Amirallere böyle kumpas kurulmuş!

15 Temmuz’da yaşananlara dair çok sayıda başlık açmak ve onlara dair uzun uzun analizler yapmak gerekiyor.

Mesela Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda yaşananlar ayrıca analiz edilmeli.

Resmi ifadelere göre darbeye iştirak eden Deniz Kuvvetleri mensubu yok. Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi’nden de katılım yok.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun ifadesi de bunu teyit ediyor.
Fakat Donanma’da yaşanan olaylar ve sonrasında yaşanan kapsamlı tasfiye dalgası dikkat çekici.

YİNE BİR DÜĞÜN VE YİNE BİR ‘KAYIP’ KOMUTAN

Resmi raporlara, iddianamalere ve ifadelere yansıyanlara göre Deniz Kuvvetleri’nde özetle şunlar yaşandı;
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, 15 Temmuz 2016’da Deniz Lisesi mezuniyet töreni için Heybeliada’ydı. Burada Donanma Komutanı Veysel Kösele ile başbaşa ve ifadelere göre ‘hayli uzun’ bir görüşme yaptı.

Deniz Kuvvetleri’nin başındaki ilk iki ismin darbe günü başbaşa özel görüşme yapması bilgisini darbeden bir gün önce Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın başbaşa ‘uzun ve özel bir görüşme’ yaptığı bilgisinin yanına ekleyelim.

Devam edelim.
Donanma Komutanı Veysel Kösele ifadesinde darbecilerin kendisini TCG Yavuz Fırkateyni’nde alıkoyduğunu iddia etti.



Ancak bu ‘alıkoyma’ hayli şüpheli.

Çünkü ‘alıkonan’ Kösele gece boyunca cep telefonu ile görüşüyor. Tıpkı Adil Öksüz’ün jandarma karakolunda , Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın ‘gözaltında’ iken sürekli telefonla konuşması gibi.

Nedense darbeciler gözaltına aldıkları kişilerin telefonlarını almamışlar.
Bülent Bostanoğlu’nun ifadesine göre darbeden haberi saat 22:43’te Tugamiral Macit Arslan’ın araması ile oluyor.

Fakat burada çok ilginç bir detay var. O da şu;

Tugamiral Macit Arslan o gece karargahta değil. Karargahta çok sayıda amiral ve üst rütbeli subay olmasına rağmen hiç birini aramayan Bostanoğlu ilginç bir şekilde Yarbay Aşkın Öğe ile birlikte ‘bir arkadaşlarının evinde’ olan Macit Arslan’ı arıyor.

Yarbay Aşkın Öğe’nin ifadesi ise hayli ilginç.

Yarbay Öğe darbenin Cemaatçi subaylarca yapıldığını ‘anında’ anlamış ve AKP’li Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım’ı arayarak bilgilendirmiş. (Bu esnada alması gereken güvenlik tedbirleri yerine bir siyasiyi 23.38, 23:46, 00:39 , 02:38 ve 03:37’de araması ilginç.  İfadelerine göre Öğe, AKP’li belediye başkanından Erdoğan ve Yıldırım’ın halkı sokağa çağırmasını talep etmiş. Benzeri bir talep de darbenin en kritik ismi olan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’dan Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya gidiyor. Darbeyi önlemek yerine siyasilerden halkı sokağa çıkarmalarını isteyen komutanlar !)

Bülent Bostanoğlu’na geri dönersek.
İfadelerine göre Bostanoğlu İstanbul Yeşilköy Çınar Otel’de ki düğünden çıkarak geç saatlere kadar saklanıyor. (15 Temmuz’un esrarengiz işlerinden biri de bu düğünler. TSK’nın komuta kademesinin tamamı düğünlerde. Moda’daki düğünde 23 general var. Jandarma ve Özel Kuvvetler Komutanı Ankara Gazi Orduevi’nde düğünde, Deniz Kuvvetleri Komutanı İstanbul Çınar Otel’de düğünde.) Elinde telefon olmasına rağmen ‘darbeye karşı’ olduğuna dair bir açıklama yapmıyor.
Bilakis kritik hamlelerle Deniz Kuvvetleri’ndeki kaosu büyütüyor. Bu açıdan ‘kendi personeline kumpas kurduğunu’ söylemek bile mümkün.

AKAR, GÜLER VE ÜNAL GİBİ BOSTANOĞLU’DA ‘KAYIP’

Bostanoğlu elinde telefonu olmasına rağmen ne Org.Hulusi Akar ne de ikinci başkan Org. Yaşar Güler ile görüşmüyor. Düşünün darbe girişimi var ama Genelkurmay Başkanı ile Deniz Kuvvetleri Komutanı görüşmüyor !
Bu esnada kritik bir hamle daha yapıyor: Saklanıyor.

Tıpkı Hulusi Akar ve ikinci başkan Yaşar Güler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal gibi ‘arada’ mesajı vermek için ‘kayboluyor’.
Bu sessizlik ‘komutanlarda işin içinde’ algısını sağlamak içindi ve gerçekten de bir çok askerin ‘emir komuta’ içinde olduğunu sanmasına neden oldu.

DARBEYİ HABER ALAN KOMUTAN GEMİLERE SEFER EMRİNİ NEDEN VERDİ ?

Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu’nun ifadesinde yer aldığı gibi 15 Temmuz olaylarına karışan bir tek denizci subay yok. Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi öğrencileri de olaylara karışmadı. Fakat Deniz Kuvvetleri’nde büyük tasfiyeler yaşandı.

Tutanaklara ve ifadelere göre o gece Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait mühimmat yüklü 5 adet savaş gemisi ve çok sayıda hücum bot bulundukları limandan ayrılıyorlar.

Fakat burada çok ilginç detaylar var.

Bülent Bostanoğlu’nun ifadesine göre darbeyi öğrendiği saat 22.23. Fakat resmi tutunaklara göre savaş gemilerinin limandan çıkma saatleri şöyle;
TC Rüzgar ve TC Fırtına savaş gemileri 22:40’ta Aksaz Limanı’ndan çıkıyorlar. Takiben 23:53’te Gaziantep Fırkateyni Mersin limanından çıkış yapıyor. Sonra da diğer gemiler bulundukları limanlardan ayrılıyor.
Normal şartlarda bu savaş gemilerini sefere çıkarma yetkisi Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Donanma Komutanı’nda.

Darbe başladıktan sonra mühimmat yüklü savaş gemilerine limandan ayrılma talimatını veren kişi Tuğamiral Aykar Tekin.



O da bunu Bostanoğlu ile koordine ediyor.

SEFER EMRİ VEREN ‘KAHRAMAN’ EMRİ UYGULAYAN ‘DARBECİ’

Saat 22:40. Yani Deniz Kuvvetleri Komutanı Bostanoğlu’nun ‘Darbeyi 22.23’te öğrendim dediği saatten yaklaşık 20 dakika sonra.
Herbirinde yaklaşık 200 personel, 90 ton civarı mühimmat olan gemilerin sefere çıkmaları talimatını veren kişi tugamiral Aykar Tekin fakat hakkında soruşturma açılmadı, ihraç edilmedi ve tutuklanmadı.

Bostanoğlu’nun ifadesindeki tanımla “en güvendiği komodor”.
Onun talimatı ile gemilerde bulunanlar ise tutuklu.

Mühimmat yüklü gemilere sefer emri veren diğer bir isim ise Tugamiral Levent Kerim Uça. İfadelere göre o gece Donanma Komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı ile irtibatta.

Fakat o da ‘gemiler sefere çıkmayacak’ demiyor. O da Tugamiral Aykar Tekin gibi tutuklu değil. Fakat onun talimatına uyan askerler ‘darbeci’ olarak tutuklu.

FACİAYA RAMAK KALMIŞ

O geceye dair en önemli detaylardan birisi ise geçtiğimiz günlerde Ahmet Nesin’in ArtıTv’de yaptığı programa konuk olan bir subayın anlatımları ile ortaya çıktı.
Kimliğini gizleyen subayın anlattıkları şok ediciydi.
TSK’dan ihraç edilen denizci subayın anlattıklarına göre o gece Deniz Kuvvetleri’nde yaşananlar tam anlamıyla kumpas. Onun ifadesine gere TSK’nın komuta kademesi kendi silah arkadaşlarına, milletine kumpas kurdu.

Yurtdışı görevinde iken ihraç edilen subayın anlattıklarına göre o gece Gölcük’te faciaya ramak kalmış.

Limandan ayrılan gemilere ‘limanlarınıza dönün’ emri 02:33’te veriliyor. Fakat 3 dakika öncesinde uluslararası telsiz frekansından “Gölcük’e dönecek savaş gemilerine ateş açılacağı” anonsu yapılıyor.

Bu anonstan tam 3 dakika sonra Donanma Komutanlığı’ndan Tugamiral Yalçın Payal “Bütün gemiler limanlarına dönsün” talimatı veriyor. Ahmet Nesin’in konuğu olan subayın anlattıklarına göre Tugamiral Yalçın Payal’ın böyle bir yetkisi yok. “Dönün” talimatı veren komutanlardan birisi de Tugamiral Ahmet İskender Yıldırım.

Düşünün,

Deniz Kuvvetleri Komutanı Bostanoğlu “resmen” (ki yaşananlardan darbe girişiminden en başından haberdar olduğu şüphesi ağır basıyor) 22:23’te darbeyi öğrendikten sonra ‘çok güvendiği’ isimler mühimmat yüklü gemileri sefere çıkartıyor.

‘Darbeye destek’ izlenimi verilmiş oluyor.

Ardından ‘dönecek gemilere ateş’ emri veriliyor. 3 dakika sonra da gemilere ‘dönün’ talimatı geçiliyor.
Uzmanının anlattığına göre gemiler o gece geri dönseydi Gölcük’te facia yaşanacaktı. İçinde 90 tona yakın mühimmat ve 350 ton yakıt olan bu gemilerin infilak etmesi ile yüzlerce asker hayatını kaybedecekti.
Ayrıca Gölcük’te Tüpraş gibi tesislerinde bulunduğunu düşünürseniz yaşanacak facianın boyutunu kavrayabilirsiniz.
Gemilere ‘sabaha kadar dönmeyin’ talimatını veren ise Albay Önder Öngör. Ahmet Nesin’e konuk olan denizci subayın anlattığına göre Albay Önder Öngör o gece donanmayı kurtaran kişi olmuş.
Albay Öngör ihraç edilip tutuklandı. Gemilere sefer görev emri veren isimler ise görevlerinde ve ‘kahraman’.

TALIMATLARI VERENLERİN BALYOZ VE ASKERİ CASUSLUK SANIĞI OLMASI TESADÜF MÜ ?

Gelelim en kritik soruya:

Deniz Kuvvetleri’nde o gece kritik roller üstlenen komutanların ortak özelliği dikkat çekici;
Mesela Donanma Komutanı Veysel Kösele; Askeri Casusluk soruşturması kapsamında tutulanmıştı.

Tuğamiral Ahmet İskender Yıldırım’da Kösele gibi İzmir’de ki askeri casusluk davasında sanıktı.

Bir diğer sanık Tuğamiral Yalçın Payal’dı.
O gecenin en kritik isimlerinden Tugamiral Aykar Tekin’de Balyoz Davası sanıklarındandı ve 3,5 yıl hapis yatmıştı.
Tugamiral Levent Kerim Uça’da Balyoz Davası kapsamında 3,5 hapis yatmış bir isimdi.
Görüldüğü gibi 15 Temmuz’un Deniz Kuvvetleri’ne bakan boyutunda ‘aktif’ rol alan isimlerin hepsi Balyoz ve Askeri Casusluk Davası’nda sanık olmuşlar.
Gerçi ‘siyasi atmosfer’ değişince bizzat Erdoğan’ın müdahalesi ile bu davalar düşürüldü. Terfien görevlerine dönen bu isimler karşımıza 15 Temmuz akşamı ‘kritik görevler’ ifa eden isimler olarak çıkıyorlar.

Bilindiği gibi Perinçek ekibi darbeyi Erdoğan’a bildirmişti. Hatta 15 Temmuz’dan bir gün önce Yeni Şafak’a haber de vermişlerdi.
Darbeden sonraki süreçte ise televizyonlara çıkan, gazetelere demeç veren Perinçek “TSK’da ki tasfiye listelerini kendi ekibinin hazırladığını” söylemişti.
Bütün bunları göz önüne aldığınızda 15 Temmuz akşamı yaşananlarda ‘eski Balyoz, Ergenekon ve Askeri Casusluk Davası’ sanıklarının rollerine daha yakından bakmak gerekiyor

20 Temmuz 2017 23:01
DİĞER HABERLER