Taleban, Afgan güvenlik güçlerinin bölgesel merkezleri savunmayı başaramaması üzerine çeşitli modern askeri ekipmanları ele geçirdi. Örgüt, şaşırtıcı bir hızla vilayet başkentlerini, askeri üsleri ve hafta sonunda ülkenin başkenti Kabil'i kontrolu altına almasıyla birlikte savaş uçakları gibi daha büyük kazanımlar da elde etti.
ABD Savunma Bakanlığı'ndan adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Taleban'ın eline geçen ABD'nin Afgan güvenlik güçleri için tedarik ettiği askeri malzeme miktarının çok büyük olduğunu doğruladı. Afgan güvenlik güçlerinin bazı yerlerde savaşmak yerine araçlarını ve silahlarını Taleban'a teslim etmesi, ABD ordusu ve istihbarat dairelerinin yanlış değerlendirmesinin bir sonucu olarak yorumlanıyor.
ABD'nin sürdürülebilir bir Afgan ordusu ve polis gücü oluşturmayı başaramaması ve bu kuvvetlerin çöküşünün nedenleri, askeri uzmanlarca uzun yıllar boyunca araştırılacak.
Ancak sorunun temel boyutu, Irak'ta yaşananları hatırlatıyor. Bu durum, Afgan güçlerin içinin boş, üstün silahlarla donatılmalarına rağmen çatışma motivasyonu gibi kilit bir bileşenden yoksun olmalarıyla açıklanıyor.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, hafta başında, "Parayla irade satın alamazsınız. Liderlik niteliğini satın alamazsınız" şeklinde konuşmuştu.
Eski başkanlar George W. Bush ve Barack Obama dönemlerinde Afganistan savaşı için strateji geliştirmeye katkıda bulunan emekli Tuğgeneral Doug Lute, somut kaynaklar sunulmuş olsa da Afganlar’ın daha önemli soyut niteliklerden yoksun olduklarının altını çizdi.
Emekli Tuğgeneral Lute, "Savaş ilkesi hep geçerlidir, manevi etkenler maddi etkenlere egemendir. Moral, disiplin, liderlik, birlik ve bütünlük ruhu gibi etkenler, asker sayısı ve ekipman miktarından daha belirleyicidir. Biz Afganistan'a dışarıdan gelenler olarak malzeme sağlayabiliriz, ancak soyut, manevi etkenleri sadece Afganlar'ın kendileri sağlar" dedi.
Daha az sayıda, daha az gelişmiş silahlara sahip olan ve hava gücü bulunmayan Taleban militanları, Afgan güvenlik birimleri karşısında daha etkin olduğunu gösterdi. ABD istihbaratının Taleban'ın elinde bulundurduğu bu üstünlüğün kapsamını anlayamadığı belirtiliyor.
2001 yılında Afganistan çatışmasına katılan, eski Başkan Donald Trump'ın başkanlık döneminin sonunda Savunma Bakan Vekili olarak görev yapan Chris Miller, "Eğer umudu bir eylem planı olarak kullanmamış olsaydık ABD askerlerinin hızla geri çekilmesinin, Afganistan ulusal güçlerine terk edildikleri sinyalini verdiğinin farkına varmış olurduk" şeklinde konuştu.
Columbia Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler ve kamu işleri profesörü ve Afganistan'daki ABD komutanlarının eski danışmanı Stephen Biddle da Biden'ın asker çekme açıklamasının son çöküşü harekete geçirdiğini savundu.
"ABD'nin askerlerini geri çekmesiyle ilgili en büyük mesele, tüm Afganistan'a başlarının dertte olduğu mesajını göndermesiydi. Herkes bu ani sinyali aynı şekilde algıladı" diyen Biddle, Nisan'dan önce Afgan hükümetine bağlı askerlerin savaşı yavaş yavaş kaybettiğini, ancak Amerikalı ortaklarının eve döndüğünü öğrenmeleriyle birlikte savaşmadan pes etme dürtüsünün "yangın gibi yayıldığını" kaydediyor.
16 Ağustos 2021 - Taleban savaşçıları, Afganistan'ın başkenti Kabil'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ana giriş yapısı önünde nöbet tutuyor.
AYM'den Türkiye Varlık Fonu'na denetim ayarı
Ferdi Zeyrek davasında tutuklu 2 sanığa tahliye
Gündemden düşmeyen ölümde şok iddia: 'Güll'nün itildiği görüntüler ortaya çıktı'
Venezuela diken üstünde: ABD, ülkedeki vatandaşlarına acil çıkış uyarısı yaptı
Milletvekilleri ve Öcalan İmralı'da neler konuştu? Tutanak komisyonunda okundu
11. Yargı Paketi, Meclis komisyonunda kabul edildi: Bazı suçlar kapsam dışı kaldı