Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz, Tenkil Müzesi'ni ziyaret etti ve izlenimlerini 'Tarihi bir mekanda tarihi bir etkinlik' başlıklı bir yazı ile kaleme aldı.
Tarihi bir mekanda tarihi bir etkinlik
“Ey iman edenler! Adalet ile hükmeden hakimler ve Allah için (doğru söyleyen) şahitler olun. Şahitliğiniz kendi aleyhinize veya çocuklarınızın ve yakınlarınızın aleyhine olsa bile, zengin olsun fakir olsun doğru şahitlik edin. Allah her ikisine de sizden daha yakındır.” (Nisa Suresi 135)
Yaşananlara doğru şahitlik etmek hepimiz üzerine farz. Türkiye’de yaşanan insanlık utancının kalıcı şahitliğini yapmak hedefiyle kurulan Tenkil Müzesi, 10-30 Temmuz tarihleri arasında Nazi döneminde Alman Gizli Polis Teşkilatı tarafından kullanılmış ve mahzenlerinde işkence çığlıklarının yankılandığı eski bir hapishanede bir sergi açtı.
Ben de o sergiyi gezdim ve şahit oldum. Hepimizin bildiklerini bu kez bir bütünlük ve silsile içinde takip etmek, yaşanan zulmün neleri yıktığına mazlumlara ait emanetler eşliğinde şahitlik yapmak ve yüzleşmek çok tesir ediciydi. Halen yaşanmaya devam eden Tenkil Felaketi’ni anlamak, Yusufvari hikayemizi idrak etmek ve gelecek nesle taşıyabilmek için çok önemli.
Müzenin gönüllülerinden biri anlattı. Hiçbir karşılık almadan, harcadığımız elektriğin karşılığını olsun verelim demelerine rağmen yönetim hiçbir şekilde bunu kabul etmemiş. Bunun üzerine müze gönüllüleri bina yönetimine Nazi dönemine ait sergilerinin İngilizce ve Türkçe çevirilerini yapmayı teklif etmiş, onlar da bu dayanışmadan çok memnun kaldıklarını ifade etmişler. Bunlar yeni açılımlar adına ayrıca ümit verici anekdotlardı.
Serginin olduğu tarihi hapishanede ağır bir demir kapı sizi karşılıyor. 1800’lü yıllardan itibaren hapishane olarak kullanılan bu tarihi bina Nazi döneminde de Gestapo tarafından kullanılmış. 2010 yılından bu yana bu acı gerçeğin farkındalığını arttırmak için kendi daimi sergisi olan aktif bir kültür merkezi olarak yoğunlukla gençler tarafından kullanılıyor. Tenkil Müzesi’nin sergisine geçmeden önce, müze rehberliğini üstlenen genç gönüllü arkadaşlar bizi Nazi dönemiyle ilgili daimi sergiyi gezdirdi. Yerin altına, karanlık mahzenlere indik. Binlerce insanın son günlerini acımasız bir zulme maruz kalarak geçirdiği o mekanın etkisini kelimelere dökmek çok zor. İmkanı olan herkesin gidip şahit olması gerek.
Sonra binanın ikinci katına çıktık. Demir parmaklıklı bir kapı ve karşınızda tenkil felaketi: Sergiyi gezerken adeta‚ bizim başımıza ne geldi ve nasıl oldu?‘ sorusunun cevabını bir kitap okur gibi okuyorsunuz. Ama sadece gözlerinizle değil, bütün hissiyatınızla. Bildiklerinize ve belki kısmen yaşadıklarınıza bu kez ihata edici bir şekilde şahit oluyorsunuz. Sergi iki bölümden oluşuyor.
Yıkımın Boyutları ve Tenkil Felaketinde SuçlarBurada tenkil sürecinde nelerin yok edildiğine ve bunun nelere sebep olduğuna şahit oluyorsunuz. Eşitlik hakkının, ifade ve basın hürriyetinin ve yargı bağımsızlığının nasıl yok edildiğini sadece görmüyorsunuz. Gazeteci Tarık Toros’un televizyonu kapatmak için geldiklerinde bağımsız medya mücadelesi için saatlerce canlı yayın yaptığı telefona bakarken derinden hissederek yaşıyorsunuz.
Yüzlerce insanın hayatını işkence altında kaybettiği, binlercesinin ise toplama kampına gönderilmeden işkence edildiği ve adeta zamanın donduğu bu tarihi hapishanede işkence altında vefat eden Gökhan Açıkkollu’nun kırık gözlüğünün sessiz çığlığı yankılanıyor. Gökhan öğretmenin o boş sandalyesi, işkenceye rağmen duruşundan vazgeçmektense, canını vermeyi tercih eden birinin kahramanlığını, vefasını haykırıyor.
Bir Felaket yaşanıyor, adı da TenkilTürkiye’de, 2013’ten bu yana devrin muktedirlerinin Hizmet gönüllülerine yönelik başlatmış olduğu ‘bir daha neşv-ü nema bulamayacak şekilde kökünü kazıma’ girişiminin ismidir Tenkil. Sergiyi gezerken bunu gerçekten idrak ediyor, yüzleşiyorsunuz. Tenkil Müzesi’nin, bu şiddette bir zulme maruz kaldıkları halde şiddete asla bulaşmamış olan ve barış demeye devam eden bir Hareket’in hikayesini gelecek nesillere taşıması ise, yaralarınıza bir nebze şifa oluyor.
İnsanoğlunun şiddet ve insanlık dışı zulmü için sahip olduğu korkunç potansiyelin bir hatırlatıcısı olan Tenkil Müzesi’nin sergisini hususen de yerli dostlarımızla birlikte ziyaret etmenin çok tesirli olacağına inanıyorum. Tarihi bir mekanda bu tarihi şahitlik imkanı kaçırılmamalı.