Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, AB ile Türkiye arasında yaşanan sorunlar nedeniyle uzun süreli bütçe planlamasında artık tek bir aday ülkeye önceden belirlenmiş bir meblağ ayırmama kararı aldı.

Komisyon'dan yapılan açıklamaya göre, AB'nin 2021-2027 yılları arasındaki mali döneminde aday ülkeler için katılım öncesi mali yardım miktarının ülkelere göre ayrılmamasına, onun yerine bütün aday ülkeler için toplu bir meblağ belirlenmesine karar verildi. Bu meblağ AB'ye aday beş üye ülke için 2021-2027 yılları için toplam 14 milyar 500 milyon euro olarak belirlendi.

DW Türkçe'nin aktardığına göre AB, içinde bulunulan mali dönem süresince katılım öncesi mali yardımlar için Türkiye'ye 4 milyar 450 milyon euroluk bir meblağ sözü vermişti, ancak şu ana kadar Türkiye'ye sadece 315 milyon euro ödendi. AB Komisyonu,yardımların kesilmesine gerekçe olarak Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının gerilemesini göstermişti.

Komisyonun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, AB genişlemesinin odak noktasının Batı Balkan ülkeleri olduğunu söyledi. Türkiye haricinde Arnavutluk, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan da AB'ye aday ülkeler arasında yer alıyor.

Hahn, bundan sonra adaylara ülkeler üzerinden değil, AB'nin önem verdiği konular üzerinden para verilmesinin planlandığını söyledi. Hahn, bu yeni uygulamanın aday ülkeler arasında AB'nin koşullarını sağlamada 'bir çeşit rekabet' oluşturabileceğini belirtti.

Avrupa Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, 2021-2027 yılları için ayrılan bütçenin eski Yugoslavya ülkelerinin 'dönüşüm süreçlerine' katkı sağlanmasının hedeflendiği belirtildi. Açıklamada katılım öncesi mali yardımlara getirilen yeni sisteminin "Türkiye'deki değişikliklere uyum sağlayabilecek esneklikte" de olduğu ifade edildi.

Açıklamada ayrıca AB'nin toplam dış ilişkiler bütçesinin 2021-2027 mali dönemi için yüzde 30 artırılarak 123 milyar euro olarak belirlendiği kaydedildi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temcilsici Federica Mogherini, "Bu, küresel rolümüz için daha önceden görülmemiş bir yatırım" dedi.

Mogherini, bu yatırımla AB dış politikasının etkisinin bir üye ülkenin tek başına sağlayamayacağı büyüklükte olduğunu söyledi.