1,5 yaşındaki oğlu Enes’le üç gündür Edirne Cezaevinde tutuklu olan ev hanımı Hatice Soyer’in eşi Çetin Soyer yaşadıklarını anlattı. Avrupalı parlamenterlere bir mektup gönderen Soyer, “Afgan ve Suriyeliler geri itildiğinde çay-kahve ikram ediyorlar, biz geri itildiğimizde ise hapse gönderiyorlar.” dedi.
Geçen hafta cuma günü üç çocuğuyla birlikte Yunanistan sınırından Türkiye’ye geri itilen ve 1,5 yaşındaki oğlu Enes ile birlikte tutuklanıp Edirne Cezaevine konulan ev hanımı Hatice Soyer’in eşi Çetin Soyer, Avrupalı parlamenterlere mektup gönderdi.
Yaşadıkları korkunç olayı anlatan Soyer, “Adil olmayan yargı, toplumdan dışlanma, KHK’lılara yönelik nefret söylemi bizi nefessiz bıraktı. Hiç olmazsa özgür bir birey olmak için çıktığım yolculukta, onur kırıcı ve yasa dışı pushback(geri itme) olayına maruz kaldım. Bizimle aynı botta olan Türk vatandaşlarının hepsinin durumu aynı. Türk jandarması, Afgan ve Suriyeliler geri itildiğinde çay ve kahve ikram ediyor, biz geri itildiğimizde hapse gönderiyorlar.” dedi.
Bold'un haberine göre KHK’lı fen bilgisi öğretmeni Çetin Soyer, Bitlis E Tipi Cezaevinde 37 ay hapis yattıktan sonra eşi Hatice Soyer ve 1,5, 5, 9 yaşındaki üç çocuğuyla birlikte Türkiye’yi terk etmeye karar verdi. 13 Mayıs 2022 cuma sabahı Meriç Nehri’nden Yunanistan’a geçmeye çalıştılar.
BOTLARINI DELİP BATIRDILAR
Ancak daha karşı kıyıya varmadan kendilerini karşılayan başka bir bot, 12 kişinin bulunduğu botlarını kesici bir aletle batırdı. Canlarını zor kurtardılar. Çocuklar boğulma tehlikesi atlattılar. Tekrar Türkiye’ye ayak basan Soyer ailesini jandarma gözaltına aldı. Baba Çetin Soyer ve iki çocuk serbest bırakılırken, anne Hatice Soyer, sütten kesilmemiş bebeği Enes ile birlikte Edirne Cezaevine konuldu.
“BOTTA 3 KADIN, 5 ÇOCUK, 7 ERKEK VARDI”
Bold Medya’ya konuşan Çetin Soyer, bindikleri botta üç kadın, 7 erkek ve 5 erkek çocuğunun olduğunu, kıyıdan 3 metre açıldıktan sonra karşılarına başka bir bot çıktığını söyledi. Soyer olay anını şöyle anlattı:
“Bota bindik, üç metre gittik. Başka bir bot karşımıza çıktı. Yunan askerli direkt yüzümüze ışığı tuttular, silahları doğrulttular. Yüzleri maskeliydi ama üniformalıydılar. İngilizce konuştular. Türk olduğumuzu söyledik. Türkçe konuşmamızı istediler. Bize yardım edeceklerini söylediler. Benim iki küçük çocuğu yanlarına aldılar, bir iki kişi de geçti. Sonra telsizle bir yerleri aradılar. Sonra telefonlarımızı, kimliklerimizi, üzerimizdeki parayı aldılar. Bir iki kişiyi dövdüler. Bizim botu biraz Türkiye sınırına yanaştırdılar.”
“BOTUMUZU BIÇAKLA KESİP BATIRDILAR”
Bıçakla kestiler. Bot o anda battı, boğazımıza kadar sudaydık hepimiz. Hemen çocukları kıyıya çektik. Benim ortanca çocuğu bulamadım, baktım botla aşağı doğru nehirde gidiyor, onu da çektik aldık. Orada sabah olmasını bekledik. Çocuklar donmak üzereydi. Sonra Türk askeri geldi. Herkes gözaltına alındı. Üç kadın tutuklandı.”
Eşi Hatice Soyer’in mahkemesinin Bitlis’te yerel mahkemede devam ettiğini ifade eden Soyer, “Eşime daha önce 6 yıl 3 ay ceza aldı. İstinaf bir yıl sonra kararı bozdu, yerel mahkemeye geri gönderdi. Yargılaması devam ediyor. Şu anda cezası yok. 26 Mayıs’ta Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi var. Edirne’deki hakim, bana ‘Seni tutuklayacağız’ dedi. Tamam takdir sizindir, dedim. Sonra vazgeçti herhalde. Sonra eşim girdi. Ona da ‘Sen hiç içeride kalmadığın için seni tutuklayacağız’ demiş.” diye konuştu.
DELİL, TERMAL OTELDE 2 GÜN KALMAK
Eşinin dosyasında Yargıtay’ın ‘suç’ saydığı ne Bank Asya hesabı ne ByLock programının olmadığını söyleyen Çetin Soyer, ev hanımı bir kadının hangi delillerle yargılandığını ise şöyle açıkladı:
“2010 yılında kapatılan eğitim kurumlarında 5 ay sigortasının olması, biz daha evlenmeden önce ailesiyle birlikte Kızılcahamam’daki Asya Termal’de iki gün kalması. Bir de iki tanık var. Onlar da mahkemeye geldi, tanımadıklarını söyledi. Bir tanık eşimi bir kere görmüş, onu söyledi. Bu yüzden sıkıntı yaşıyoruz. Başka Bank Asya hesabı yok, ByLock yok.”
ALMAN, BELÇİKALI VE HOLLANDALI PARLAMENTERLERE MEKTUP
Çetin Soyer tüm bu yaşadıklarını Avrupalı parlamenterlere mektup yazarak anlattı. Belçikalı Maria Arena, Alman Erik Marquart, ve Hollandalı Tineke Strik’e ithafen yazılan mektup şöyle:
“Sayın Parlamenter,
13 Mayıs Cuma günü sabaha karşı eşim ve üç çocuğumla birlikte iltica amacıyla Meriç nehrinden Yunanistan tarafına geçtik. Kıyıda, Yunan askerleri bizi agresif davranışlarla karşıladı. Biz 12 kişilik grup idik. Telefonlarımızı ve ceplerimizdeki paraları aldılar. Bizim 3 çocuğumuzu kendi botlarına alıp Türk tarafına bıraktılar. Kullandığımız botu patlatıp tüm yetişkinleri Meriç nehrine ittirdiler. Canımızı zor kurtardık ve Türk tarafında jandarmaya yakalandık. ‘Sen hiç hapis yatmamışsın’ diyerek eşimi tutukladılar.
Eşim ve emzirdiği 18 aylık oğlum Enes Edirne cezaevine kondu. Eşim Hatice Soyer, ev hanımı. Bir tanık ifadesi nedeniyle Gülen hareketine üyelikten 6 yıl 3 ay ceza aldı. Ben Fen bilgisi öğretmeniyim, bana da 7 yıl 6 ay ceza verdiler. Ben 37 ay hapiste kaldım. Halen haftada bir imza atıyorum.
Her ikimizin dosyası yüksek mahkemede. Onaylanırsa yeniden hapis yatacağım. Son yıllarda KHK ile işten atılan ve hapse konan on binlerce insan hakkında muhakkak bilginiz vardır. Adil olmayan yargı, toplumdan dışlanma, KHK’lılara yönelik nefret söylemi bizi nefessiz bıraktı. Hiç olmazsa özgür bir birey olmak için çıktığım yolculukta, onur kırıcı ve yasa dışı pushback (geri itme) olayına maruz kaldım. Bizimle aynı botta olan Türk vatandaşlarının hepsinin durumu aynı. Türk jandarması, Afgan ve Suriyeliler geri itildiğinde çay ve kahve ikram ediyor, biz geri itildiğimizde hapse gönderiyorlar.”