Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron’un talebiyle hazırlanan ve meclisten geçen "İslamcı bölücülükle mücadele" yasası Almanya’da da tartışmalara neden oluyor. Almanya’da da benzer bir yasa planlanıyor mu?
Fransa'da geçen ay meclisten geçen ve yakında Senato'da görüşülmesi beklenen tartışmalı "İslamcı bölücülükle mücadele" yasası Almanya'da da geniş yankı buldu. Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) İçişleri ve Yurt Çalışma Grubu da İslamcılıkla mücadelenin sertleştirilmesini öngören bir pozisyon belgesi hazırladı. Belgede camilerin kayıt altına alınmasından yurt dışı finansmanının takibine, İslamcı akımlarla mücadelede istihbaratın yetkilerinin artırılmasına pek çok talebin yer aldığı bildiriliyor. Peki Almanya'da da Fransa'daki gibi bir yasal düzenleme hedefleniyor mu?
İslamcı tehdit ne kadar yüksek?
Alman iç istihbaratından sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), İslamcılığı "Siyasi radikalizm içinde yer alan bir akım" ve hedefini de, "dini gerekçelerle Almanya'daki demokratik kamu düzenini kısmen veya tamemen yok etmek" olarak tanımlıyor. Bu grupların İslam'ı yorumlama şeklinin de Alman Anayasası'nın eşitlik, düşünce özgürlüğü ve halkın egemenliği gibi temel prensiplerine aykırı olduğu vurgulanıyor.
Alman güvenlik birimlerinin 2019 yılı istihbarat raporuna göre, Almanya'da İslamcı tehlike bir önceki yıla oranla yüzde 5,5 oranında artarak İslamcıların sayısı 28 bin 20 kişiye yükselmiş durumda.
Konuyla ilgili DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Almanya Federal İçişleri Bakanlığı da söz konusu bu grupların hem federal hem de eyaletler bazında istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından yakından izlendiğini belirterek, Almanya'daki mevcut dernekler yasasının İslamcı gruplarla mücadeleye imkan tanıdığına işaret etti. Ayrıca Bakanlık, aşırı ideojileri aydınlatmaya yönelik istihbaratın yetkilerini artıran yeni bir düzenlemenin Federal Meclis'te olduğunun da altını çizdi.
Almanya'da 2005'ten beri Hristiyan Birlik partilerinin (CDU ve CSU) elinde olan Federal İçişleri Bakanlığı, DW Türkçe'nin Fransa'daki gibi bir yasal hazırlık olup olmadığı şeklindeki sorusuna verdiği yanıtta, "Fransa'daki gelişmeleri yakından izlediklerini ve Almanya'nın Fransa ve diğer Avrupa Birliği ülkeleriyle sıkı işbirliği içinde olduğuna" dikkat çekti.
Bakanlık ayrıca 13 Kasım 2020 tarihli AB İçişleri Bakanları Ortak Açıklaması'na işaret etti. Söz konusu açıklamada Bakanlar, farklı dinlerin birbirine ve seküler düşünenlere saygı göstermesini talep ederek AB'de barışçıl ve bulunduğu ülkenin yasalarını benimseyen bir din özgürlüğünü sağlamakla yükümlü olduklarını belirtmiş, aksi hedef güden aşırı ideolojiler ile de hukuk devletinin en sert imkanlarıyla mücadele edeceklerini kaydetmişlerdi.
Camilerde siyasi etkinlikler ve Ankara'nın nüfuz girişimleri
Tahminlere göre Almanya'da Müslümanlara ait farklı eğilimlerde yaklaşık 2 bin 500 ibadethane bulunuyor.
DW Türkçe, Federal İçişleri Bakanlığı'na Fransa'daki gibi Almanya'da da camilerde siyasi etkinliklere yasak getirilip getirilmeyeceğini sordu.
Verdiği yanıtta prensip olarak olası bir yasakla ilgili önceden açıklama yapmayacağını belirten Bakanlık, "Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilerin, Türk hükümetinin diaspora politikası kapsamında siyasete malzeme edilmesi İçişleri Bakanlığı tarafından çok ciddiye alınmaktadır. Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) da dışardan tesir etme girişimlerini yoğun biçimde takip etmektedir" ifadelerini kullandı.
2016 yılından bu yana Ankara'nın Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilere yoğun biçimde nüfuz etmeye çalıştığına işaret eden Bakanlık, bu çerçevede imamların Türkiye'den gönderilmesi yerine başka ne tür alternatifler olabileceği konusunu Almanya İslam Konferansı çerçevesinde değerlendirdiklerini, İçişleri Bakanı Horst Seehofer'in gelecekte Ankara'dan daha az din görevlisi gönderilmesini talep ettiğini hatırlattı.
Terör ve aşırılıkla mali mücadele konusunda ise Alman güvenlik birimlerinin elinde çok sayıda imkan bulunduğuna işaret eden Bakanlık, cezai kovuşturma, istihbarati takip, dernek yasağı, Mali İstihbarat Birimi'nin kara para aklamaya yönelik yetkileri, kamu yararına çalışan dernek statüsünün iptali ve vergi kolaylıklarının kaldırılması gibi tedbirleri sıraladı.