39 derece ateşle şampiyonluk getirdi

39 derece ateşle şampiyonluk getirdi
Hastalığına ve 39 derece ateşine rağmen arkadaşlarını yalnız bırakmayan Kanarya'nın kaptanı Ömer Onan ise ayrı bir gurur yaşıyor.
Beko Basketbol Ligi play-off final serisinde G.Saray Cafe Crown'a 4-2 üstünlük kurarak şampiyon olan Fenerbahçe Ülker'de büyük sevinç hakim. Hastalığına ve 39 derece ateşine rağmen arkadaşlarını yalnız bırakmayan Kanarya'nın kaptanı Ömer Onan ise ayrı bir gurur yaşıyor. Sarı-Lacivertli forma altında 5 yılda 4. kez mutlu sona ulaşan millî oyuncu, rekabetten Türk basketbolunun kazançlı çıktığını söylüyor. Türkiye, 26 yıl aradan sonra unutulmaz bir basketbol serisi izledi. NBA'de Dallas ile Miami'nin final zamanına denk gelen bu şölen, iki güzide ekibimiz G.Saray ile F.Bahçe arasında da yaşandı. Sarı-Lacivertlilerin favori gösterildiği Beko Basketbol Ligi play-off finalini Sarı-Kırmızılılar, öyle bir hale getirdi ki 'favori' tabiri anlamını yitirmişti. Seride durum 3-2'ye gelmişti. Tam da bu sırada 12 Dev Adam'ın da yıldızı Ömer Onan çıktı sahneye. Üç gün boyunca 39 derece ateşle hastanede yatan deneyimli basketbolcu, buna rağmen formasını sırtına geçirdi ve Abdi İpekçi'de takımının başında salona çıktı. Son 5 yılda 4 kez şampiyonluk sevinci yaşayan Fenerbahçe Ülker'in yeteneği, Zaman'a şampiyonluk öyküsünü anlattı. Ülkerspor ile Fenerbahçe birleşince 2006-2007 sezonunda Sarı-Lacivertli formayı giydin. Son 5 sezonda 4'üncü kez şampiyonluk sevinci yaşadın. Duyguların neler? Tabii ki şampiyon olmak çok güzel bir duygu. Kupayı seyircimiz önünde kaldırmak istiyorduk. Ama olmadı. Sinan Erdem'de de kazanabilirdik. Seriyi 3-1'e getirdikten sonra benim hastalığım ve Tomas'ın sakatlığı bizi çok etkiledi. Savunma yapacak isimlerin sakatlığı çok üzücüydü. Gücümüz yoktu.Beşinci maçta kolumuzu kaldıramıyorduk. G.Saray da sürpriz bir topla kazandı. Yine de rakibimizin çok iyi mücadele ettiğini söyleyebilirim. Ama bizim gücümüz belli. Oynadığımız zaman iç saha-dış saha fark etmez. Her yerde galip gelecek güçteyiz. G.Saray'ı da candan tebrik ediyorum. Övgüyü hak ettiler. Güzel bir seri oldu. Basketbolseverlere unutamayacakları bir seri izlettik. Serinin 5. maçında hastalandın. 39 derece ateşle oynadın. Galatasaray Cafe Crown o maçı 72-71 kazandı. Bu süreci anlatır mısın? Boğazlarım şişti. Beta virüsü çıktı. Geçtiğimiz cumartesi akşamı ateşim 39 dereceye çıktı. Salıya kadar hastanede yattım. O gün maç günüydü. Saat 11'de çıktım ve kampa geldim. Akşam da oynadım. Normalde yapmamam gerekiyordu. Doktorlar kesinlikle oynamamam gerektiğini söyledi. Ama kaptan olarak arkadaşlarımla birlikte olmak istedim. 5-10 dakika oynayacağım diye konuşmuştuk. Ama 28 dakika kaldım. Gücüm yoktu. Yapabileceğim bir şey yoktu. Beta öyle bir şey ki hastalığım eklemlerime de vuruyordu. Son maçta da hastaydım ama bir öncekine göre daha iyiyim. Beni sorumluluklar o maça götürdü. Ben iş ahlâkı olan bir insanım. Hayatta her zaman üstüme ne düşüyorsa yaptım. Burada takım arkadaşlarımla olmak istedim. Ateşimin düştüğü anda hastaneden çıkacağımı biliyordum. Sinan Erdem'deki mücadeleyi kaybettikten sonra play-off serisinde durum 3-2 oldu. Artık deplasmana çıkacaktınız. Bu sizde strese yol açtı mı? Biz güçlü takım olduğumuzu biliyorduk. Akıllı oynadığımız zamanlar her türlü maçı çevirecek güçteyiz. Rakip de çok iyiydi. Gerçekten çok iyi hücum ettiler. Onlar da övgüyü hak ettiler. Bir tane şampiyon çıkacaktı, biz olduk. Şampiyon olamayacağız diye bir kaygımız yoktu. İnanın kaybetseydik son karşılaşmada bile kazanacağımızdan emindik. Hiçbir kaygımız olmadı. Abdi İpekçi deplasmanında oynadığınız maçlarda arkadaşlarına oranla daha sakindin. Bu halini neye bağlıyorsun? Dış sahada oynamak kolay değil. Evimizde de oynamak kolay değil elbette. Ayrıca deplasmandaki maçlarda daha sakin kalmak lazım. Oyununuza bakacaksınız. Seyirci ile fazla uğraşmayacaksınız ki ben yapı olarak karşı takım camiasıyla, seyircisiyle didişen biri değilim. El-kol hareketleri yapan biri değilim. Rakibi hep ciddiye almışımdır, bu böyle de devam edecektir. Şampiyonluk maçından sonra Tutku Açık'ın, seni Sarı-Kırmızılı taraftarların attığı yabancı cisimlerden korumak için kendini siper ettiğini gördük. Aranızda nasıl bir diyalog geçti? Hayır, Tutku kaçıyordu. (Gülüyor) Ben Tutku'yu yakaladım, kendime siper ettim. Tutku ile de çok iyi arkadaşız. Elbette orada insan ne yapacağını bilmiyor. Kafanıza ne geleceğinizi de bilmiyorsunuz. Ben de Tutku orada gitmeye çalışırken kendisini tuttum ve arkasına saklanmaya çalıştım. Şampiyonluğu getiren en büyük etken neydi? Evimizde kaybetmeyeceğimizi biliyorduk. Bizim için bu çok önemliydi. Sinan Erdem'de net skorlarla kazandık. Galatasaray da sahasındaki maçları kazanmak için elinden gelenin en iyisini yaptı. Rakip sahada bir maç kazanırsak işi bitireceğimizi biliyorduk ki bunu gerçekleştirdik. Ama 5 maçta hastalıkları tahmin edemedik. Art arda gelmesi talihsizlik oldu. Galatasaray'dan bütçe olarak da kadro olarak da çok daha güçlüydük. Normal oyunlar oynandığı zaman zaten fark ortaya çıktı. Onlar 3-2 ile avantaj ve moral yakalasa da bu fazla sürmedi. Ülker formasıyla da Fenerbahçe Ülker formasıyla da Efes'e karşı zaferlerin oluyordu. Bu kez Galatasaray'ı yenerek şampiyonluğa ulaştınız. Bu iki ekip arasında ne tür farklılıklar var? Arada çok fark var. Galatasaray karşısında şampiyon olmak camiayı mutlu ediyor. Bu iki ekip hem rakip hem de dost. Galatasaray'ı yenerek şampiyon olmak önemli. Asıl önemli olanı Türk basketbolunun kazanması. Çünkü iki takım oynadığında herkes bu olaya kilitleniyordu. Fenerbahçe ve Galatasaray olunca basketbol reklamını daha çok iyi yapacaktı ki yaptı. İnşallah rakibimiz de iyi yatırımlar yapar ve daha çok güçlenir. Kaldırdığınız şampiyonluk kupası dışarıdan bakıldığında ağır gibi görünüyordu. Sence? Oldukça ağırdı. Kaldırmakta zorlandık diyebilirim. O kadar efor sarf ettiniz, ardından bu kadar ağır bir kupa size veriliyor. (Gülüyor) Ancak yine de kupayı kaldırmak çok güzeldi. Bu arada artık federasyon madalyaları değiştirsin. Her yıl aynı madalya olmuyor. ZAMAN
19 Haziran 2011 08:17
DİĞER HABERLER