Adem Yavuz Arslan'dan, Başbakan'a şok soru

Adem Yavuz Arslan'dan, Başbakan'a şok soru
AB ve ABD cephesinde 'paralel' ithamlar tam bir paranoya olarak değerlendirilmeye başlandı.

Hükümetin Türkiye içinde ve özellikle de yurt dışında yaşanan tüm olumsuz gelişmeleri paralel yapı adı altında oluşturduğu hayali odağa atfetmesi artık AB ve Özellikle ABD cephesinde artık bu ithamlar tam bir paranoya olarak değerlendirilmeye başlandı. Son olarak ABD Ankara eski Büyükelçisi Francis Ricciardone de Türk yetkililerden suçladıkları isimler ile ilgili bir belge sunmalarını istediklerini aktarmış ancak kendilerine somut hiç bir delil gösterilemediğini ifade etmişti. Bu sözlerinin ardından bazı medya organlarında Ricciardone de 'paralel' olarak adlandırılmıştı. Bugün gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan da son olarak kaleme aldığı yazısında tüm bu gelişmelere dikkat çekerek 'Obama da paralel olacak mı?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte Adem Yavuz Arslan'ın o yazısının ilgili bölümü:


"Erdoğan ve AKP kurmaylarının öncelikli işi, Türkiye’de ya da nadiren geldikleri Washington’da görüştükleri ABD’li muhataplarına Fethullah Gülen’i şikâyet etmek.

Öyle ki ABD’liler bile Erdoğan’daki Gülen takıntısından bıkmış durumda. Eskiden kapalı kapılar ardında yorumlar yaparlardı, artık açıktan ‘paranoya seviyesinde’ diyorlar.

Son örneği hafta içinde yaşadık.

ABD Ankara eski Büyükelçisi Francis Ricciardone, German Marshall Vakfı’ndaki konuşmasında Türk muhatapları ile aralarında geçen diyaloğu anlattı.

AKP kurmayları Hizmet Hareketi’ne ‘silahlı terör örgütü’ deyip uçuk iddialar sıralamışlar.

Büyükelçi, Türk tarafına söylediklerini mikrofonlara da söyledi:

“Diyoruz ki Türk yasalarına ya da ABD yasalarına göre suç olan bir şey gösterin, delilini getirin. Terörle mi irtibatlılar, kara para mı aklıyorlar, insan mı kaçırıyorlar ya da illegal bir trafiğin mi içindeler? Hadi bunların hiçbiri yok, vize yasasını da mı ihlal etmemişler?”

Bu sözler AKP için ayıp olarak yeter de artar bile.

Fakat gelin görün ki siyaseten işlerine gelmeyen her şeyi ‘paralele bağlayan’ hükümet ve medyası, büyükelçiyi de ‘paralele bağlayıp’ işin içinden çıktı. Yakında Obama’yı da paralel yaparlarsa şaşmamak lazım.

Oysaki burada önemli olan büyükelçinin ne dediğinden çok AKP’nin ne yaptığıydı.

Özellikle ‘Bizi yurtdışında şikâyet ediyorlar’ diyen Başbakan Davutoğlu’na sormak lazım: Kim kimi, nasıl şikâyet ediyormuş?

Başbakan işin kolayını bulmuş gözüküyor. AB ve ABD’deki her negatif gelişmeyi Cemaat’e bağlıyor.

Eh Erdoğan ve Davutoğlu böyle yaparsa AKP kurmaylarının geri durması mümkün değil.

Mesela MKYK üyesi Bülent Gedikli’ye göre Cemaat, Rum ve Ermeni lobilerini harekete geçirerek ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’na Türkiye’nin dahil olmasını engellemeye çalışıyormuş!

Aynı şeyi Ermeni meselesinde de yaşayacağımız kesin.

Ermeniler’in 2015 için yoğun bir hazırlık içinde olduğunu bir tek Ankara duymadı. Oysaki Washington’da ‘Soykırım kabul edilirse ne olur’ sorusunun üzerinde yoğun tartışmalar dönüyor.

Böyle bir dönemde Ankara’nın diplomatik kanalları sonuna kadar zorlayıp tehlikeyi bertaraf etmesi beklenirdi.

Ancak ‘devlet aklı’ dediğimiz şey; Reza Zarrab’ın önüne yattığı için yaklaşmakta olan tehlikeyi gören yok.

Üstelik Kongre’nin iki kanadında da Ankara’nın tezlerine sıcak yaklaşan Cumhuriyetçiler etkinken bazı şeyler daha kolay aşılabilirdi.

Ama Erdoğan işleri özellikle zorlaştıracak adımlar atarak milliyetçi tabana oynamayı tercih ediyor.

Tam da 24 Nisan’da Ermenistan liderini Çanakkale Savaşı’nın 100. yılı nedeniyle yapılacak programa davet etmek bu politikanın parçası.

Yanlış üstüne yanlış yapmakta bir sakınca görmüyorlar. Nasıl olsa bütün hatalarını havale edecekleri bir ‘paralel’ yalanı var.

Gerçi ‘paralel yalanına’ Edirne’nin ötesinde itibar eden yok ama olsun, zaten Edirne’nin ötesindekiler de oy kullanmıyorlar."

19 Ocak 2015 08:48
DİĞER HABERLER