Org. Necdet Özel'in o ifadelerinin sırrını böyle çözdü

Org. Necdet Özel'in o ifadelerinin sırrını böyle çözdü
Zaman Gazetesi'nden Nuriye Akman, Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in 30 Ağustos resepsiyonundaki sözlerini köşesine taşıdı.

'Org. Özel’in “paralel yapı” iddiaları ve Silahlı Kuvvetler’de bununla ilgili yürütüleceği açıklanan disiplin çalışmaları hakkındaki soruya verdiği cevap da çok düşündürücü' diyen Akman, Özel'in  “Türk Silahlı Kuvvetleri, elinde bilgi ve belgeyle çalışır. Bunun dışında MİT ve Emniyet’ten belge istedik ama bize şu ana kadar bilgi, belge gelmiş değil" sözlerini hatırlattı ve can alıcı soruyu sordu: "Ne demek bu şimdi? MİT’in ve Emniyet’in elinde Genelkurmay’a gönderilecek ciddiyette bilgi-belge yok mu? Eğer şimdilik kaydıyla yoksa, önce adını paralel yapı diye koyup sonra içini doldurmaya mı çalışıyorlar? Org. Özel, Genelkurmay’ın kendi imkânlarıyla pekâlâ bilebileceği illegal oluşuma dair kanıtlar edinmiş olsa bunu hükümetle paylaşmaz mıydı?"

İşte Akman yazısı...

Genelkurmay Başkanı’na kulak vermeli

30 Ağustos resepsiyonu, önemli bir gerçeği ortaya çıkardı: Adı on yıllar boyunca “terörle mücadele” olarak telaffuz edilen, sonra biraz yumuşatılarak “Kürt meselesine” evrilen, bir dönem “açılım” ve nihayet “çözüm süreci” tanımına ulaşan 30 yıllık savaşı bitirecek çalışmalardan ordumuzun haberi yok!

Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel ’e bu yönde bir soru soruldu da öğrendik. “Hükümetin bir politikası var, o politika yürüyor. Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz, o çalışmanın içinde yokuz. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çalışmanın kamu kuruluşlarına gönderileceğini söylemişti, henüz bir şey gönderilmedi.” dedi Özel.

Bu sözler bayram kutlaması atmosferinde değil de doğrudan Genelkurmay’ın sitesine konularak veya basın toplantısı ile söylenseydi yer yerinden oynar ve askeri vesayet hortladı yorumları yapılırdı. Oysa şimdi açıklamanın içeriğine daha serinkanlı bir şekilde eğilebiliriz. Mekân ve söylem farkı durumun vahametini ortadan kaldırmıyor. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir dizi karar alınırken, ordu dışlanıyorsa buna hepimizin “hoop ne oluyor orada?” diye sesimizi yükseltmemiz lazım.

Tamam kimse ordunun her çorbaya maydanoz olduğu günlere dönelim istemiyor ama hepimizin hayatını A’dan Z’ye etkileyecek, bu kadar hayati bir meselede ordunun çözüm ortaklarından biri olmaması da ifrattan tefrite kaydığımızın göstergesi. Keşke resepsiyona giden meslektaşlarımız Özel’e bunun nedenlerini de sorsalardı. Yol haritası hazırlanırken ordudan görüş alınmaması hükümetin kendince “çatlak seslere” karşı bir tedbiri midir mesela? Halbuki Genelkurmay, açılımın başladığı 2009’dan bu yana çözüm karşıtı bir duruş sergilemedi. Akil insanlar seçip yurdun dört bir yanına göndererek halkın nabzına şerbetler sunan sivil yöneticilerimiz neden acaba  ordunun fikirlerine ihtiyaç duymaz?

Ülkemizin siyasi ve askeri yöneticileri arasında hangi konularda görüş ayrılığı bulunduğunu bilmeye hakkımız var. Org. Özel, “Kırmızı çizgiler aşılırsa gereğini yapacağımızı söyledik” demiş. “Ülke bütünlüğü”nün dışındaki kırmızı çizgilerin tamamını belirtmemiş sadece “10 yıl öncesiyle bazı nüans farklılıkları var” demekle yetinmiş. Kimse de sormamış o nüansları ve farklılıkları! Ne yani şimdi “Siyasiler her daim haklı, askerler her daim haksız” şeklinde özetlenecek bir paradigmaya mı savrulduk? Yeni Türkiye dedikleri bu mudur?

Ordunun ikna edilmediği bir çözüm sürecinin başarılı olmasını beklemek hamhayalciliğin ötesine geçemez. Sivil çözümlerin, askeri koruma ve kollanmaya ihtiyacı vardır. Bugün onu muhatap almazsanız, yarın uygulamada nasıl yardım isteyeceksiniz? Beşir Atalay’ın kamu kuruluşlarına göndereceğini söyleyip henüz gönderilmeyen o belgenin akıbetini birileri Yalçın Akdoğan’dan sormalı: Yol haritasını hangi kuruluşlar ne zaman öğrenecekler? Nihai belge hazırlanırken görüşleri alınacak mı yoksa her şey olup bittikten sonra bir emrivaki ile mi karşılaşacaklar?

Org. Özel’in “paralel yapı” iddiaları ve Silahlı Kuvvetler’de bununla ilgili yürütüleceği açıklanan disiplin çalışmaları hakkındaki soruya verdiği cevap da çok düşündürücü: “Türk Silahlı Kuvvetleri, elinde bilgi ve belgeyle çalışır. Bunun dışında MİT ve Emniyet’ten belge istedik ama bize şu ana kadar bilgi, belge gelmiş değil. İmzasız ihbar mektuplarıyla işlem başlatamayız. Türk Silahlı Kuvvetleri hukukun üstünlüğüne inanır, buna göre gereğini yapar.”

Ne demek bu şimdi? MİT’in ve Emniyet’in elinde Genelkurmay’a gönderilecek ciddiyette bilgi-belge yok mu? Eğer şimdilik kaydıyla yoksa, önce adını paralel yapı diye koyup sonra içini doldurmaya mı çalışıyorlar? Org. Özel, Genelkurmay’ın kendi imkânlarıyla pekâlâ bilebileceği illegal oluşuma dair kanıtlar edinmiş olsa bunu hükümetle paylaşmaz mıydı? Devletin kılcallarına kadar girerek haşhaşi dehşeti saçan bir örgütün orduyu pas geçmesi mümkün değildir herhalde. Akıl, Org. Özel’in resepsiyondaki açıklamasını “Bizde yok, onlarda yok” şeklinde okumaya zorluyor

02 Eylül 2014 09:40
DİĞER HABERLER