacımız yurtdışından ürün ithal edip para kazanmak olmadı. Orada bulunan bilgiyi almak ve ülkemize transfer etmek istiyorduk. Bugün geldiğimiz noktada ise bu konuda önemli mesafeler kat ettiğimizi düşünüyorum. Günlerce yurtdışında kalıp üretim bilgisini oradaki fabrikalardan, mühendislerden öğrendiğim günleri bilirim. Kısacası bu serüven cesaret, istek ve hedeflerimiz doğrultusunda başladı.
BEN ÖMRÜMÜ BİR MAKİNENİN BAŞINDA SABAHTAN AKŞAMA KADAR BEKLEYEREK GEÇİRMEYECEĞİM
Neden bu sektör ?
Babam tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir firmaya sahipti. İlk işim olarak orada başladım çalışmaya ama kısa süre sonra şöyle dedim kendime; ‘'Ben ömrümü bir makinenin başında sabahtan akşama kadar bekleyerek geçirmeyeceğim'' Bir şeyleri başarmak ve üretmek istiyordum. Takdir-i İlahi diyelim artık bu sektöre girmemize de…
1990'ların sonunda güvenlik sektörüne girmeye karar verdik ama kimse elinde bulunan kısıtlı bilgiyi de bizimle paylaşmak istemedi. (Gülüşmeler) Atlayıp yurtdışına gittik ve orada fabrikası, mühendisi bulunan dostlarımızdan bu işin bilgisini aldık. Sağ olsunlar ülkemizdeki insanlardan daha paylaşımcı ve öğreticiler bu noktada. Bu bilgiler doğrultusunda bugün Türkiye'de bu sektörde 5 firma sayılsa sanırım ilk sayılacaklardan biri Ekingen olur. Üzülerek belirtmek durumundayım ki Türkiye'de bu işi bilen neredeyse hiç kimse yok. Sadece kamera filtresi denen mefhumu öğrenmek için günlerce oralarda kaldığımızı bilirim. Belki de kimsenin bu işi bilmemesi bizi bu sektöre yönlendirdi…
Siz aslında bir yönüyle ciddi bir örnek teşkil ediyorsunuz ülkemiz işadamlarına. İthalattan başlayıp bu işin bilgisine hakim olup şimdi üretim anlamındaki projeleriniz ve ihracata attığınız adımlar ile…
Estağfurullah. Sadece işimizi nasıl daha iyi yapabiliriz bunun planlamalarını yapıyoruz. İşinizi iyi yapma düşüncesi ise sizi mutlaka bir yerlere taşıyor. Bu işe girerken asla bir firmanın distribütörü olmayı düşünmedik mesela. Çünkü distribütörlük bazı noktalarda sizi tembelleştiriyor. Sizin adınıza birileri ar-ge çalışmalarını yapıyorlar ve size sadece teknolojiyi satmak kalıyor. Nerde kaldı ülkemize teknoloji transferi ve bunun bizim tarafımızdan yapılması. Hedefleri büyük tutmak lazım. Markalarımızın ilk akla gelenleri FUJITRON, DIGILINE ve WESTA Madrid kriterleri doğrultusunda sanayileşme ve teknolojinin lokomotif ülkelerinde tescillenmiştir. Zaten FUJITRON ve DIGILINE 2011 yılı tüketici kalite ödülü sahibi oldular.
Hangi ülkeler bunlar ?
Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avustralya ve Japonya...
Ürün yelpazeniz çok geniş sanırım…
Türkiye'de sektörümüzde bizim kadar geniş ürün yelpazesine sahip ikinci bir firma yok şu an itibari ile…
İTHALATÇIYI ÜRETİME VE İHRACATA YÖNLENDİRMELİYİZ
Peki, üretim anlamında ki projeleriniz nelerdir ?
Üretim ve ihracat bizim ülkemize olan borcumuzdur. İthalatı seven ve destekleyen bir insan değilim. Sürekli yurtdışına ithalat vasıtasıyla verdiğimiz paraları nasıl ülkemize geri kazandırabiliriz bunu düşündüm. Alimin sermayesi ilmi, tüccarın sermayesi servetidir. Bu yüzden bu konudaki ana projemiz teknolojiyi sürekli takip ederek üretim anlamında ülkemize getirmek ve bu sayede istihdamı arttırmaktır. Biraz önce söylediğim gibi bir kamera filtresinin ne olduğu ve nasıl üretileceği çok iyi araştırılmalıdır. Kaldı ki siz kamera üretmeyi konuşur duruma gelmişsiniz artık…
Hedefimiz sektörümüzde ürünlerimizi dışarıya satarken bu sektörün bir numarası olmak. Düşünün yurtdışında 15 günde ürettirdiğiniz bir ürünü bu sektör için konuşuyorum, burada 7 ayda üretemiyorsunuz. Şu an küçük çaplı üretimimiz devam ediyor ama fabrikamızın inşaatı kısa süre tamamlanacak. O zaman daha büyük ölçekleri konuşur duruma geleceğiz.
İthalat yapan bir firmayı üretime ve ihracata yönlendirmek istiyorsanız ürünün ülkemize hazır bir şekilde girişinin önüne geçeceksiniz. İthalatçı parça parça getirdiği ürünleri burada en azından montajlamayı öğrenirse ileride o parçaları üretmeyi de düşünecektir. Kademe kademe bu düşünce prensibi yerleştirilmeli. Yurtdışında firmalar bankoların üzerinde üretim yaparak Dünya'nın dört bir yanına ürün satıyorlar ama biz daha montajı yerleştiremedik bu sektörde. Bu konuya mutlaka el atılması lazım.
BEN ONLARA SEKTÖR TERÖRİSTLERİ DİYORUM
Sizin de her sektörde olduğu gibi sorunlarınız vardır mutlaka…
Olmaz mı. Halkımızı kandıranlar var. Ben onlara ‘'sektör teröristleri'' diyorum. Kaliteyi düşüren, halkı kandıran insanlar var. Bu işi herkesin yapması gayet normal ama standartlarını kontrol edecek bir mekanizma yok. Hükümetin ve ilgili bakanlığımızın bir an önce bu soruna bir çözüm üretmesi gerekli. Nitelikli eleman sıkıntısı ayrı bir dert. Gümrük kanunları ayrı bir dert…
Vergi vermeyen, kalitesiz ürünleri olan insanlarla mücadele ediyorsunuz. Bir örnek vereyim, elinizdeki iPad en fazla 600 USD şu anda. Birisi size geliyor ve diyor ki bende bir iPad var ve 250 USD. Aklınıza ne gelir, ya çalıntı ya sahte dersiniz değil mi ? Varın gerisini siz düşünün…
Maalesef güvenlik sektörü güvensiz firmaların elinde icra ediliyor.
EN BÜYÜK YOL GÖSTERİCİ: SÖZÜNÜZ NAMUSUNUZDUR
Size bugünlere gelirken atacağınız adımlarda yol gösteren neydi ? Neleri hep göz önünde bulundurdunuz ?
Babam çocukluktan beri bize hep şunu öğütlemiştir ‘'Sözünüz namusunuzdur'' Dedem ise ‘'Hain insan iflah olmaz evladım'' derdi. Her geçen yıl bu sözlerin anlamını ve önemini daha iyi anlattı bize. İşin kurumsallaşma, teknik bilgi aşamalarını anlatmayacağım. Bugün bununla ilgili olarak biraz bütçe ayıran firmalar bu bilgilere sahip olabilir ama ‘'sözünüz namusunuzdur'' ya da ‘'hain insan iflah olmaz'' sözlerinin öğreticiliğini ve yol göstericiliğini hangi para ile satın alabilirsiniz…
Birde ben şahsen Ekingen'e hep geriden geleceklere bırakacağım miras, Selimiye gibi tarihi bir miras gözüyle baktım ve bakıyorum. Hiçbir zaman servet sahibi olmak için çalışmadık. Bakış açınız, öğretileriniz ve niyetiniz en büyük yol göstericilerinizdir aslında…
DEVAM EDECEK...