Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, İstanbul Barosu ve Basın Konseyi'nin ortak düzenlediği “AİHM kararları ışığında basın ve ifade özgürlüğü” konferansında konuştu.
Türkiye'deki ifade özgürlüğü ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Karakaş, “Türkiye, ifade özgürlüğü ihlalinde 300'e yakın dava ile AİHM'de birinci. Çözümü AİHM içtihatlarını uygulamaktan geçiyor. Bunu da yapacak olan yargıdır.” dedi.
Prof. Karakaş, gazetecilerin tutuklanması ve cumhurbaşkanına hakaret yargılamalarına da tepki gösterdi. Karakaş'ın AİHM kararlarından örnekler verdiği konferansa, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Basın Konseyi üyesi ve AKP kurucularından Nevzat Yalçıntaş, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar, gazeteci Altan Öymen ve Doğan Satmış katıldı. Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ve gazeteci Tuncay Özkan da toplantıya mesaj göndererek destek verdi.
İfade özgürlüğünde 300'ün üzerinde dava ile Türkiye'nin birinci sırada yer aldığını belirten Karakaş, bu konuda Türkiye'nin yarıştığı hiçbir ülke olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görev süresinde açılan ‘cumhurbaşkanına hakaret' davalarının sessizleştirme ve sindirme politikası olduğunu kaydeden Karakaş, “O maddeler baştan beri var. TCK 2005'te yürürlüğe girdi ama ondan önce 158. madde vardı. Bu konu her zaman ceza yasasında vardı. Ama bu şekilde kullanılmaya başlaması bence ifade özgürlüğü üzerinde yeni bir baskı oluşturmak için araç olarak görülüyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok.” şeklinde konuştu.
İmzaladıkları bildirinin ardından akademisyenler hakkında soruşturma açılmasının da ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu söyleyen Karakaş, Can Dündar ve Erdem Gül'ün devlet sırrını ifşa etmekten dolayı yargılanmalarının AİHM'de bir karşılığı olup olmadığı yönünde bir soru üzerine, kamuya mal olmuş bir konunun devlet sırrı olmaktan çıkacağını kaydetti.