Acı bir kemer sıkma dönemi, ardı ardına zam furyası geliyor

Seçimden önce ertelenen ya da affedilen kamu borçları ve zamları, seçimin bitmesinin hemen ardından gündeme geldi. Enerjiden vergiye kadar birçok alanda yeni zamlar yapılması bekleniyor ve kamuda ciddi bir kemer sıkma operasyonunun başlayacağı öngörülüyor. Ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, RS FM'de ekonomideki kötü gidişi yorumladı.
Sönmez kamunun borç yükünün ciddi biçimde arttığını dile getirirken 12 ay içinde 240 milyar dolar gibi bir rakamın ödenmesi gerektiğini dile getirdi. Sönmez seçimden önce hiç konuşulmayan zamların ve yeni kemer sıkma politikalarının bizi beklediğini söyledi:

‘KAMU MALİYETİNİ AZALTMAK BİRİNCİ ÖNCELİK'

"Yarın Haziran ayı enflasyonu açıklanacak. Bugünden baktığımızda yıllık 12.15 oranında enflasyon var. Bu rakam diğer OECD ülkelerinde yok. Bir tek Arjantin'de var, o da IMF kapısına dayandı. Bunu kontrol altına alma konusunda henüz bir çaba yok. Bunun dinamikleri belli. Tarım önemli bir fiyat artış dinamiği. Çünkü arz ve üretim eksikliği var. Tarım bir günde çökertilmedi. 2001 krizine kadar gidebiliriz. Orada bozulan dengeleri düzeltmek adına devletten tarıma giden destekler kaldırıldı. İnsanlar tarımdan soğutulup kentlere taşındı. İnsanlar ithalata yüklendi. Tarladan tezgaha aradaki aracıların fiyat bindirmeleri var. Bunlara karşı da önlem geliştirilmedi. Seçmen davranışında bunlar göz önüne alınıyor. Bütün bunları görüp de hemen rejime oy verenlerin oranı yüzde 40. Yüzde 60'ın buna itirazı var. Yüzde 40 bunu görerek bu rejime nasıl onay veriyor? Biraz bekle gör, belki düzelir, iyileşin demeye dayanıyor. Enflasyon can yakmaya devam edecek. İnsanların gelirleri bu kadar artmıyor. Yıllık yüzde 13-14'e gelecek. Bu kadar kimin geliri arttı ki? Bu artışların yanı sıra insanların gelirleriyle kıyaslaması var.

TARIM VE DÖVİZ

Bir ayak tarım, diğer ayak ise döviz. Enerjiden sanayi ürünlerine kadar ithal girdi kullanılıyor. Onun fiyatı artınca üretici sanayici bunu maliyetlere yansıtıyor. Perakendecinin önüne geliyor, bunlar bir süre dişini sıkıyor, karını azaltıyor. Ama olmayınca perakendeci de zam koyuyor. Üretici fiyat artışı yüzde 20, perakendeci artışı yüzde 12. Demek ki saklanan bazı rakamlar var geride. Seçimlerden önce döviz neyse şimdi o. Seçimlerden sonra risk azalması da mümkün olmadı yani. Hazinede paranın azalması da önemli bir sorun. Seçime giderken yapılan harcamalar var. Mesela bayramda emeklilere yapılan ödemeler. İkincisi pompa fiyatlarında vergi yansıtılmadı. Ama hazineye girmesi gereken vergi girmedi. Bu gibi seçim rüşvetleri hazine açığını büyüttü. Zaten hazine geçen seneden beri ciddi açıklar veriyor. SGK prim toplayamıyor. Maaş ve sağlık harcamalarında açıklar var. Köprü ödemeleri gibi şeylerle kamu maliyesi açıkları büyüyor. Türkiye kamu maliyesinde açık vermiyoruz diye övünürdü. Ama bu konu da su almaya başladı.

ZAM DÖNEMİ BAŞLIYOR

Seçim sonrasına ertelenen en büyük şey kamu maliyetini azaltmak. Kamuyla ilgili mal ve hizmetlerin fiyatları artacak. Mesela doğal gaz artacak. Enerji fiyatlarına yapmadıkları zamlar başlayacak. Vergi gelirleri artırılacak. Kemerler sıkılacak. Sıkılan kemerlerin de bir maliyeti var. Yerel seçim basıncı var. Hatta erkene alınacak söylentileri dolaşıyor. Bu hükümet sanıldığı kadar tek başına değil, MHP koltuk değneği ile dolaşıyor. Bu önlemler ittifaka mal edilirse herkes zarar görebilir. Ancak en önemlisi dışarıdan para gelmiyor. Türk ekonomisi eninde sonunda dış kaynak bulmak zorunda. Vadesi gelmiş borçlar var. 183 milyar dolar borcun döndürülmesi lazım. Önümüzdeki 12 ayda 240 milyar dolardan gazla kaynak bulmak gerekiyor. Eskiden para bulmak kolaydı, ucuzdu. Ama şimdi ABD ve AB faizleri yükseltti.

ARTIK PARA GELMİYOR

Türkiye'de riskler hala yüksek. Para çekemiyor. Bu yüzden dövizin fiyatı düşmüyor. Hala bıçak sırtındayız. Bu seçim ne içeri ne dışarı güven vermiyor. Geçilecek bir cumhurbaşkanlığı sistemi var, nasıl işleyecek kimse bilmiyor. Kimse yatırım yapmıyor. Paraların önemli bir kısmı yastık altına çekildi, bir kısmı yurt dışına gitti. Yurt dışında iş yapma hadisesi herkese yerleşti. Bu gidiş ekonomi açısından hiç iç açıcı değil. Eskiden seçimden sonra bulutlar dağılırdı, şimdi bu duman dağılmış değil, dışarıda hava kötü. Bütün bunların ekonomiye fiyatlara ağır yansıması var, işsizlik var. Konut piyasasında ciddi stoklar var, büyük düşüşler olabilir. Kimse konut almak istemiyor.

‘HABERTÜRK'ÜN KAPANMASINA ŞAŞIRMADIM'

Habertürk'ün kapanmasına hiç şaşırmadım. Belli bir kuşak gazeteden haber okumuyor. Elini cebine atıp gazete almıyor. Ama herkes cepten bir şeyler okuyor. Tirajlar ciddi düşmeye başladı. Buna saray rejiminin medyayı hegemonyası altına almasını da eklersek… Medya patronları karlı olmayan medya sektöründen yavaş yavaş çıkmaya başladı. Ben Demirören'in de Milliyet ve Vatan'ı kapatabileceğini düşünüyorum. Hükümete desteği zaten elektronik ortam ve televizyondan yapıyorlar. Hizmetin maliyetini düşürmeyi istiyorlar. Demirören gruptan da buna benzer bir şey bekliyorum. Bir toplumu yönetmenin iki aygıtı vardır: Sopa ve rıza. Sopa güçlenince insanların rızasını sağlayacağı medyaya gerek kalmadı. Kamu yayınları zaten yeterince kullanılıyor. Gazeteden ekmek yiyen insanlar var onlara yazık olacak. Matbaa ve dağıtım sektörü de üzülecek."

Sputnik
02 Temmuz 2018 14:51
DİĞER HABERLER