AİHM 'boyalı eşek' numarasını yutar mı?

Onlara bu aklı da Avrupa Konseyi Genel sekreteri Jagland vermişti. Hatta KHK’lara yönelik ağır eleştirileri olan Venedik Komisyonu bile genel sekreterin önerisini desteklemişti. Fakat konsey ve komisyonun kastettiği oluşum bu değildi. Daha önce terörle mücadeleden zarar gören sivillerin mağduriyetini gideren komisyonlar kurulmuştu. Avrupalı muhataplar öyle bir düzenleme beklerken ‘boyalı eşekle’ karşılaştı. Kısa sürede boyaları dökülen bu aldatmacayı Avrupalılar yemez. Yerlerse onların da iyi niyetli olmadığı söylenebilir.
ŞAHİN’İ MERCEDES DİYE YUTTURMAYA ÇALIŞIYORLAR: AİHM BU NUMARAYI YER Mİ? 
 
Kanun Hükmünde Kararname ile yönetilen ülke olmaya devam. Yine bir gece yarısı KHK’sı yayınlandı. 685 sayılı KHK, daha önceki KHK’larla yapılan işlemleri incelemek üzere komisyon kurulmasını öngörüyor. Fısıltı halinde dillendirilebilen “Mağdurlar da olabilir, kurunun yanında yaşlar da yanıyor” seslerini Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yok öyle şey!” diye bastırmıştı. Hatta fetvacıbaşı Hayrettin Karaman’dan “Bunlar zulüm değildir” sonucu verecek fetva bile aldılar.

Normal vatandaşlar için hukuk yolu kapalı ama AKP’den tanıdık bulana her şey mümkün. Gökçebey kaymakamı, ilçe başkanının ihbarıyla tutuklanmıştı. İHH yetkililerinin referans olması ve milletvekilinin araya girmesi sonucu salıverildi. Böyle çok örnek var. AKP ordu milletvekili Metin Gündoğdu’nun “Ünye savcısını aradım, iki saat süre verdim. Söylediğim kişiyi yanlışlık olmuş deyip salıverdiler” sözleri de kamuya mal olanlardan.

Örneklerden anlaşılacağı üzere iç kamuoyunu dikkate almıyorlar; 685 numaralı KHK içe değil dışa dönük bir atraksiyon. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa’nın siyasi organlarından gelen ve sıklaşması beklenen eleştirileri savuşturma hamlesi. Eleştiri de çok umurlarında değil ama hukuki ve siyasi yaptırımların gelmesi an meselesiydi. Onlara bu aklı da Avrupa Konseyi Genel sekreteri Jagland vermişti. Hatta KHK’lara yönelik ağır eleştirileri olan Venedik Komisyonu bile genel sekreterin önerisini desteklemişti. Fakat konsey ve komisyonun kastettiği oluşum bu değildi. Daha önce terörle mücadeleden zarar gören sivillerin mağduriyetini gideren komisyonlar kurulmuştu. Avrupalı muhataplar öyle bir düzenleme beklerken ‘boyalı eşekle’ karşılaştı. Kısa sürede boyaları dökülen bu aldatmacayı Avrupalılar yemez. Yerlerse onların da iyi niyetli olmadığı söylenebilir.

TERÖR KOMİSYONU DOĞRU ADIMDI

Terörle mücadelede zarar gören sivillerin bu zararlarının ulusal ve uluslararası yargı mercilerine gidilmeden karşılanması için kanun çıkarıldı. 5.233 sayılı kanun hızlı ve uzlaşmayla sonuca gitmeyi amaçlıyordu. 2004 yılının sonunda yürürlüğe girdi ve yaklaşık 385 bin başvuruyu sonuçlandırdı. İyi niyetli ve gerçekten çözüm odaklı bir girişimdi. Nitekim köy boşaltmalarla ilgili başvurularda ‘iç hukuku tüketme’ şartı aramayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi komisyonların kurulmasıyla başvuruları kabul edilemez bulmuş ve onları adres göstermişti.

Söz konusu komisyonlar illerde valilikler tarafından kuruldu. Yaygındı, ülke genelinde 88 komisyon görev yaptı. Yereldi, şikayete konu olan hadiselerin doğruluğunu teyit edebilme imkanına sahipti. Vali yardımcısı başkanlığında; maliye, bayındırlık ve iskân, tarım ve köyişleri, sağlık, sanayi ve ticaret konularında uzman ve o ilde görev yapan kamu görevlileri ile baronun atadığı o ilde kayıtlı bir avukat komisyonun üyesiydi. Kamu görevlisi bile olsa yerel memurların bulunması ve avukatın varlığı adil çözümü kolaylaştırıyordu. Şikayetleri iki yıl içinde sonuçlandırma zorunluluğu vardı.

YEDİ SÜPERMEN İŞ BAŞINDA!

KHK’ları inceleme komisyonunun diğeriyle tek ortak noktası ‘7’ rakamı. Komisyonlardaki üye sayısı bu. Ancak şöyle bir fark var: Terör komisyonunda 88 çarpı 7 idi; bugün bütün Türkiye’yi 7 kişinin çözmesi gerekiyor. Oysa önceki uygulamada Hakkari gibi başvuruların fazla olduğu illerde birden çok komisyon kurulmuştu. Bu sayede 385 bin dosya kısa sürede sonuçlandırıldı. KHK marifetiyle işini kaybeden sayısı şimdilik 135 bin. Kapatılan özel eğitim kurumları, gazeteler,  vakıf ve dernek çalışanları da eklenince 200 binden fazla kişi muhtemel başvurucu demektir. Kapatma kararı verilen binlerce tüzel kişiliğin çok unsurlu kalın dosyaları da düşünüldüğünde AKP hükümetinin tek amacının yasak savmak ve Avrupalı muhatapları oyalamak olduğu ortaya çıkıyor.

Türk Ceza Kanunu’nu kaleme alan isimlerden Prof. Dr. İzzet Özgenç, bu komisyonla mağduriyetlere karşı kanun yolu açıldığı iddiasının yanıltıcı olduğunu belirtiyor. İzzet Hoca, komisyonun “mağduriyetlerin giderilmesini öteleyeceğine” dikkat çekiyor. Yine hukukçu akademisyen Kerem Altıparmak, mağduriyetlerin telafisi için 10 yıllık bir vade gerektiğine dair hesabını paylaştı.

Artık kanun yolu açıldı ama önce Kaf Dağı’ndan kar getirmelisin diyorlar kısacası. Düzenlemenin makul, kolay erişilen ve kabul edilebilir sürede sonuç doğuracak bir mekanizma olmadığını anlamak için hukuk bilmek gerekmiyor. Hukuk bilenler ise bu girişimin bir hukuka (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne) karşı hile olduğu düşünceme katılırlar. Diğer Avrupa liderlerine nazaran Erdoğan’a karşı daha ılımlı bakan genel Sekreter Jagland düzenlemeyi tatmin edici bulursa, muvazaadan bile söz edebiliriz. AİHM’ye düşen bu ucuz hilelere, hukukun arkasından dolanma girişimine prim vermemesi. Aksi halde evrensel hukuka ve onu gerçekleştirme mekanizmalarına karşı güven bunalımı oluşacak.

Sefer Can tr724
27 Ocak 2017 15:22
DİĞER HABERLER