Avrupa Birliği Komisyonu ‘Türkiye 2022 Raporu’nu açıkladı. Raporda Türkiye’ye yönelik ağır eleştiriler var.
AKP hükümetinin, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler bağlamında yapılan uyarıları dikkate almadığı belirtilen AB ilerleme raporunda, ‘gerilemenin’ sürdüğü belirtiliyor. Türkiye ise her zaman olduğu gibi rapora tepki gösterdi.
AB ilerleme raporunda Türkiye’ye ilişkin eleştirilere geniş yer verildi. Türkiye’deki demokratik gerilemenin devam ettiği aktarılan raporda, etkili denge ve denetleme mekanizmalarının olmadığı ve AKP hükümetinin tavsiyelere uymadığına vurgu yapıldı. Güçler ayrılığı ilkesinin yok sayıldığı, rejimin hesap vermediği belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
Raporlama dönemi boyunca, AB üyeliğine bağlı olmasına rağmen reformla ilgili olarak Türk hükümeti olumsuz eğilimi tersine çevirmedi. AB’nin demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel hakların ve yargının bağımsızlığına ilişkin ciddi endişeleri ele alınmamıştır. Daha fazla gerileme oldu birçok alanda.
Ekonomik yönetişim ve piyasa ekonomisinin iyi işleyişine ilişkin endişeler arttı. Demokratik gerileme, raporlama sürecinde de devam etti. Cumhurbaşkanlığı sistemindeki yapısal eksiklikler devam etti. Avrupa Konseyi’nin ve kurumlarının kilit önemdeki tavsiyeleri hâlâ dikkate alınmadı.
Türkiye’nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi eksiklikler var. Raporlama döneminde demokratik gerileme devam etmiştir. Başkanlık sisteminde yapısal eksiklikler sistem yerinde kaldı. Avrupa Konseyi ve organlarının temel tavsiyeleri henüz ele alınmamıştır. Parlamento, hükümeti sorumlu tutmak için gerekli araçlardan yoksun kalmaya devam etti.
Anayasal mimari, yürütme, yasama ve yargı arasında sağlam ve etkin bir kuvvetler ayrılığını sağlamadan, yetkileri Cumhurbaşkanlığı düzeyinde merkezileştirmeye devam etti. Etkin bir kontrol ve denge mekanizmasının yokluğunda, yürütme organının demokratik hesap verebilirliği seçimlerle sınırlı kalmaya devam etmektedir.
Anayasal yapı, yürütme, yasama ve yargı erkleri arasında sağlam ve etkili bir ayrım olmasını sağlamaksızın, yetkileri cumhurbaşkanlığı seviyesinde merkezileştirmeye devam etti. Etkili bir denge-denetim mekanizmasının yokluğunda, yürütme erkinden demokratik yollarla hesap sorulması seçimlerle sınırlı kalmaya devam ediyor.
Yargı, terörle bağlantılı suçlarla ilgili olarak Meclis’teki muhalefet partilerinin üyelerini sistematik olarak hedef almaya devam etti. Seçimlerin yasal çerçevesi ve siyasi partiler sorunlu olmaya devam ediyor. Seçim barajı yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürüldü. Türkiye, AGİT Demokratik Kalkınma Dairesi’nin geri kalan tavsiyelerini henüz ele almadı.
İktidar koalisyonu hükümetinin, muhalefet partilerinin belediye başkanlarına yaptığı baskı, yerel demokrasiyi daha da zayıflattı. Muhalefet partilerinden belediye başkanları, idari ve adli yargıyla karşı karşıya kaldı. Soruşturmalarla Güneydoğudaki yerel demokrasi ciddi şekilde engellendi. Güneydoğuda, zorla görevden alınan belediye başkanlarının yerini hükümet tarafından atanan kayyumlar almaya devam etti.
İnsan ve temel hakların bozulması devam etti. Olağanüstü hal sırasında alınan önlemlerin çoğu yürürlükte kalmaya devam ediyor. Yasal çerçeve, insan ve temel haklara saygının genel güvencelerini içerir, ancak mevzuatın ve uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekir.