Haksızca tutulduğu cezaevinde hayata gözlerini yuman Prof. Dr. Sabri Çolak'ı tanıyan ve aynı cezaevinde birlikte bir süre yatan arkadaşı Samanyoluhaber.com için yazdı.
Allah'ın Sadık Kulu; Sabri Çolak*
15 Temmuz sonrası Erzurum’da gözaltına alınıp tutuklanan ve 7,5 yıl hapis cezasına çarptırılan 69 yaşındaki Prof. Dr. Sabri Çolak Ağabey cezaevinde Hakka yürüdü. Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi emekli Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Çolak , 25 aydır tutukluydu ve Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunuyordu. Yaşadığı kalp rahatsızlığına mazlum ve mağdurların yükü de binince ihtimal ki daha fazla taşıyamadı. İnandığı gibi yaşadı, yaşadıklarının da en büyük temsilcilerinden biri oldu.
Ömrünün ilk yıllarından itibaren milletine ve inandığı değerlere hizmeti bir borç bilen bu değerli bilim insanı pek çok yer ve zamanda genç dimağların ve âlicenap insanların ufukların açmaya çalışmış ve geçmişten gelen izlerle tecrübelerini aktarmıştır. Bunu bir vazife kabul eden Sabri hocam onca yaşına rağmen hiç bir bahaneye sığınmadan davet edildiği yerlerde ibadet neşvesi içinde görevini yapmıştır.
Korkakların Gözü Uyku Görmesin...
Erzurum'daki varlığından endişe eden zalim bir ekip onu Van Cezaevi'ne göndermişlerdi. Tüm zalimlik karşısında kulluk duruşunu bozmamış ve asla halinden şikayet etmemiştir.
Şahit olanların anlatımlarına göre koridorlarda tüm mazlumların masumiyetini o kendine has üslubu ile haykırarak moral verirdi:
- Dayanın gardaşlar... Sizler masumsunuz.
Ve yine onların gözlemleri ile;
- 'Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, gezmedim, gezdirdim. Ula uşaklar Allah sizleri bir yerlere hazırlıyor. Daha güzel hizmet etmeniz için burayı fırsat bilin' derdi
Elbette korkakların halini en iyi o anlatacaktı;
-Ula uşaklar sizler burda emniyette ve rahat yatırsiz. Bu haramiler var ya sabaha kadar dört çarşaf yırtirler. Rahat yatamirler, ben bir çarşafınan idare edirem."
Civanmert insanlar için mekan ve zaman fark etmezdi. Medrese-i Yusufiye'de her kantin dağıtımında bütün koğuşlara ayrım yapmadan meyve gönderir; Ekonomik sıkıntısı olanlara kantin alışveriş yapar dağıtırdı. ihtimal ki; kendisine zulüm yapan zalimler de hasbelkader orada olsa idi onlar da nasiplenecekti.
Bu yolda ölsem benim için şereftir.
Hocafendi ile beraber çekilmiş fotoğrafların bulunduğu gazete küpürlerini ele geçiriren despot rejim 22,5 yıl ile yargılamaktan iftihar ederken; kendisi o yolda ölmeyi bir şeref bilmiş ve O Muhterem hocasına "gardaşım" diyecek kadar insibağ kurmuştu.
Evet... İyi insalar iyi atlara binip gittiler. Sabri Çolak Hocam ruhunun ufkuna yürüdü. Ama; "Geçmişten izlerin" silinmez hatıralarını gelecek nesillere emanet etti. Belki de halen görevinin başındadır.
Ruhun Şâd olsun...
*Prof. Dr. Sabri Çolak hocayı cezaevinden tanıyan ve daha sonra tahliye edilen bir koğuş arkadaşı