Av. Aksoy: Ankara'nın sorumlusu boş dosyalarla polisleri görevden alanlardır

İzmir'de önleme dinlemesi yapan emniyet mensuplarına yönelik. gazete kupürü delil kabul edilerek yapılan ikinci operasyonla ilgili davaya devam edildi. Savcı Okan Bato tarafından örgüt suçlaması yöneltilen emniyet mensuplarının ülkeyi ve İzmir'i her türlü tehlikeden korumak için 70 tane örgütle mücadele ettiğini belirten Av. Aksoy, "Bugün mahkeme karşısındaki bu insanlar, İzmir'i sıkıntıya sokmamak için savcının isimlerini bile ağzına alamayacağı 70 tane örgütle her türlü tehlikeyi göze alarak mücadele etmişlerdir. Bu insanlar İzmir'i tehlikeden korudukları için yargılanıyorlar. Ankara'daki saldırının arkasında IŞİD varsa sorumlusu bu insanları boş dosyalarla yargılayanlar, görevden alanlardır. IŞİD ve El Kaide uzmanı müvekkilim Ramazan Mert, bu soruşturma nedeniyle bugün Karayolları'nda bekçilik yapıyor." dedi.

İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tamamı tutuksuz yargılanan 26 emniyet mensubundan 16'sı ve mağdurlar ile tarafların avukatları hazır bulundu. Davaya, yargılanan polislerin savunmalarıyla devam edildi. Fotokopi belgelerle yargılandıklarını belirten eski emniyet amiri Ramazan Mert, mahkemeye evrakların aslı gelmeden yargılamanın durdurulmasını ve dinlemelerle ilgili yargılanmalarına sebep olan raporları hazırlayan emniyet ve HSYK müfettişlerinin mahkemeye çağırılarak dinlenmesini talep etti. Kendilerinden farklı bir büroda çalışan emniyet mensubu E.A.'nın imzası bulunan bir dinlemenin, dinlenen kişinin polis olmasının, "İş yoğunluğu sebebiyle tespit edilememiştir." denilerek davaya konu dahi edilmediğine dikkat çeken Mert, kendileri hakkında aynı suçlamayla dava açıldığını hatırlattı. "Onların işi yoğunken biz okey mi oynuyorduk?" diye sordu. Operasyon gecesi mesai arkadaşlarına iftira atması için emniyete çağrılanların isimlerinin ikinci operasyonda yok olduğunu vurgulayan Mert, ikinci dosyanın tamamının kanuni olmayan yollarla delil üretilmeye çalışılan bir dosya olduğunu kaydetti. Savcı Okan Bato'nun kendilerine yönelttiği örgüt suçlamasına delil olarak Zaman, Samanyolu, Kanaltürk gibi gazete ve televizyonlarda çıkan haberleri gösterdiğini ifade eden Mert, "Bengütürk TV yayımlasa MHP'li, Halk TV'de yayımlansa CHP'li mi olacağız? Türk bayrağıyla emniyete teslim olmaya geldiğimde çekilen görüntü ve fotoğrafların Sözcü, Kanal D, Zaman gibi farklı kanallarda çıktığını gösterebilirim." diye konuştu. İstihbarat Şube'nin görevinin iftira ve suç uydurma olmadığını, eylem yapılmadan önleme amacı taşıdığını anlatan Mert, canlı bombacı olarak dinlenen bir kişiyi örnek verdi. Sanık Mert, şunları anlattı: "Afganistan'da faaliyet gösteren bir canlı bombayı dinlerken bir arkadaşıyla onun da canlı olabileceği minvalinde konuşma yaptı. Konuşmada bu kişinin adı, soyadı yer almıyordu. Yaptığımız değerlendirme sonucunda masum onlarca insanın ölebileceği ihtimaliyle bu kişinin profiline uygun kişiyle ilgili mahkemeden dinleme kararı aldık. Afganistan'daki kişi, dinlemeye alınan kişiyi arayarak, canlı bomba olacağını söyledi. Bu kişi de yanlış yolda olduğunu, dinde canlı bombanın yeri olmayacağını söyledi. Biz de samimi olup olmadığını anlamak için bir süre daha dinleyip daha sonra dinlemeyi bitirdik. Biz bu insana suç mu isnat ettik? Dinlenen kişilerden maddi manevi menfaat temin etmediğimiz gibi dinlemeler de depolanmamıştır. Asıl olan bu dinlemelerin gizliliğidir."

'AMİRLERİME, ARKADAŞLARIMA İFTİRA ATSAM BURADA OLMAZDIM'

İfade vermek için görev yaptığı Erzurum'dan İzmir'e gelen polis memuru Seyfullah Özdemir de bilgi notlarında imzası bulunduğu için mahkemenin huzurunda olduğunu söyledi. Dinlenecek numaralarla ilgili karar mercii olmadığını belirterek, dinlemeler hakkında bilgi veren Özdemir, bilgi notlarının istihbari bilgi ve değerlendirmelerden oluştuğunu, istihbari bilgilerin adından da anlaşılacağı gibi kesin hüküm içermediğini anlattı. Dinleme yapmadığını, kimin dinlendiğini de bilmediğini belirten Özdemir, "Hakim kararıyla yapılan dinlemenin usulsüz olduğunu kimse iddia edemez." dedi.
Soruşturmanın tamamen fişleme usulüyle yapıldığını, bazı şeylerin gizlendiğini kaydeden Özdemir, "İstihbarat Şube'nin arşivini getirin, şu an görev yapanlar hakkında bize yöneltilen suçlamaların beş katından fazlasını bulabilirsiniz. Ben de amirlerime ya da arkadaşlarıma iftira atsam, ikincisinde belki ben de burada olmayacaktım ama ben inancım gereği yapamam." diye konuştu. Dinlenen 15 bin hattan sadece seçilen 100'ünün davaya konu edildiğini de kaydeden Özdemir, iddianamede bile halen kim tarafından kullanıldığı belli olmayan numaralar olduğunu söyledi. Özdemir, hakimin gösterdiği fotokopi bilgi notlarındaki bazı imzaların kendisine ait olmadığını belirtti.

'ASIL SUÇLU, DİNLEME KAYITLARINI SIZDIRAN VE TALİMAT VERENLERDİR'

Müvekkillerinin, Star gazetesine sızdırılan belgeler sebebiyle yargılandığını belirten Av. Ali Aksoy da, "Dinleme kayıtlarını sızdıranlar ve suç uydurulması için belgelerin sızdırılması talimatını verenler suçludur. Bu belgeleri sızdıranlar hakkında hala soruşturma başlatılmamış olması, savcıların üzerinde kara bir lekedir. Hala bu evraklardan sorumlu kişiler, 'Evraklar çalınmış ya da sızdırılmış.' demedi. Bilerek sızdırdılar." diye konuştu. Şubede bulunan 30 bin evraktan sadece 69'unun usulsüz olduğunun söylendiğini, 39 evrakın üzerinde de mevcut İstihbarat Şube Müdürü'nün imzası bulunduğu için, 'yoğunluktan' denerek usulüne uydurulduğunu savunan Av. Aksoy, "Delilimiz olarak istiyoruz. Müvekkilimle ilgili, birlikte çalıştığı eski İstihbarat Şube Müdürü Ramazan Karakayalı ve mevcut İstihbarat Müdürü Kudret Dikmen zamanındaki evraklarının getirilmesini istiyorum. Nasıl oluyor da Ramazan Karakayalı Müdür'le çalıştığı dönemdekiler usulüne uygun olmuyor d, Kudret'le çalıştığı dönemdeki imzalar usulüne uygun oluyor? Vicdanı olan bir Allah'ın kulu bana bunu izah etsin." dedi.

'ANKARA'DAKİ SALDIRININ SORUMLUSU, BOŞ DOSYALARLA BU İNSANLARI GÖREVDEN ALANLARDIR'

Savcı Bato tarafından örgüt suçlaması yöneltilen emniyet mensuplarının, görev yaptığı dönemde ülkeyi ve İzmir'i her türlü tehlikeden korumak için 70 tane örgütle mücadele ettiğine belirten Av. Aksoy, "Bugün mahkeme karşısındaki bu insanlar, İzmir'i sıkıntıya sokmamak için savcının isimlerini bile ağzına alamayacağı 70 tane örgütle her türlü tehlikeyi göze almışlardır. Bu insanlar, İzmir'i tehlikeden korudukları için yargılanıyorlar. Eğer Ankara'daki saldırının arkasında IŞİD varsa sorumlusu bu insanları boş dosyalarla yargılayanlar, görevden alanlardır. IŞİD ve El Kaide uzmanı Ramazan Mert, bu soruşturma nedeniyle bugün Karayolları'nda bekçilik yapıyor." diye konuştu.

Savunmaların ardından duruşmaya öğle arası verildi.

MAHKEME 'DELİL YOK' DİYEREK İDDİANAMEYİ REDDETMİŞTİ

İzmir'de 2014 Ağustos ayında yapılan kupür operasyonunda mahkemenin, "Değil somut delil, olgu dahi yok" kararıyla serbest bırakılan 17 ismin de aralarında olduğu 26 polise, 2015 Ocak ayında ikinci operasyon düzenlenmişti. Soruşturmayı yürüten Savcı Okan Bato, polislerle ilgili 2 bin 24 yıla kadar hapis cezaları isteyerek iddianame hazırlamış, ilk davanın fotokopi belgelerle yapıldığına dikkat çeken İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi de ikinci iddianamenin kabulü için belge asıllarının tamamının temin edilip dosyaya eklenmesi zorunluluğuna dikkat çekmişti. Heyet oybirliğiyle, "Sahtecilik suçunun sübutu için sahteliği iddia edilen belge asıllarının tamamının dosyaya eklenmesi ya da emanete aldırılması gerekir. Soruşturma dosyasında bu yönde herhangi bir delil mevcut değildir." tespiti yaparak iddianameyi reddetmişti. Savcılık, mahkemenin ret kararına itiraz etmiş, savcılığın ret kararı kabul edilmemişti. Üst mahkemeye itiraz sonucu iddianame kabul edilmişti. CİHAN
12 Ekim 2015 13:05
DİĞER HABERLER