Artık sabrımın tükendiğini hissediyorum...

Yeni Asya Gazetesi, 15 Temmuz'dan bu yana mağdur edilen yüz binden fazla insanın gönderdiği mektuplardan seçerek Mağdur Kürsüsü'nde yayınlamaya devam ediyor. İşte bugün yayınlanan mektup...
Artık sabrımın tükendiğini hissediyorum

Ben size Kayseri’nin (...) ilçesinden yazıyorum. İsmim (...). Eşim (...) 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra Bitlis’in (...) ilçesinde komiser yardımcılığı yaparken alındı. 23 gün çalıştığı iş yerinin nezaretinde gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldığı ilk mahkemece tutuklandı. 10 aydır da Bitlis’te tutuklu. Aynı zamanda 17 Ağustos KHK mağduruyuz. İhraç oldu. Bu süreçte yapılan hangi hukuksuzluğu, hangi adaletsizliği anlatsam bilemiyorum, o kadar çok ki. Daha gözaltına alındığı gün gecenin 12’sinde evimiz arandı. İkiz çocuklarım uyuyorlardı ve biz tayinimiz çıktığı için eşyalarımızı toplamış, herşeyimiz kolilerdeydi. Arama yapılırken herşey açılıp bakıldı. Tabiîki eşimde bende bir terör örgütü üyesi olmadığımız için hiçbir şey bulamadılar. Telefonlarımızı alıp gittiler, eşimi de götürdüler. Ben evde lojmanda eşim aşağı katta karakolun nezaretindeydi. Çıkıp dışarıya haykırmak istedim. Eşim namusuyla, şerefiyle çalışan bir insandı ve 12 yıllık memurluk hayatında bir kınama cezası dahi almamıştı. 

2015 yılında evimize PKK tarafından roket atılıp taranmıştı bir gece vakti. Eşim izinli olmasına rağmen yatağından kalkıp, silâhını alıp çelik yeleksiz aşağıya inip karakoldaki arkadaşlarıyla PKK’ya karşı çatıştı. Bu kadar vatan millet sevdalısı bir insan nasıl bir gece hain ilân edilirdi, aklım almıyordu. Ama asla isyan etmedim, başımı eğmedim. Yapılan hukuksuzluğaydı içimin yangını. Çok adaletsizlik, çok yanlışlar yapıldı. Anlatmak inanın sayfalar alır... Ama şükür ki eşim sağlıklı. Ayda bir kere açık görüşe gidiyorum ikiz çocuklarımla. Kayseri’den Bitlis’e her ay gidiyoruz. Eşim Bitlis’te tutuklu, ama Bitlis benim gözümde halen bir başka güzeldir. 4 yıl kaldık orada. Üstad Hazretleri’nin doğduğu şehir olduğu için ayrı bir maneviyatlıdır. Oranın havası bile bambaşkadır. 

Bu zulüm artık son bulsun. Hani derler ya gayretullaha dokunacak. Ben ev hanımıyım, çalışamıyorum. İkiz küçük çocuklarım var ve mağduriyetimiz artık maddî manevî had safhada. Bu süreç nasıl biter, nereye kadar gider bilmiyorum, ama yapılan duâları Rabbim elbet geri çevirmeyecektir. Gazetenizi bu süreçte tanıdım. İnanın takip ettiğim tek haber Yeni Asya. Bizlerin sesisiniz, her zaman duâlarımızdasınız. Nur Abla da sizler abilerim de sizden tek ricam duâlarınızda eşimle benim adımı da anmanız. Allah şimdiden razı olsun hepinizden... 

Sizinle bir de yakın zaman da gördüğüm bir rüyamı paylaşmak istiyorum: Peygamber Efendimizin (asm) Sakalı Şerifini gördüm bir camide. Cam bir korumanın içindeydi ve ben Sakal-ı Şerifin önünde oturmuş ellerimi Rabbime açmış yalvarıyordum. “Rabbim, bütün masumları, içinde eşimi de kurtar Allahım” diye... Tabiî ki böyle bir rüyayı hak edecek bir kul değilim. Bu rüya Rabbimin bir lütfuydu. Artık ben dayanamıyorum. O kadar zor günler geçiriyorum ki artık sabrımın tükendiğini hissediyorum. Ne olur bitsin artık hayırlısıyla. Masumlar çıksın, çocuklar babalarına, annelerine kavuşsun. Eşler birbirine kavuşsun artık.

Allah hepinizden razı olsun. Hakkınızı helâl edin. Allah’a emanet olun. 
10 Haziran 2017 04:01
DİĞER HABERLER