'28 Şubat bugünkü yaşananlardan iyiydi'

Birlik Vakfı’nın kurucu üyesi Ahmet Rüştü Çelebi: Zulüm ve adaletsizlik varsa gökten altın yağsa idareniz sürmez

“Başörtülülerin üniversite kapılarından döndüğünü gördük, ancak kelepçelendiği görülmedi. 28 Şubat bugünkü yaşananlardan iyiydi.”

“Memlekete hayır yapmak isteyen insanlar bunlar. Neyin paralelinden bahsediyorsun o zaman? Neresi terörist bu insanların?”

“Başkanlık sistemi hayata geçirilirse, artık demokrasiden, insan haklarından, aydın ahlakı ve haysiyetinden bahsedemezsiniz.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve birçok AK Partili ismin üyesi olduğu Birlik Vakfı’nın kurucu üyesi Ahmet Rüştü Çelebi, hizmet hareketinin MGK ve Bakanlar Kurulu kararlarıyla terör örgütü ilan edilmek istenmesine çok sert tepki gösterdi. Çelebi, “Hükümet eliyle, dindar ve muhafazakar bir topluluğu paralel devlet, FETÖ (paralel veya terör örgütü) deyip bakanlar kurulundan karar alınmasının hiçbir hukuki karşılığı yoktur. En zalim idarelerde dahi kolay kolay böyle hadiselere rastlanmaz. Bu bir zulümdür. Türkiye anayasasına göre demokratik bir ülkedir; vicdanlara fikirlere baskı yapılamaz.” dedi. Yaşananların 28 Şubat post modern darbe süreciyle kıyaslanmayacak noktaya geldiğini aktaran Yeniden Doğuş Partisi’nin eski genel başkanı, “Başörtülülerin üniversite kapılarından döndüğünü gördük, ancak bugünkü gibi kelepçelendiği görülmedi. 28 Şubat süreci bugünkü yaşananlardan iyiydi. Hiçbir dönemde bu kadar haksızlık, hukuksuzluk yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünün mağduruyum diyen dostlarımı tanıyamıyorum!

Bugün haksızlıkları yapanların yakın dönemde 28 Şubat sürecinde bizzat kendilerinin mağdur olduğunu kaydeden Çelebi dostlarım dediği eski arkadaşlarını tanıyamadığını ve yaşananları hayretle karşıladığını ifade ediyor: “Dünün mağdurları üst seviyede bulunan idarecilerin beklemediğimiz icraatlar yaptıklarını görüyoruz. Hangi sebeple olursa olsun bunlar tasvip edilemez. Haksızlık, kimden gelirse gelsin bu böyle. Memleketini seven, hakkı bilen herkesin bunlara karşı durması lazım. Bunu kim yaparsa yapsın, günahtır. Şimdi biz merak ediyoruz, Türkiye nereye gidiyor?” ifadelerini kullandı.

28 Şubat bugün yaşananlardan iyiydi

Üç yıldır süren antidemokratik uygulamaları sert şekilde kınayan Çelebi, haksızlığın boyutlarının 28 Şubat döneminde yaşananların ötesine geçtiğini kaydetti. Çelebi,“Ben yakın tarihe kadar böyle hak hukuk tanımayan bir idare görmedim. 28 Şubat sürecinde Yeniden Doğuş Partisi genel başkan yardımcısıydım. Üniversite önünde kızların emniyet güçlerince dipçiklenmek istendiğini, kapıdan alınmadığını gördüm. Biz orada, askeri vesayet döneminde,. Şevki Yılmaz, Nazlı Ilıcak gibi isimlerle en ağır şeyleri söyledik o zaman. Hiç kimse bize dokunmadı. Şimdi bunun onda birini söyleyemiyoruz. 28 Şubat süreci bugünkü yaşananlardan iyiydi. Hiçbir dönemde bu kadar haksızlık, hukuksuzluk yoktur.” dedi.

Hayır yapan, milletine hizmet edenin nesi paralel, neresi terörist?

Paralel, terörist, PDY gibi suçlamaların hukuki karşılığı olmadığı gibi İslami ve insani de olmadığını vurgulayan Çelebi, paranoyanın hayırsever iş adamı ve siyasetçilere uzanmasını da eleştiriyor. Çelebi, paralel devlet yapılanması, paralel halk, paralel insan, paralel iş adamı ne demek?” diye soruyor. Müslüman idareyiz denmesine karşın ölçünün çok ciddi manada şaştığını kaydediyor: “Namlı iş adamları, siyasetçiler, herkes paralelci. Bir siyasi cevap verdi malum, o zaman siz de yamuksunuz diye. Bir yığın insanı, vaktiyle bakanlık yapanları bile böyle suçluyorlar. Meral Akşener, Bülent Arınç paralelci, hayır yapan paralelci. Bunların içinde hırsız, uğursuz, arsız yok. Hayır yapan, memlekete hayır yapmak isteyen insanlar bunlar. Neyin paralelinden bahsediyorsun o zaman? Neresi terörist bu insanların? Kimse unutmasın, zulüm hiçbir zaman cezasız kalmaz, devam etmez, abad olmaz. İslami ölçü budur.”

2 aylık bebeğiyle anne hapse gidiyor, sizin vicdanınız yok mu?

Çelebi, basının susturulduğunu, kısıtlı imkanlarla sesini duyuran medyanın haberlerine yansıyanların da halka ulaşmadığını aktarıyor. Yaşananlara bakıp şu soruları soruyor: “Başörtülüye kelepçe, 2 aylık bebeği ile anne hapse gidiyor. Sizin vicdanınız yok mu? Millet anlamıyor mu, bunları görmeyecek mi? Bu zulüm nereye gidecek, bizi nereye götürecek? Zavallı kadınlara, küçücük çocuk sahibi kadınlara bu yapılır mı? Başörtülüye kelepçe vurulduğu görülmemiştir. 28 Şubatta kapılardan çevrildiği vardır, ama bu yapılmamıştır. Vatandaşlarımızın işin iç yüzünü görmesi, olayları anlaması lazım.”

Kadı isen Fatih Sultan Mehmet de olsa haksız ise kolunu kesme kararı alırsın

Toplumsal infiale neden olacak zulümlere karşı hukukun işletilmesi gerektiğini kaydeden Çelebi, adalet talebini simgeleyen iki tarihi olayı örnek veriyor. Tecrübeli siyasetçi, “Vaktiyle Almanya’da kralın adamları zavallı bir köylü kadının da bahçesinde istimlak yapmak istiyorlar. O kadın, ‘sahipsizim diye bu haksızlığı nasıl yaparsınız’ diyor. Emniyet güçleri ‘ne yapabilirsiniz’ dediğinde kadın ‘Berlin’de hakimler var hakimlere şikayet ederim’ diyor. Topluma bazı gerçekleri net açıklamak, söylemek lazım. Zulme karşı olanlar zulüm yapıyorsa, bu idare bizden, ona taraftarız diyor ve susuyorsa o da zalimden yanadır. Cezasını görür. İnsanların haksızlığa isyan etmesi lazım. Haksızlık var diye haykırmalı. Hakim, kadı niye var? Meşhur hadisedir, Fatih Sultan Mehmet Han haksızlık yaptı diye bir gayri Müslim onu şikayet ediyor, kadı da kolunu kesme cezası veriyor. Uygulamaya geçmeden şikayet eden gayri Müslim ‘hayır’ diyor, ‘ben bunu gördüm ya kafi, padişahın kolu kesilmez’ diye şikayetinden vazgeçiyor. Eğer bir millet adalet istiyorsa, haksızlığa tepki gösteriyorsa bir güç tesis etmesi lazım. Filan yerde adam yakalanmış. Paralelci! Şu, paralelci! Neye dayanarak yapıyorsunuz bunları, mantıki, hukuki mesnediniz olmadan? Anayasaya aykırı. Böyle şey olmaz, olamaz.” diye konuşuyor.

Bu şartlarda başkanlık olursa kimse demokrasi ve münevver haysiyetinden bahsedemez

Rüştü Çelebi, siyasetin durumunu içler açısı diye tanımlıyor ve ekliyor: “Milletvekilleri liderlerin emrine girdi. Merhum Osman Bölükbaşı’nın bir sözü vardı, ‘Ne para ile satılacak vicdanlarımız, ne vicdanları satın alacak paramız var.’ demişti. Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu gibi isimler zulüm dönemlerinde dirayet göstermişti, şimdi onlar da yok. Bu şartlar altında başkanlık sistemi hayata geçirilirse, artık Türkiye’de demokrasiden, insan haklarından, münevver, aydın ahlakı ve haysiyetinden bahsedemezsiniz. Aydınlar bir kısım çevrelerin esiri gibi oldu, çok acı ama maalesef gerçek. En yakın dostlarımızı tanıyamaz hale geldik. Siyasetçilere karşı aydınların bu derece suskunluğu aklın alacağı bir şey değil.”

Hakim ve kadı, devlet adamının ayağına gitmez!

Ahmet Rüştü Çelebi, Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay başkanının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile çay toplama ve onu alkışlama sahnesinin demokratik ülkelerde rastlanan manzaralar olmadığı tespitini yapıyor: “İlmi ile amel etmeyen alim değildir. Türkiye’de yaşanan tam da bu. Cumhurbaşkanı çıkmış, başbakan çıkmış, peşinden de o ülkede adaleti temsil etmesi gerekenler (yüksek yargı başkanları) çıkmış onların peşinden gidiyor. Esasen hem modern hukukta hem İslami esaslarda bir hakim veya kadı, devlet adamının ayağına gitmez. Padişaha bile ayağa kalkmamıştır mahkemede kadılar. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han gibi padişaha karşı eyvallah etmemiştir.”

Bank Asya’nın tasfiyesini gerektirecek hiçbir şey yok

Türkiye’de ilk faizsiz finans kurumu Faisal Finans’ın kurucusu Çelebi, TMSF ve BDDK eliyle Bank Asya üzerinde yapılanları da doğru bulmuyor: “Bank Asya tasfiyeyi gerektirecek bir banka değil. Kanuna göre kurulmuştur. ‘Genel müdürü, öz sermayesi yeterlidir, rasyoları uygundur’ demiştim ilk el konduğunda. Şimdi dahi 1,2 milyar öz varlığı var. 4 yıl şubelerine kadar maaşını verecek durumda. Türkiye Finans’tan ayrılan arkadaşlardan birini BDDK başkanlığına getirdiler, o zaman ‘demek tasfiye için’ demiştim. Bu yapılan büyük haksızlık. Size ne zararı var bu bankanın? Bank Asya’da yatırımcılar var. Boydak ailesi var, temiz adamlar. Anadolu’nun en büyük yatırımcı ailelerinden biri. Vur damgayı paralelci. Bu olmaz.”

Bir ülkede zulüm ve adaletsizlik varsa gökten altın yağsa idareniz sürmez

Hizmet hareketine yönelik gözaltı, tutuklama dalgaları ile atılan adım ve alınan kararların evrensel hukuk ve anayasaya aykırı olduğunun altını çizen Çelebi, “Yapılanlar anayasa ve hukuka aykırı. İslami değerlere göre de eğer bir ülkede zulüm, haksızlık, adaletsizlik varsa, isterse o ülkede gökten altın yağsın, bu iş geçerli olmaz, böyle idare devam etmez, payidar olmaz. Yani şimdi ‘Biz efendim İslamı temsil ediyoruz, Müslüman idaresiyiz’ deyip zulüm yapamazsınız. Zulmü kim yaparsa yapsın, zulüm zulümdür. Ve hiçbir zaman payidar olmamıştır.” diye konuştu.

02 Haziran 2016 09:23
DİĞER HABERLER