Yargıtay'ın 15 Temmuz sonrasında yaşanan hukuk skandallarına nasıl ortak olduğu ifşa oldu. İnsan hakları hukukçusu Nevra Kadıgil ve Gökhan Güneş, ankesör davalarında yaşanan çifte standartı gözler önüne serdi.
Yargıtay’ın güncel yargılamalarda ‘kişiye ve duruma özel’ kararlar verdiği kendi kararıyla deşifre oldu.
Bir kararında ‘içeriği ‘belli olmasa’ da kiminle görüşüldüğü ‘belli’ olan HTS kayıtlarının; kişinin hiyerarşik yapıya dahil olduğunu ve süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden faaliyetlerde bulunduğunu kesin olarak kanıtlamayacağını söyleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, başka bir kararında ise arayanı ve ne konuşulduğu belli olmayan ve hatta hiçbir görüşmenin gerçekleşmediği (0 saniye) ankesör kayıtlarını sürekli, yoğun ve çeşitli (!) bir örgütsel faaliyet kabul ediyor.
NEVRA KADIGİL: HUKUKU BİLEREK UYGULAMADIKLARININ DELİLİ
İnsan hakları hukukçusu Nevra Kadıgil, söz konusu kararı “Çifte standart yargılama! Rutin davalarda hukuku hatırlayan Yargıtay, konu ‘muhalif görülenlerin’ yargılaması olunca en temel hukuk kurallarını uygulamıyor. Kendi kararıyla çelişen kararlar veriyor. Hukuku ‘bilerek’ uygulamadıklarının delili!” sözleriyle yorumladı.
ANKESÖRLE İLGİLİ BÜYÜK SIRRI YARGITAY İŞTE BÖYLE ÇÖZMÜŞ!
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin birbiriyle çelişen kararlarını sosyal medya hesabından yayınladı.
Buna göre 3. Daire, (daha önce 16. daireydi) 14 Aralık 2021 tarihinde çok önemli bir karara imza atıyor ve “içeriği ‘belli olmasa’ da kiminle görüşüldüğü ‘belli’ olan HTS kayıtlarının; kişinin hiyerarşik yapıya dahil olduğunu ve süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden faaliyetlerde bulunduğunu kesin olarak kanıtlamayacağını” söylüyor.
Ancak aynı daire, daha önceki bir kararında arayanı ve ne konuşulduğu belli olmayan ve hatta hiçbir görüşmenin gerçekleşmediği (0 saniye) ankesör kayıtlarını sürekli, yoğun ve çeşitli (!) bir örgütsel faaliyet olarak kabul ediyor.
Gökhan Güneş, konuyla ilgili paylaşımlarında şunları söylüyor:
Demek ki neymiş, ankesörün delil kabul edilmesindeki en büyük sır ve püf noktası ‘arayan kişinin belli olmamasıymış’. Eğer arayanı belli olsa maazallah en büyük delil(!) ankesör kayıtları da çöpe gidecekmiş!
İşin ilginci, 3. Ceza Dairesi HTS kayıtlarının delil olamayacağını belirttiği kararını, ankesörden aranmayı tek başına örgüt üyeliğinin delili kabul ettiği kararlarından sonra vermiştir. @TCYargitay 3. CD’nin başkan ve üyelerine sesleniyor ve artık bir karar verseniz diyoruz!
Biliyoruz kafanız karışık, battığınız suç çukurundan da çıkamıyorsunuz ve bu kısır döngü içinde böyle saçma kararlar veriyorsunuz. Bu çukurdan çıkamayacağınızı bilsek de işlediğiniz insanlığa karşı suçlardan en adil ve ağır şekilde cezalandırılacağınızdan şüphemiz yok!