Erdoğan, Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da düzenlenen Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları 8. Zirvesi'nin açılışında bir konuşma yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bir yanda dini değerler adına yapıldığı iddia edilen terörist eylemler, öte yandan farklı gördüğü her şeyi ve herkesi, öteki olarak tanımlayan aşırılık yanlıları dünyayı küresel bir krize itmeye çalışmaktadır'' dedi.
Medeniyetler çatışması türü senaryoların üretilmesine yol açan bu eğilimlerin dünya barışına katkı yapmadığını ve herkesi sonu olmayan karanlık bir dehlize çektiğinin açık olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''İşte Türkiye'nin AB'ye katılması yaklaştıkça medeniyetler çatışması gibi felaket senaryoları da boşa çıkmaktadır'' diye konuştu.
Erdoğan, Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da düzenlenen Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları 8. Zirvesi'nin açılışında bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, özellikle, ''Batı ile İslam dünyası arasında giderek derinleşme eğilimi gösteren fay hattına'' dikkati çekmek istediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bir yanda dini değer adına yapıldığı iddia edilen terörist eylemler, öte yandan farklı gördüğü her şeyi ve herkesi, öteki olarak tanımlayan aşırılık yanlıları dünyayı küresel bir krize itmeye çalışmaktadır'' dedi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Neticede 'medeniyetler çatışması' türü senaryoların üretilmesine yol açan bu eğilimlerin dünya barışına katkı yapmadığı ve hepimizi sonu olmayan karanlık bir dehlize çektiği açıktır. Bu gidişatı durdurmak ve ortak aklın, mantığın ve sağduyunun egemen olmasını sağlamak zorundayız.
İşte Türkiye'nin AB'ye katılması yaklaştıkça medeniyetler çatışması gibi felaket senaryoları da boşa çıkmaktadır. Medeniyetler ittifakının, dolayısıyla barış içinde bir arada yaşamanın önemi daha da iyi anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan İspanya ile yürüttüğümüz Medeniyetler İttifakı Girişimi böyle bir amaca hizmet etmektedir. Biz bu girişime, '21. yüzyılın küresel barış projesi' diyoruz. Farklı kültürler ve dinler arasındaki ortak değerleri öne çıkarmak suretiyle küresel planda kapsamlı bir işbirliği, barış ve uyum ortamı oluşturmayı amaçlıyoruz. Medeniyetler arasında hiyerarşi olmadığını her toplumun tarih boyunca insanlığın gelişimine kendi özgün katkısını yaptığını söylüyoruz.''
BARIŞ VE HUZUR DOLU BİR DÜNYA
Bu yönde atılabilecek somut adımları belirlemek üzere de farklı kültür ve dinleri temsil eden 20 saygın şahsiyetten oluşan yüksek düzeyli bir grup aracılığı ile kapsamlı bir eylem planı hazırlandığını anımsatan Başbakan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Girişimi'nin, benzerlerinden farkının ve en önemli katma değerinin, ''bu eyleme dönük niteliğinin bulunması'' olduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Afrikalı değerli devlet adamı'' olarak tanımladığı eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a da bu girişimi himayesinde başlattığı için teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Eylem planı, gençlik, göç, eğitim ve basın ana başlıkları altında bir dizi önerileri içermektedir. Bu önerilerin ne şekilde hayata geçirilmesi konusunda çalışma yapılıyor ve yeni BM Genel Sekreteri Banki Moon'un önderliğinde en isabetli şekilde gerçekleştireceğiz.
Mümkün olduğu kadar çok sayıda ülkenin bu sürece destek vermesi bu tarihi fırsatın değerlendirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.
Hep birlikte bu ideal etrafında toplanmamız ve gayretlerimizi bu yönde yoğunlaştırmamız, gelecek nesillere barış ve huzur dolu bir dünya bırakabilmemizin en etkin yolu olacaktır.''
MODERN DÜNYANIN ACILARI
Afrika'nın, insanlık tarihinin en kadim medeniyetlerine beşiklik eden bir kıta olduğunu, modern dönemin en büyük acılarını da bu eşsiz kıtanın insanlarının yaşadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Küreselleşmenin, insanlık olarak refah ve adalet arayışımıza yapacağı katkıyı da Afrika katısındaki gelişmeler belirleyecektir'' dedi.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Afrika ortak geleceğimizin merkezindedir. Afrika'nın başarısı, insanlığın başarısı olacaktır. Son dönemde, bu kıtada gördüğümüz canlanma hepimiz için bir umut kaynağıdır. Afrika Birliği örgütün bu canlanmanın sürükleyici gücüdür. Sizlerin etkin liderliğinde Afrika kıtası, 21. yüzyılın önemli çekim alanlarından biri olacaktır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yakın zamana kadar komşularıyla ilişkilerde hakim olan sorunları büyük ölçüde çözen Türkiye'nin, çevresine istikrar yayan bir ülke olma özelliği kazandığını söyledi.
Erdoğan, ''Bugün ülkemiz doğrudan yatırımlar noktasında da bir cazibe merkezi haline gelmiştir, güven ve istikrar ülkesi olmuştur'' dedi.
Addis Ababa'daki Birleşmiş Milletler binasında düzenlenen ve 53 Afrika ülkesinin katıldığı Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin açılışında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Afrika Birliğinin misyonuna dikkat çekti. Afrika'nın geçmişte savaşlar, hastalıklar ve felaketler kıtası olarak bilindiğini belirten Erdoğan, bu imajı silmek için Afrika Birliğinin gösterdiği çabanın önemli olduğunu söyledi.
Afrika Birliğinin bu konuda önemli adımlar attığını ve büyük başarılar sağladığını vurgulayan Erdoğan, iyi yönetim ve hukukun üstünlüğünün geliştirilmesinde de birliğin önemli rol oynayacağına inandığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Geçmişte Afrika ülkelerinin özgürlük ve ulusal bağımsızlık yolundaki haklı mücadelelerinde devamlı dayanışma içinde olduk. Bugün de Afrika ülkelerinin barış, demokrasi, kalkınma ve refah çabalarına destek olmayı arzuluyoruz.
Afrika halklarının bir dostu olarak bölgesel iş birliği, barış ve sürdürülebilir kalkınma yolunda birlikte çalışmak istiyoruz. Birliğin, Afrika'daki demokratik hareketlerle bölgesel iş birliğini artırma konusundaki gösterdiği performansı memnuniyetle izliyoruz. Son dönemdeki iyileştirmelere rağmen Afrika'yı ayıran önemli özellik ekonomik, siyasi ve sosyal alandaki sorunların büyüklüğüdür ancak içinde bulunduğu tüm sorunlar yer küremizin yüzde 22'sini oluşturan 53 ülkeyi bulunduran önemine gölge düşürmemektedir. Afrika dünya için çok önemlidir.
Afrika, küreselleşen dünyada hak ettiği yeri hızla almaya başlamıştır. Makus talihinin önümüzdeki dönemde artık değişebileceğine ilişkin dünya kamuoyunda yaygın bir inanç oluşmuştur. Ben de inanıyorum ki Afrika'daki çatışmalar durdurulacak, salgın hastalık ve felaketlerin önüne geçilecek, demokrasi, iyi yönetim, şeffaflık gibi demokrasinin kurumları hızla tamamlanacaktır.''
SOMALİ VE DARFUR
Afrika genelinde olumlu gelişmeler sağlanırken, Somali ve Darfur'daki durumun uluslararası toplumun gündeminde ön sıralarda yer aldığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Somali ile dostane ilişkilerinin 16. yüzyıla dayandığını belirtti. Erdoğan, ''Kaos ve belirsizlik bizleri üzmektedir. İçinde bulunduğu barışı özleyen Somali'nin egemenliğine toprak bütünlüğüne, birliğine büyük önem veriyoruz, çatışmaların bir an önce sona ermesini diliyoruz'' dedi.
Sudan'a yaptığı ziyarette Darfur'a giderek ilk elden bölgeyi görme ikanı bulduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Gördüğüm tablo beni deriden etkiledi. Doğrusu, yaşanan trajedinin bir an önce durdurulması hepimiz için insanlık görevidir. Darfur Barış Anlaşması'nın, soruna çözüm bulunması için bir ilk adım olduğunu düşünüyoruz. Bölgede çatışmaların durdurulması için Afrika Birliğinin çabalarını takdirle karşılıyoruz ancak bölgede nihai barışı sağlamak için daha geniş çabalar gerektiğini, tek yanlı hareketlerden kaçınılması gerektiğini dile getiriyoruz. Tüm tarafların onayını alacak uluslararası girişimlerin barış sürecine katkıda bulunacağını düşünüyor, destekliyoruz.''
İYİ İLİŞKİLER
Türkiye'nin geleneksel olarak Afrika ile iyi ilişkiler içinde olduğunu, bu ilişkilerin tarihin derinliklerine kadar gittiğini, ancak siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin mevcut potansiyeli yansıtmaktan uzak olduğunu ve bunları yeniden canlandırmayı ve sonra daha da ileriye götürmeyi arzuladıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, bu bakımdan 2005 yılını Türkiye olarak ''Afrika Yılı'' ilan ettiklerini ve ciddi adımlar atıldığını kaydetti.
Türkiye'nin, bugün Afrika kıtasının genelinde 13 büyükelçiliği, 20'yi aşkın fahri temsilcisinin bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''Üç kıtanın kesiştiği noktadaki Türkiye, bölgede stratejik konumdadır. Ankara'da büyükelçilik açacak Afrika ülkelerine dost olmaya hazırız'' dedi.
TİCARİ VE EKONOMİK İLİŞKİLER
Afrika ülkeleriyle karşılıklı ilişkilerin sürdüğünü, Afrika'ya açılım politikaları çerçevesinde siyasi, ekonomik, ticari, askeri ve kültürel alanlardaki ilişkilerin hukuki çerçevesini oluşturmaya gayret ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Afrika'ya yönelik girişimlerimize, açılım politikalarımıza önümüzdeki yıllarda da aynı şekilde devam edeceğiz. Türk müteahhitlerin çok geniş coğrafyada başarıyla sonuçlandırdıkları projeler, inşaat firmalarımızın Afrika'daki büyük altyapı projelerini üstelenebilmeleri için Afrika Kalkınma Bankasına üye olmanın önemini biliyoruz.
Bunu kısa sürede sonuçlandıracağız, Afrika ülkelerdekindeki yatırımlarımız 400 milyon doları aşmıştır. 355 firmamız çeşitli Afrika ülkesinde faaliyet gösteriyor. Önümüzdeki dönemde THY'nin Afrika'ya uçuşlarının artırılması da gündemimizdedir.
Türkiye, artık her alanda teknik yardım verebilecek kapasiteye ulaşmıştır. Türkiye'nin 2005'de tüm dünyaya yönelik kalkınma yardımı 1 milyar doları aşmıştır. Bunun 600 milyon doları resmi kalkınma yardımı oluşturmaktadır. Bunları TİKA aracılığıyla sürdürmekteyiz''
AFRİKA'YA VERİLEN ÖNEM
Afrika'ya açılımda İKÖ ve İslam Kalkınma Bankası ile yakın ilişki içinde olunması, bir mutabakat anlaşması ile hukuki zeminin tesis edilmesinin de memnuniyet verici olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Afrika'ya sağladığı insani yardımların son yıllarda önemli ölçüde artmasının da Afrika'ya verilen önemin somut göstergesi olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin, insani yardımlar neticesinde Dünya Gıda Fonu yetkilileri ile Batı Afrika'daki açlıkla mücadelede önde gelen ülkeler arasında değerlendirildiğini belirten Erdoğan, ''Düşük tarımsal üretim, içme suyu kıtlığı ve açlık, AİDS ile mücadelede Afrika'ya insani yardımda bulunmaya devam ediyoruz. 2007 itibariyle acil insani yardım operasyonlarında kullanılmak üzere 2 milyon dolar daha tahsis ettik'' dedi.
KURAKLIK, AÇLIK
Konuşmasında, dünyanın çeşitli bölgelerinde icra edilen barışı destekleme operasyonlarına 10 bini aşkın asker, hava, deniz, sivil polis ile katkıda bulunulduğu bilgisini de veren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bir diğer nokta, dünyada son dönemde iklim değişikliğinin de geleceğimizi ilgilendiren önemli bir konu olduğunu hep birlikte düşünmek durumundayız. Zaten dönem dönem kuraklık, açlık sorunlarıyla yaşayan Afrika'da daha fazla önem taşımakta, soruna çözüm bulanamazsa Afrika'da daha büyük trajedik sorunlar yaşanabilecektir. Bütün dünya kolektif olarak bundan sorumlu olacak.''
TÜRKİYE'NİN KOMŞULARI
Türkiye'nin komşularıyla olan ilişkilerine ilişkin değerlendirmeler de yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Çevremizde Irak sorunu, Filistin, kısacası Orta Doğu sorunu ile iç içe olan bir ülke durumundayız ve Suriye ile yaklaşık 850 kilometre, Irak ile 350 kilometre sınırı olan bir ülkeyiz.
Irak'ta son zamandaki kesin rakamlara bakacak olursak 650 bin insanın ölmesi bir kenara atılabilecek olay değildir. Bunun üzerinde şüphesiz ki komşu ülkeler olarak ciddiyetle duruyoruz ancak inanıyorum ki Afrika Birliğinin de bu konudaki hassasiyetleri devam etmektedir, bundan sonra da devam edecektir.
Soğuk savaşın ardından yeni bir uluslararası ortam dünyamızda şekilleniyor, terör, kitle imha silahlarının yayılması, insan ticareti, uyuşturucu madde, silah kaçakçılığı, örgütlü suçlar gibi tehditler küresel boyut kazanmaya başladı. Sadece ortaya çıktıkları coğrafyayı değil tüm uluslararası toplumu ilgilendirmektedir.
Güvenli bir dünyada yaşadığımızı söyleyemeyiz. Tam tersine geçmişten miras kalan klasik çatışma alanlarına asimetrik yeni tehditler eklenmektedir. Asimetrik tehditler, iklim değişimi, salgın hastalıklar, açlık ve iyi yönetişim zafiyeti gibi sorunlar da en az güvenlik sorunları kadar önem taşımaktadır.
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimiz için ortak bir görev, sorumluluktur.''
DOST KAZANMAK
Türkiye'nin, bu küresel risk ve tehditlerin neredeyse tümünün bir arada görüldüğü ender coğrafyalardan birinin merkezinde yer aldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Yakın zamana kadar komşularımızla ilişkilerimde hakim olan sorunları büyük ölçüde çözdük ve ilkemiz şu oldu: Düşman üretmek değil, dost kazanmak... Bununla sürdürdük politikalarımızı, şu anda da bununla sürdürüyoruz.
Böylece Türkiye, çevresine istikrar yayan bir ülke olma özelliği kazanmıştır. Bugün ülkemiz doğrudan yatırımlar noktasında da bir cazibe merkezi haline gelmiştir, güven ve istikrar ülkesi olmuştur.
Özellikle burada bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Türkiye, 1961'den bu yana BM'nin kurucu üyelerinden bir tanesi olmasına rağmen, maalesef bir ülke ile 1961'de paylaştığı yarı dönemlik güvenlik konseyi geçici üyeliğinin dışında hiçbir zaman geçici üye olmamıştır. O günden bu güne 46 yıl geçti. Şimdi Türkiye geçici üyeliğe seçilmesi noktasında tüm dostlardan bu noktada destek bekliyor ve şu ana kadar AB üyesi ülkeler, Afrika Birliği üyesi ülkelerden, aynı şekilde Asya kıtasındaki dostlardan aldığımız birçok destekler var. Bu desteğin devamını özellikle diliyor ve istiyoruz.''
Erdoğan, konuşmasının sonunda birliğin çalışmalarının verimli geçmesini diledi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve İtalya Başbakanı Romano Prodi'nin de katıldığı 8. Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde, Libya Lideri Muammer Kaddafi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa gibi isimler dikkat çekti.