Ülkemizde işlerin yolunda gittiğini düşünenler varsa sakın yurtdışına çıkmasın. Hele demokratik ülkelere asla gitmesin. Boşuna çakır keyiflerini bozmuş olurlar.

Demokrasiden hazzetmeyen statükocu rakiplerine karşı Erdoğan’ı ve AKP’yi destekleyen herkes büyük bir hayal kırıklığı ve aldatılmışlık duygusu içinde. İslam dünyası için parlak bir örnek ve Batı’da yükselen İslamofobi’yi önleyecek bir set olması beklenen AKP iktidarı pek çok platformda artık kendisi bir sorun olarak konuşuluyor.

İslami değerler ile demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerlerin bir arada olabileceğini gösterme potansiyeli taşıyan bir başarı hikâyesinin koşar adım iflasa sürüklendiğine artık kimsenin şüphesi yok.

Washington’da konuştuğumuz bir Türkiye uzmanı aynen şöyle söylüyordu: “Bugüne kadar Erdoğan ve AK Parti hükümetinin politikaları ve yönelimleri konusunda tartışmalar olmuştur. Bu tartışmalarda Washington’da onları eleştiren birisi varsa, mutlaka savunan birileri de olmuştur. Ama şu anda, hükümetten kongreye, insan hakları örgütleri ve sivil düşünce kurumlarından Pentagon’a varıncaya kadar Erdoğan’ı savunacak bir tek kişi bile bulamazsınız.”

Demokrasiden uzaklaşma, medyaya uygulanan baskı, hukukun rafa kaldırılması ve yolsuzluklar konusunda kimseye bir şey söylemeye gerek yok. Düşünce kuruluşu Center For American Progress’te ve Columbia Üniversitesi’nin ünlü gazetecilik ödülü Pulitzer’ı veren gazetecilik fakültesinde iki panelde ülkemizde medya özgürlüğü alanında yaşanan büyük sıkıntıyı konuştuk. Ama herkes olan bitenin zaten farkındaydı. Gelişmeleri yakından takip edenler, Türkiye’yi artık Rusya, Mübarek Mısır’ı ve Chavez Venezuela’sı ile karşılaştırıyor.

(...)