Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun açıklamaları ortalığı kasıp kavurdu. Sırada yeni tezler var. Halaçoğlu’nu doğrulayan Prof. Salim Cöhce, “Türkiye’de Araplaşan binlerce Ermeni var.” diyor.
Türkiye günlerdir garip bir ‘etnik’ tartışmanın içinde. Üç beş gün sonra sabun köpüğü gibi sona erecek bir tartışmaya da benzemiyor bu; muhtemelen önümüzdeki dönemlerde yepyeni tartışmaları da beraberinde getireceğinin sinyallerini veriyor. Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun Kayseri’de bir sempozyumda yaptığı konuşma bütün bu tartışmaları başlatan kıvılcım oldu.
Prof. Halaçoğlu, tartışmalara yol açan şu sözleri sarf etmişti Kayseri’de: “Müslümanlığı kabul etmiş ve kendisini Türk olarak kabul etmiş insanlar gelip Anadolu’ya yerleşmiştir. Dolayısıyla bunları bir mozaik olarak kabul etmek, farkına varmadan ülke içerisinde de birtakım gruplaşmalara neden olmaktadır. Bu konuda özellikle siyasetçilerin çok dikkatli olması gerekir. Araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların aslında yapısal olarak ‘Türkmen asıllı’ olduğunu, ‘Kürt-Alevi’ olarak bilinen vatandaşların ise ‘Ermeni kökenli’ olduğunu gördük. Ülkeyi bölmeye çalışan TİKKO ve PKK terör örgütlerinin içinde yer alan insanların birçoğu Ermeni dönmesi Kürtlerden oluşuyor. TİKKO ve PKK hareketi bizim bildiğimiz gibi Kürt hareketi değildir.”
AKSİYON GÜNDEME GETİRMİŞTİ
Halaçoğlu’na en büyük tepki Alevi ve Kürtlerden geldi; daha sonra bazı aydınlardan… Bunun üzerine ikinci bir açıklama yapma gereğini duydu TTK Başkanı: “Bütün Kürtler Türkmen’dir ya da bütün Alevi Kürtler, Ermeni kökenlidir demedim. Bu oran Kürtlerin yüzde 30’u kadardır… 1915’te sürülmemek için Müslümanlığa geçen Ermenilerin sayısı 1920’lerde 100 bin kadardı... 1936-37 yıllarında ise devlet bu kişileri ev ev tespit etmişti. Listeler elimde. Devlet isterse açıklarım…”
Bu ‘resmî’ ifadelerle birlikte, öteden beri söylenen; ancak pek dillendirilmeyen “içimizdeki Ermenilerin” varlığı da ‘resmen’ deşifre edilmiş oldu. Zaten tartışmalar da daha çok bu noktaya kilitlendi. Kürt-Alevilerin önemli bir kısmının “Ermeni dönmeler” olduğunun söylenmesi de önemli bir husus. Aslında Aksiyon dergisi bu konuyu daha önce gündeme getirmiş, sesiz bir tartışmanın ve bir sorgulamanın başlamasına öncülük etmişti. Dergimizin 577. sayısına kapak olan “Anneannem bir Ermeniydi” ve 634. sayıdaki “ Cinayet Kripto Ermeniler için milat” haberleri önemli bir kaynak olarak kayıtlara geçmişti. Ermeni gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra Aksiyon’a konuşan İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Cöhce, Halaçoğlu’nun yeni gündeme getirdiği konuyu o tarihlerde şöyle özetliyordu: “Türkiye’de kendini gizleyen 80 ila 100 bin civarında Ermeni var… Ermeniler daha çok Kürt ve Alevilerin içinde gizlendiler.”
AMERİKALILAR DA DOĞRULUYOR
Prof. Dr. Salim Cöhce bu kez başka bir tezi gündeme getiriyor: Türkiye’de Araplaşan binlerce Ermeni var.” Prof. Cöhce, “Yusuf Halaçoğlu’nun söyledikleri doğrudur ve yeni bir şey değildir. Bilinen; ancak kimsenin açıklamadığı şeylerdir.” diye başlıyor söze. Bu konuda kendilerinin artık birtakım “yeni açıklamalar” yapması gereğine işaret eden Cöhce şöyle konuşuyor: “Kripto Ermenilerle ilgili yıllardır sürdürğümüz çalışmalarda bu konuları daha önce gündeme getirmiştik. Bunlar bizim uydurduklarımız değil. O tarihlerde Amerikalı temsilcilerin kayıtlarında da bunlar var. Erzurum’da 500 bin Ermeni’yi Kürtler sakladı. Aynı şekilde Tunceli’de 50 bin Ermeni yine buradaki Aleviler tarafından saklandı. Kürt Aleviler bunlardır. Varto ve Hınıs’ta da aynı durum olmuştur. Birçok yerde bu var. 1841-1863 tarihleri arasında Amerikan misyonerlerin yaptığı araştırmalar var. Etnik ve dinî kökene dayalı bir çalışma bu. Burada kim kimdir, nedir tespit ediliyor. Hatta Amerikalılar bu amaçla Atatürk Üniversitesi’nin Van’da kurulmasını istiyorlar. Daha rahat araştırmalar yapmak için. Ancak Demokrat Parti üniversitenin Erzurum’da kurulmasını sağlıyor.”
Sadece Ermenilerin Kürt-Alevi olmadığını veyahut Kürtleşmediğini vurguluyor Prof. Dr. Salim Cöhce: “Binlerce Ermeni aynı zamanda Araplaştı. Siirt, Hatay, Urfa, Mardin gibi yerlerde yaşayanlar, kendilerini Arap kimliği içinde gizlediler. Bunlar bugün Arapça konuşuyor ve kendilerini dışarıya Arap olarak gösteriyor. Tehcire Gregoryan Ermenileri tâbi oldu. Protestan ve Katolik Ermeniler bundan çok az etkilendi.” Prof. Cöhce, Araplaşan Ermenilerle birlikte “Süryanileşen Ermenilerin” de olduğunu sözlerine ekliyor.
TERÖR ÖRGÜTLERİNDEKİ GİZLİ ERMENİLER
TTK Başkanı Prof. Halaçoğlu’nun dikkat çektiği diğer bir nokta ise TİKKO ve PKK terör örgütlerinin içinde yer alanların birçoğunun “Ermeni dönmesi Kürtler” olduğuydu. Tartışma, bu sözler üzerine daha da alevlendi. Peki Halaçoğlu haklı mıydı?
Türkiye’nin terör tarihinde gizli veya Kripto Ermenilerin olduğu, terör örgütlerinde de Türkiye karşıtı Ermenilere büyük sempati duyulduğu bir gerçek. Bölücü Ermeniler en fazla PKK içerisinde yer aldı. İmralı’da tutuklu bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan, ikinci kez devlet başkanı seçilmesi sonrasında Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan’a 10 Nisan 1998’de gönderdiği mektupta, 1915 tehcirini soykırım olarak tanıdıklarını bildiriyordu. Öcalan’a göre Ermeni soykırımı, Hitler’in Yahudi soykırımı için de önayak olmuştu. Aynı şekilde PKK’ya yakınlığıyla bilinen Avrupa’daki sözde “Kürdistan Parlamentosu” da Nisan 1997’de aldığı bir kararla Ermeni tehcirini “soykırım” olarak tanımıştı. Kararda ilginç bir şekilde, Hamidiye Alayları ile korucu sistemi arasında bağlantı kurulup, günümüzde de Kürtler ve Aleviler’e yönelik “soykırım” yürütüldüğü iddia edilmişti.
PKK içerisinde yer alan “Ermeni dönmeler” ve “gizli Ermeniler” ile örgüt arasında sıkı bağ bulunuyor. PKK Başkanlık Konseyi üyesi Nuriye Kespir, Merkez Komite üyeleri Bekir Bakırcıoğlu ve Musa Haciyav’ın da sözü edilen Ermenilerden olduğu biliniyor.
ÖCALAN-TİKKO-ASALA BAĞLANTISI
TİKKO’daki Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantı, karşılıklı menfaat ilişkisine dayanıyor. Ermeniler terör örgütü mensuplarına yardım ettiği gibi, militanlar da Ermenilere yardım ediyor. Bu anlamda bir dönem faaliyette olan ASALA ile PKK ilişkisi bir tesadüf değil. Adapazarı’nda öldürülen uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk, ASALA konusunda ön plana çıkan bir isim. Diyarbakır Lice nüfusuna kayıtlı Cantürk’ün annesi, Hatun Demirciyan isimli bir Ermeni. Cantürk’ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA, sonra PKK’ya aktardığı, PKK’nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarına pazarladığı ileri sürülmüştü. Abdullah Öcalan İmaralı’da görülen duruşmasında ASALA ile 1980’lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenliklerini aktarıyor. Amerika’da yayımlanan Armenian Struggle dergisinde 1985’te çıkan bir makalede de ASALA yandaşlarının şu ifadelerine yer veriliyor: “Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımızla 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu’nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
SOL TERÖR İÇİNDEKİ KRİPTO ERMENİLER
Tıpkı PKK’da olduğu gibi birçok sol örgütte de lider seviyesinde Ermeniler var. Türkiye Komünist Partisi-Marksist/Leninist (TKP/ML)’nin askerî kanadı olarak ortaya çıkan terör örgütü TİKKO’da çok sayıda Ermeni’nin varlığı dikkat çekiyor. Ermeni-Hıristiyan Garbis Altınoğlu, TKP/ML örgütünün teorisyenliğini ve genel sekreterliğini yaptı. TİKKO’ya yakın internet sitelerinde hâlâ yazıları yayımlanıyor. 1946 doğumlu Garbis Altınoğlu, Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi Bölümü mezunu. Babası Ohannes Altınoğlu da 1957’de Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile İslam olan dinini Hıristiyan olarak değiştirmiş.
Ermeni asıllı bir diğer TİKKO mensubu ise Orhan Bakır (Armanek Bakırcıyan) idi. Bakırcıyan, 12 Eylül öncesi İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde okurken arkadaşı Hrant Dink ile birlikte Surp Haç Lisesi’nde belletmen olarak görev yapıyordu. Bakırcıyan daha sonra Hrant ve arkadaşı Stefan ile sol örgütlere katılma kararı aldı. Ancak Ermeni oluşları işlerini zorlaştırmasın diye Hırant, Fırat; Stefan, Murat; Armanek ise Orhan adını aldı. Dağa çıkan ve sonraki yıllarda Ali Ağa koduyla Tunceli ve civarında terör estiren Armanek, nam-ı diğer Orhan, o bölgedeki gizli Ermenilerle temas kurmayı başardı. 1978’de askerî bir operasyon sırasında öldürüldü. 1988’de İzmit yakınlarında bir TİKKO evini basan güvenlik güçleri, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Manvel Demir’i yaralamış; ancak Manvel kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Demir, Ömer kod adıyla TKP/ML’nin İstanbul İl Sekreterliği görevini yürüttü. TİKKO’nun Zeytinburnu sorumlusu Aziz Demirel de Ermeni asıllı idi.
KÜRT İSYANLARINDA DA VARLAR
Ermeniler ile isyancı Kürtlerin ilişkisi bazı bölgelerde belirgin olarak ortaya çıkıyor. Tunceli, Hozat, Ovacık, Çemişgezek, Mazgirt, Pülümür, Elazığ, Tercan, Dicle, Erzincan ve Sivas bu yerleşim yerlerinin başında geliyor. Bunda tehcir sırasında yaklaşık 20 bin kadar Ermeni’nin, Alevi ve Alevi Kürtlerin yaşadığı sarp dağlarla çevrili Dersim aşiretlerine sığınması etkili oldu. Buradaki Ermeniler daha sonra civara yayılarak biraz da intikam hissiyle Kürt isyanlarında aktif görev aldı. Dersim İsyanı’nın başlamasına bir Ermeni start verdi. Ermenilerin isyancı Kürtlerle bağlantısı günümüzde hâlâ birçok noktada esrarını koruyan Ağrı ve Dersim isyanlarında belirgin şekilde karşımıza çıkıyor. Ağrı isyanı için Ermeni Taşnak örgütünün bir temsilcisinin Ağrı’ya geldiği biliniyor. Zilan Kürtleri arasında iyi tanındığı için “Ermeni Zilan” lakabını alan Ardeşir Muradyan, isyanın silahlı kanadı komutanları arasında yer alır. 1937’de Dersim isyanının fitilini de Kahmut Köprüsü’nü yakan Ermeni asıllı Demirci Mustafa ateşler. Demirci Mustafa Ateş, 1993’te 84 yaşındayken asıl dini olan Hıristiyanlığa döner. Tunceli merkez nüfusuna kayıtlı Mustafa Ateş 1979’da ismini Marcelo, dinini de Hıristiyanlık olarak değiştirir; ancak 1992’de tekrar İslamiyet’e geçer.
BAZI İLLERDEKİ KRİPTO ERMENİLER
Şehir Kripto Ermeni sayısı ve ‘resmî’ durumu
Diyarbakır Bin aile (Kürt, Süryani ve Alevi)
Malatya 3 bin 655 aile (Kürt-Alevi)
Kayseri 5 bin aile (Türk)
Elazığ Bin aile (Kürt, Alevi)
Van 4 bin aile (Kürt)
Tunceli 2 bin aile (Kürt-Alevi)
Şanlıurfa 3 bin 500 aile (Kürt, Arap)
Siirt 1200 aile (Arap, Kürt-küçük bir kısmı)
Hatay 1100 aile (Arap)
Bitlis 200 aile (Kürt)
Erzurum 3 bin aile (Kürt, Alevi, Türk-küçük bir kısmı)
Erzincan 1300 aile (Alevi, Kürt)
Sivas 2 bin aile (Kürt, Alevi)
Mardin 1500 aile (Arap)
K.Maraş 3 bin aile (Kürt, Alevi)
Adıyaman 1600 aile (Kürt)
Adana 2 bin aile (Kürt, Arap, Alevi)
* Bu veriler değişik kuruluş ve araştırmacıların devam eden çalışmalarından alınmıştır. Sayılar, tespit durumuna göre değişime açıktır.
KÜRT YAZAR ÜMİT FIRAT: ERMENİLEŞEN KÜRTLER DE VAR
“Profesör Halaçoğlu’nun açıklamaları Türk Tarih Kurumu tezinin ve Güneş Dil Teorisi’nin iflası anlamını da taşıyor. Bu teze göre herkes Türk soyundan geliyordu. Afet İnan gibilerin çalışmaları artık rafa kaldırılıyor. Halaçoğlu’nun söylediği Ermenilerin, Kürt Alevi olması, Kürtleşmesi doğaldır ve doğrudur. Kendilerini kurtarmak için öyle göstermişler ve zamanla benimsemişler. Tersi bir durum söz konusu; Kürtlerin bazıları da Ermeni olmuştur. Batı’da da değişenler oldu. Türkiye’de herkesin dosyası vardır. Bu bilgiler devletin elinde. Ama bazıları aleyhte kullanıyor. Bu doğru bir çıkarım değil. Devlet kimin ne olduğunu çok iyi biliyor. Alparslan Türkeş için Van’dan göçen bir Ermeni ailesinin çocuğu dediler. Siyasette bu kullanıldı. Başkaları için de çok yakıştırmalar oldu. Çevremizde yakın akrabamızda geçmişte Ermeni genç kızlarla evlenenler oldu. Kızlar Müslüman olmak zorundaydı. Bu Ermeniler Ermeni olduklarını gizlediler. Ancak ortam yumuşayınca özlerine sahip çıktılar. Benim babaannem, anneannem bir Ermeniymiş demeye başladılar. Ben Kığlılıyım (Bingöl) demeye çekiniyordum. Benim mensup olduğum Kığlı ilçesi ve onun çevresindeki yerleşim yerlerinde pek çok ailede Ermeni gelinler vardır. Benim kuzenimin de anneannesi Ermeniydi.”
AKSİYON