Avrupa Birliği Türkiye ile ilgili kritik karar almak üzere

Darbe girişimini kınayan AB ve Almanya, son dönemde operasyonların tüm muhalifleri susturmaya yönelmesinden rahatsız. Hukuk ihlallerinin sürmesi durumunda AB üyelik müzakerelerinin askıya alınması ihtimali güçleniyor.

Cumhuriyet’e yapılan operasyon ve HDP milletvekillerinin tutuklanmasının ardından Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier tarafından yapılan açıklama, Avrupa ve Türkiye’nin önemli bir yol ayrımına yaklaştığına işaret etti.
Türkiye'nin hukuk devletinin ilkeleri çerçevesinde darbenin sorumlularını yargılamasını, terörle mücadele etmesini desteklediklerini vurgulayan Steinmeier, son günlerde muhalefete yönelen operasyonların ise demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri açısından kaygı verici olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin hangi yöne gitmek istediğine karar vermesi gerektiğine işaret eden Alman Bakan, “Ben kişisel olarak ve partim, her daim, Türkiye’nin AB yolunun açılmasından yana tavır aldık. Türkiye’ye, zor dönemlerde dâhil, AB kapılarının açık tutulmasından yana olduk. Ama artık Türkiye’deki sorumluların, ülkelerinin hangi istikamete gitmek istediğini ve bunun ne anlama geleceği konusunu açıklığa kavuşturma zamanı geldi” diye konuştu.

En karamsar tablo
Alman diplomatlar, Cumhuriyet'e yönelik operasyon, HDP milletvekillerinin tutuklanması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya yönelik suçlamalarıyla, Dışişleri Bakanlığı’nda Türkiye ile ilişkilerin geleceği konusunda bugüne kadarki en karamsar tablonun oluştuğunu ifade ediyorlar.

Almanya ve diğer AB ülkelerinde, AB üyelik müzakerelerinin tümüyle durdurulması ya da sürecin geçici olarak askıya alınmasını talep edenlerin sayısı giderek artıyor.
Avrupa ve Türkiye birbirini kaybediyor   
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) Berlin Bürosu Direktörü Josef Janning, son gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendirirken, “Avrupa Türkiye’yi, Türkiye de uzun vadeli siyasi ve ekonomik istikrarı için en çok ihtiyaç duyduğu ortaklarını kaybediyor” dedi.
Türkiye’nin son haftalardaki adımlarıyla, iç siyasetteki kısa vadeli hedefleri uğruna uzun vadeli stratejik çıkarlarını tehlikeye atan bir görüntü verdiğini kaydeden Janning, “Erdoğan’ın son dönemde Brüksel ve Almanya’yı hedef alan açıklamalarının daha çok iç kamuoyuna yönelik olduğunu hayal kırıklığı, kızgınlık ve gurur kaybının bir karışımını yansıttığını düşünüyorum. Türkiye’nin pragmatik siyasi çıkarlarını tehdit ediyor bu söylem” şeklinde konuştu.

“Erdoğan ayağına kursun sıkıyor”

Türkiye’nin ekonomisi için Rusya’daki oligarkların parasına değil Avrupa’nın somut yatırımlarına ihtiyaç duyduğuna vurgu yapan Josef Janning, “Erdoğan Rusya ile ilişkilerini düzeltmek yoluyla, meyve ve sebze sorunlarına kısa vadeli çözüm bulabilir. Ama asıl pazarı olan Avrupa ile bir kriz, geriye dönüşü olmayan uzun vadeli hasarlar bırakır. Erdoğan kendi ayağına kurşun sıkıyor. Belki kendince gururlu bir şekilde kurşun sıkıyor, ama ayağına sıkıyor…” yorumunu yaptı.
Türkiye ile ilişkilerde yaşanan zorluklara rağmen, işbirliğinin askıya alınmaması gerektiğini savunan Alman uzman, “Türkiye Erdoğan’ın darbe girişimine karşı yürüttüğü mücadeledeki hataları nedeniyle görmeyi arzu ettiğimiz bir Türkiye’den hızla uzaklaşmakta. Ama Türkiye ile işbirliğine devam etmeye ihtiyacımız var” görüşünü kaydetti.

Merkel üzerinde seçim baskısı

Janning, Alman hükümetinin de bunun farkında olduğunu, ancak yaklaşan genel seçimlerin de etkisiyle bunu açıkça dile getiremediğini, Türkiye konusunda açıklamaların sertleşmekte olduğunu kaydetti.
Alman Hükümetinin, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletini destekleme konusunda samimi olması halinde yapacak tek şey olduğuna dikkat çeken Janning, “AB kapısının kapanmadığı vurgulanmalı ve derhal mültecilere yönelik yardımları artırılmalı, hatta Alman kuruluşları bizzat Türkiye’ye gidip destek olmalı. Erdoğan’ın sürekli gündeme getirdiği ‘AB bizi zaten istemiyor’ argümanı çürütülmeli” diye konuştu.
Türkiye’nin sınırında yaşanan savaş, 3 milyonu aşan sığınmacı, ülkeyi iç savaşa sürükleyebilecek nitelikteki Kürt sorunu ve ağır darbe girişimi nedeniyle çok zorlu bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Janning, “Bizim Türkiye’ye sorunlarının çözümünde destek olmamız gerekiyor özellikle mülteci sorununda. Çünkü ya bu insanları ülkemize almaya hazırlık yapmalıyız ya da şimdi hemen Türkiye’de iç istikrarın temini için çaba göstermeliyiz.”

‘AB süreci askıya alınsın’ önerisi


1970’li yıllardan bu yana Türkiye hakkında yürüttüğü akademik çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Udo Steinbach ise son haftalarda yaşanan gelişmelerin ardından Alman Hükümetinin daha net bir tavır alması gerektiğini, AB’nin Türkiye’yle üyelik müzakerelerinin askıya alınması dışında bir seçenek kalmadığını kaydetti.

12 Eylül 1980 darbesinin ardından Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) Türkiye ile ilişkileri resmen askıya aldığını hatırlatan Steinbach, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin “siyasal değerlerle” ilgili bir konu olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
 “Sayın Erdoğan çizgiyi aştı. Türkiye içeride diktatörlüğe, dış politikada da izolasyona doğru yol alıyor. Almanya ve AB olarak Türkiye ile ilişkilerde, Türk hükümeti ve siyasal sistem ile ilerleme kaydedemiyoruz artık. Siyasal değerler ile ilgili ortak zeminimiz kalmamıştır, müzakerelerin dondurulması gerekmekte.”

Steinbeach, AB-Türkiye ilişkilerinin dondurulmasının, Türkiye’nin AB’den daha da uzaklaşması, muhalefetin yalnız bırakılmasına yol açabileceği endişelerine katılmadığını belirterek, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:
 “Bu doğru değil. Asıl olanlara göz yumarsak muhalefet daha da yalnızlaşacak. Sayın Erdoğan eylemleriyle zaten müzakerelerin devamını istemediğini açıkça ortaya koyuyor ayrıca her gün açıkça söylüyor. Türkiye’deki siyasal sistemden değil demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunan muhalefetten yana olduğumuzu açıkça ifade ederek, Türkiye’nin demokratik düzene dönüşünü sağlayacak nitelikte muhalefetle işbirliğine gitmek, onları Türkiye toplumu içerisinde güçlendirmek zorundayız.”

07 Kasım 2016 00:05
DİĞER HABERLER